1949'dan bu yana Çin Halk Cumhuriyeti'nin yönetimi altında bulunan Doğu Türkistan'da Müslümanlara yönelik kısıtlama, yasak ve baskılar son yıllarda vahim boyutlara ulaşmıştır. Çin Komünist Partisi'nce "İslam kimliği, ulusal birliği tehdit unsuru" olarak algılanmakta ve İbadet Yerleri" ise bu tehdidin "potansiyel odak noktası" olarak görülmektedir. Özellikle 5 Temmuz 2009 Urumçi hadiseleri sonrası "insanların sağlığını bozan faktör olduğu" gibi komik gerekçelerle Müslümanlığın etkisiz hale getirilmesi için  yoğun çaba sarf edilmekte, halkmızın dini faaliyetlerini özgürce yapmaları engellenmeye çalışılmaktadır.


--Bölgeden gelen haberlere göre, özellikle kırsal kesimlerde halka çeşitli tehditlerle "evde dini içerikli eşyalar, kitap ve cd.ler bulundurmayacağı" belirtilen taahhütnamelerin imzalatıldığı; taahhütnameyi aykırı davrananların cezalandırıldıkları, taahhütnameyi kabul etmeyenlerin ise fişlendikleri; Hoten, Yarkent ve Kaşgar şehirlerinde birçok camiinin özellikle Cuma günleri ibadete kapatıldığı; öğrencilerin ve işçilerin Cuma namazına gitmelerini önlemek için namaz saatinde işyeri ve okullarda zorunlu olarak tutuldukları öğrenilmiştir.


--Her ne kadar Çin Anayasası ve Özerklik Yasaları'nda "dini özgürlüklerin güvence altına alındığı" ifade ediliyorsa da, uygulamada "dini inanışlar yasadışı faaliyetler" olarak nitelendirildiği bölgede İslam ülkelerine şirin görünmek amacıyla açılmış olan çok az sayıdaki dini okullarda, islami bilgilerden ziyade Marksizm, Leninizm fikirlerinin ders olarak okutulduğu, buralardan yetişen "imamlar"ın görevlendirildikleri camilerde parti ve rejim propagandası yapmaya zorlandıkları gelen haberler arasındadır.


Bu gerçekler ışığında olarak başta Türkiye, Suudi Arabistan, İran, Mısır ve Pakistan gibi ülkeler olmak üzere hür dünyadaki İslami kuruluşlarını Doğu Türkistan'daki dini baskıların azaltıması noktasında yaptırım uygulamaya; dini faaliyetleri yerinde görmeye, özellikle dini bayramlarda, Kadir gecesi, Kandil ve Ramazan günleri gibi önemli dini günlerde bölgeye din adamları göndermek suretiyle dini faaliyetlere katkıda bulunmaya davet ediyoruz.


Pekin yönetimini ve Özerk Yönetim sorumlularını, Çin Anayasası'nda da koruma altına alınan insanların ibadet ve inanç özgürlüklerine saygı göstermeye, Müslümanların huzur içinde ibadetlerini yerine getirmelerine imkan sağlamaya davet ediyoruz. Bu vesileyle harap halindeki tarihi camileri restore ederek ibadete açmaya, yıkılan camilerin yerine ihtiyaca göre yeni camileri yapmaya  ya da bağış yoluyla yapılmasına izin vermeye; namaz kılmak, oruç tutmak, Kur'an okumak, Kur'an dinlemek gibi aslında dinin temel kuralları olan normal dini faaliyetlerin yapılmasının güvence altına alınmasını, normal dini vecibelerini yerine getirirken tutuklananların serbest bırakılmasını talep ediyoruz.




Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu Türkistan

Müslümanlarına Yanında Olmalı


Bu münasebetle kamuoyunun dikkatini çekmek isteriz ki, "2012 Çin Yılı" etkinlikleri çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Doğu Türkistanlı ve Çinli Müslüman din adamlarının hepsi; Marksizm, Leninizm eğitimi almış kişiler olup, Çin Komünist Partisi mensubudurlar. Onların görevi; komünizme hizmet etmek ve dini faaliyetleri "pasif halde kontrol altında" tutarak gelişmesini önlemektir.  


Diyanet İşleri Başkanlığı'nın desteğiyle Türkiye'de düzenlenecek olan etkinliklerde amaç; Çin'de herşeyin gül-gülistanlık olduğu propagandası yapmaktır. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez'in girişimlerinin samimi olduğuna inanmak istiyoruz. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Pekin yönetimi ile son bir yıldır sürdürdüğü çalışmalar esnasında Türkiye'deki Doğu Türkistanlı kişi ve kuruluşların fikrini alma çabası içinde olmaması düşündürücüdür. Buna rağmen Diyanet İşleri Başkanlık makamını zor durumda bırakmamak için İstanbul'daki Doğu Türkistan kuruluşlarının protesto gösterisinden vazgeçmiş olması istikrar adına, barış adına iyi niyetli bir adım olarak görülmelidir.


Bu noktada sayın Görmez'in samimiyetine sığınarak, 1992 yılından bu yana İslam'ı yaşadığı için, İslam'ı anlattığı için 3 Nolu Urümçi Hapishanesi'nde tutuklu bulunan, 2003 yılından bu yana ise haksız yere özgürlüğü kısıtlanan Kerem ABDÜLVELİ hocanın serbest bırakılması hususunda ciddi girişimde bulunmasını arzu ediyoruz. Kerem Abdülveli'nin tutuklu bulunduğu hapishanede ziyaret etmemize izin verilmesi ve dini ve insani ihtiyaçların karşılanması noktasında yapacağımız girişimler için yerel yönetime talimat verilmesi hususlarında Pekin Yönetiminin göstereceği kolaylıklar, şüphesiz hem İslam ülkeleri nezdinde hem de insan hakları kuruluşları nezdinde prestij kazandıracaktır.



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.