PARİS DEN BOŞANIYORUM

Paris benim ilk göz ağrım,
Ruhumun kızlığını çalan yarim,
Yaratıcılığımı salan,
Beni bir başka ben yapan,

Onunla aşkım başka ve taşkın
Özlerse benimi
Ruhum düşman olur bana
getirir yamacına
nehir kıyısında sevişir
kilisesinde günah çıkarır
sokaklarında sarhoş eder
aşık eder sil baştan
benim ilk kocam
Paris…..

Evet, iki üç günlüğüne  yine kaçtım kocamın yanına. Sokaklarına attım her sabah kendimi. Çöpçüleriyle bir temizledim her bir karışını. Nehirde duş alamadım  bu sefer ama nemini parfüm yaptım yüzüme.
Pek gidemedim bit pazarına yani çulsuz gezindim çulsuz dönüyorum gibi.
Hava ilk bir iki gün çok güzeldi. Aşk havasıydı sanki. İçime Eros kaçmış gibiydi. Nasıl aşık olasım geldi anlatamam. Heba olmasa bariii diyordum ki aşk havası …..

Yetişti bir Eros imdadıma. ( bu yazım da açıklayamıyorum ama )

En çok sabah saatlerinin 6 sını ve 6 çubuğunu seviyorum Paris'imin…
Erkeğimle sevişir gibi oluyorum.
Bilirsiniz erkeklerde de testosteron (seks) hormonunun  en fazla salgılandığı saatlerdir o saatler.  Nasıl ki sabah yapılan seks çiftlerde gün boyu mutluluk hissi veriyorsa,
işte aynısını Paris sabahlarında yaşıyorum ben.
Hormonlar tavan yapınca o saatlerde,  dilim taban oluyor ve erkeğimi yalar gibi geziyorum Paris sokaklarını…
Kahve kokuları
pen o şokala
Açılmak üzere olan küçük sokak pazarlarının et kokuları
ışıkları
telaşları
furomajcılar
her bi şeyleri patlama anına taşıyor beni
ve big bang bir kafe de yudumlanırken oluyor :)

Nasıl güzel bir şehirsin sen Paris
nasıl yakışıklısın,
romantik, kültürlü, modern, hassas,
anlayışlı, hoşgörülü, düşünceli, yenilikçi, sanatsal…
şık giyinen, güzel içen, güzel sevişen…
seksi…
Sen nasıl bir şehirsin?
En çok akşam yemeklerinde ki asaletini seviyorum.
Giyiyorsun  simokini,
kapıda şef oluyorsun sanki herkesi karşılayan

Pascal la ilk buluşmamız geldi aklıma şef deyince :(
Çok sevdim ben o adamı
EN ÇOK SEVDİM
TEK SEVDİM
BAŞKA SEVDİM
ÖZEL SEVDİM

Ama insan sevdiğini üzermiş….
ÇOK ÜZDÜM  ONU
ÇOK KIYDIM ONA
SEVGİSİNİ ÇOK HOR KULLANDIM
ÇOK KIYMETSİZ BIRAKTIM
ve de çoooook YALNIZ

Herşeye rağmen bırakmamıştı beni
ne beni ne de beni sevmeyi
ne ailemi ne de kızımı
Oysa ben onun üstüne çok güller koklamış
yeni heyecanlar almış
yeni aşklara bilet kesmiş
ve hatta peçete bile vermiştim
ama hep o bi yerdeydi
içimde pişmanlığım
kendime olan kızgınlığım
aynada gördüğüm öfkemdi
hak edişimin bilinçsizliğiydi
bilsede araya giren renkleri
o hep asil renk olmuş siyahında kalmıştı
ve tüm renklerin içinde olduğunun bilincinde 
af buyurmuştu beni

Paris belki de oydu bende
Ta kendisiydi
Özel bir adamdı Pascal, tüm kadınların arzu ettiği (her anlamda)
gurmeydi
aşçıydı
seksiydi
komik di
saygılıydı
saygılıydı
saygılıydı
inanılmaz bir hazineydi saygısı

üzülmelimiyim
sevinmelimiyim mi  çok düşünmüştüm
böyle bir adamı tanımaktan
karısı olmaktan
soyadını taşıyor olmaktan
hala seviyor olmaktan
ve onun en sevdiği olmaktan
inanılmaz mutluyum
bir daha bir araya gelemiyecek olmaktan
gelsek bile aynı bizler olamayacağımızdan
ve onu inanılmaz özlüyor olmaktan
feci üzgünüm

Sabah uçağım vardı hayatında birisi olduğunu öğrendiğimde
ve sokaklarındaydım Paris in gecenin bi vakti
Alo dediğinde hep aynı yerde olanındandık
hayırdır sen beni bayadır aramıyorsun dedim
yoksa çok şükür biri mi oldu hayatında
_ oui
_ quoi
_ oui


gerçekten mi dedim
evet dedi
sevindim senin adına
dudaklarım dedi ben değil
anladı dudaklar suskunluğu tabiii arayı doldurdu yalanla
sevineceğini biliyorum her telefonda ısrarla bunu sen istedin benden
ben istedim
haklısın mutlu olmanı istedim
çünkü ben seni seviyor olmaktan hep mutluydum
sen özlemekten mutsuz
ben seni özlemekle beslenen
sen beni özlemekle eriyen
ben seni sevmekle mutlu olandım
bunları demedim tabi ona….
anne baba akraba hatırları geldi soru olarak
her zaman ki gibi
en çok anne baba döndü dilimizde
onlar çok severdi birbirini
biraz kızım biraz da ben aldım sırayı
sonra kapama vakti kapatmadan boşanma talebi geldi net bir sesle
tabii dedim boşanalım bir daha ki gelişimde işlemleri konuşuruz
sevindim senin adına dedi yine dudaklarım
ama
kalbim tükürdü  alt ve üst dudağıma
dişlerim ezdi arasında onları yalanından

o benim Paris im di….
en iyi kocam dı
en anlaştığım
en seviştiğim
en oynaştığım
en inatlaştığım
en çok güldüğüm
en çok güvendiğim
en çok kendimi kadın hisettiğim
en çok evim ve erim dediğim
sahip olduğum en güzel yuvamdı



ağır geldi bu telefon
işte o an anladım onu ne kadar çok , daha da çok sevdiğimi
kaybedince değil, hayatında bi kadın olunca da değil
o benden gidince, beni düşünmeyi bırakınca :(

kalbi
aklı
fikri
başka birine ait olmuştu artık
geçmişe dair hayalim kalmamıştı sanki beyninde
oysa en minik mutsuzluğumda bile onunla olananılarıma sığınırdım
çok şükür allahım böyle bir sevgiyi
böyle bir sevgiliyi bana yaşattın diye…..

kanım
içim
herşeyim dondu
markete girdim onun sevdiği radyo kanalı çalmazmı bi de
tutamadım göz yaşlarımı
anlarımız anılarımız geldi aklıma peş peşe
onun sevdiği mamaların reyonuna gittim
onun sevdiği kahvenin önünde durdurdum zamanı
ona nasıl kahve yaptığımı
kahvesinin kuponlarını nasıl sakladığımı
hatta azalmadan yerine yenisini almayı nasıl takip ettiğimi anımsadım…

İstanbul a dönerken yine onun kahvesinden alıcaktım ki…. Alamadım
sadece bunları geçirdim aklımdan
acıtmak istemedim pişmanlığımla kendimi
elim San Marco ya değil artık yanında ki Cafe Noir a gitti titreyerek
bu yenilgiydi
bu kaybedişti
bu yüzleşmeydi
bu onu da kendimi de salmaktı
serbest bırakmaktı
özgürlüktü ikimize de
şükür etmekti
iyi niyete sığınmaktı
belki de artık yalnız olduğumu hissetmekti derinlerimde
çünkü o benim kocamdı
çok mutlu olduğum dostumdu
herşeyi çok yalın ve açık konuştuğum
en samimi
en dürüst partnerimdi
ve artık yollarımız ayrılmıştı

ağladım çiseleyen yağmurla bir
ağlamayı çok istedim hıçkıra hıçkıra
yapamadım ama
usulca  usulca usulca usulca aktılar yuvalarından

annemi aradım hemen
öyle ihtiyacım vardı ki o anımı paylaşmaya
onu en çok seveniyle paylaştım
yaaaa dedi sesi düştü
çok üzüldüm dedi
anne onun adına çok mtlu oldum inan dediğimde dudaklarım anneme de yalan söylemişti…
o da yalanıma yalanla karşılık vermişti düşen ses tonuyla….oğlunu kaybetmişti sanki kadın
annem hep inanırdı bir gün yollarımızın kesişeceğimize ama olmadı…
üzülme diyemedi bana
de se biliyor oracıkta hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı…

kapat anne dedim öpüyorum
doğru cümleler çıkmıyordu çünkü o an...

tek pişmanlığım demek çok isterdim ama pişman değilim onu bırakıp ülkem dediğim topraklara geldiğim için….
pişman değilim işim mi yuvam mı çelişkimde işimi tercih ettiğim için
pişman değilim herkesin sahip olmak isteyebileceği yuvamı bıraktığım için
pişman değilim çok sevdiğim kocamdan ayrıldığım için
hatta hiç pişman değilim onu severken
onu deli gibi sevdiğimi bilmezken ki terk edişime
pişman değilimmmm kaybedişime

çünkü dönmedim dönemedim ne kadar çağırsada
gidemedim bitiremedim  ruhumun yolculuğunu
kapatamadım içimde ki sesin kapısını

onu
sadece tanımış
sevmiş
sevişmiş
mutlu olmasını istemiş
sadece varlığından mutlu olmuştum…
yaradanıma da bunun için minnet duymuştum…
 
O tam bir fransızdı
ve bana göre o Paris di…..
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Abbas Mutlucan 2015-02-13 09:54:31

kısa hikayeler tadında... teşekkürler...