'Bu gece silahlanın, basacağız' diye twit atmışlar

Kobani eylemleri sırasında Türkiye'de iç savaş çıkartmaya hazırlanan terör örgütü yandaşları ile onlara destek veren siyasi uzantılarının halkı kışkırtmak için ilginç yöntemlere başvurduğu ilk kez açıklandı.

19 Ekim 2014 Pazar 13:36
'Bu gece silahlanın, basacağız' diye twit atmışlar






'Bu gece silahlanın, basacağız' diye twit atmışlar

Kobani eylemleri sırasında Türkiye'de iç savaş çıkartmaya hazırlanan terör örgütü yandaşları ile onlara destek veren siyasi uzantılarının halkı kışkırtmak için ilginç yöntemlere başvurduğu ilk kez açıklandı. Başbakan Davutoğlu tarafından ilk kez açıklanan bilgiler dinleyenleri dehşete düşürnecek cinsten. İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları...

-Son gelişmeler olmasaydı da bu toplantı olacaktı. Bu özellikle belirtmek isterim.

-Akil insanların kurulmasında hedeflerimiz belliydi. Sizler yoğun çaba sarfettiniz. Sizler, ortak bir vicdanı harekete geçirmek üzere tereddütsüz adım attınız. Çözüm süreci, bu toprakların en önemli projesidir. Sizlere, bu sürece sunduğunuz değerli katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Başbakan olduğum dönemde, hafızamı tazelemek için sizin hazırladığınız bu değerli raporların hepsini okudum.

-Son gelişmeler olmasaydı da, zaten sizinle bir araya gelecektik, bu buluşma kesinlikle konkjonktürel bir buluşma değildir, bunu da vurgulamak istedim. Eğer bugün ben Başbakan olmasaydım, bir akademisyen olarak, sizlerin arasında olurdum. Şunun bilinmesini istiyorum, Akil İnsanlar'ın yaptığı hiçbir şey, hazırladıkları hiçbir rapor, rafa kaldırılmamıştır.

-Son olaylarda şiddete davet eden bir tweet, "Bu gece herkes silahlansın ve şurayı bassın" diye tweetler var elimizde.
Biz ne kadar ortak vicdanı harekete geçirirsek geçirelim, provokatif bir grup bütün bu çabaları yok sayan bir sonuç doğurabiliyor ve bir şehir yanmaya başlıyor.

-Bu da küreselleşmenin getirdiği basit görünen ama çok etkili araçlar bizim çabalarımızı dumura uğratacak sonuçlar çıkarabiliyor.

-AK Parti iktidarları döneminde bütün çabamız tekçi ideolojilere karşı reformu harekete geçirirken, diğer taraftan da kadim kültürümüzden gelen unsurları pekiştiren bir dil kullanmaktı. 

-Herhangi bir coğrafyayı tahkir etmek için söylemiyorum ama biz Latin Amerika değiliz. Ancak bizde bin yılı devirmeyen şehir yoktur. Dolayısıyla bizde, şehirlerin tek bir mezhebe, tek bir topluma ait olması söz konusu değildir. Modernite kelimeleri içinde, süslü görünse de, devleti sadece bir etnik grubun malı olarak görmesi halinde anlamını yitirir. Bizler şunu keşfetmek zorundayız, tekçi yapılar, nerede olursa olsun acı ve hüzün getiriyor. Sadece Balkanlarda ve bizde değil, Pakistan-Hindistan bölgesinde de bu acı olmuştur."-

-Vatandaşlık kimliği tarihdaşlık kimliği ile desteklenmek zorundadır. Kadimle modernitenin en doğru sentezi buradadır. Tek bir modernite için kadimin değerlerini yok ediyorlar, toplumun birikimini yok sayıyorlar. Biz reformcu devrimci ve evrensel bir dille hareket edip diğer taraftan da Kadim kültürümüzü destekleyen bir dil kullanmaya dikkat ettik.

-Bu kapsamda, Irak'ı en çok bölen aktör nedir diye sorsalar, ben, Musul'u Şii, Basra'yı Sünni, Erbil'i de Kürt şehri olarak tanımlayanlar" derdim. Bakınız bugün, bir Arnavut ile bir Azeri'nin, bir Boşnak'ın aynı apartmanda olduğu tek yer İstanbul'dur.

-Kürtlerin devleti yok, devlet arayışı var diyenlere ben şunu söylüyorum, Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti'dir.

-Suruç'u Kobani'den ayırmak mümkün değil. Ya bu sınırlar barışçıl yöntemlerle anlamsızlaştırılacak ya da acımasız çatışmalar yaşanacak.

-Sınırlar ya barışçıl yöntemlerle kaynaşacak ya da çatışmalara acılar yaşanacak. Bu olaylar gösterdi ki Suruç'u Kobani'den ayırmak mümkün değil.

-Çözüm sürecinin 3 karakterine dikkatini çekmek isterim. Çözüm süreci millidir, yerlidir, özgündür. Bu meseleye sorun demek bile doğru değil. Çözüme kavuşturak için her yolu denedik.

-Vardığımız sonuç ne olacaksa bu topraklarda,bu toprakların insanları arasında olacak.

-Oslo süreci bir komployla dumura uğratıldı.

-İmkansız görünen tüm siyasi riskleri göze alarak devreye soktuk.

-Kimse topu karşı tarafa atmaya kalkışmasın. Bu yol hepimizin el ele yürüyeceği bir yoldur.

-Çözüm sürecinin muhatabı miletin ta kendisidir. Çözüm süreci bir tarafı ikna etme süreci değildir. Böyle bir ikna borcumuz da yok. Milletin dışında kimseyi ikna etmeye borcumuz yok. Süreç, dış etkenlere karşı korunmak zorundadır.

-Kobani önemsizdir demedik. Suriye'deki duruma kayıtsız kalmadık. Çözüm süreci doğru istikamette ilerlediğinde etraftaki çatışmalara şifa ilacı yerine geçer.

-Birileri vermiş oldukları sözleri tutmuş olsaydı ki siz bunları iyi biliyorsunuz... Silahlı unsurlar ülkeyi terk edeceklerdi. Siz raporu sunduğunuzda bile topluma deklare etmedik. Bütün silahlı unsurlar sınır dışına çıkmış olsaydı bizim Kobani'ye PYD'ye bakışımız farklı olurdu. O dönemde bize verilen sözler tutuldu mu ki? Aksini yaptılar. Gittiler IŞİD'le yanyana yaşadılar.

-Diyarbakır'da, IKBY Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin gelmesi, orada o dönem Başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanımız ile konuşma yapması devrimci bir adımdı.

-Çözüm süreci ne kadar kısa sürede başarılı olursa, sınır dışındaki Kürtler'e Türkmenler'e destek için psikoloji o kadar hazır olur.

-Birçok eleştiriye rağmen dışişleri bakanı olarak bizzat talimat verdim Salih Müslim ile görüşülecek diye. Çünkü Suriye’deki unsurlarla da demokratik görüşme süreci başlasın istedik. Çağırdık ilk defa muhatap alındı.

-O dönemde bize verilen sözler tutuldu mu ki bize şimdi Türkiye sözlerini tutmadı deniyor.

-Tam tersini yaptılar ve Suriye rejiminin suçlarına ortak oldular. Türkmenler IŞİD tarafından katledilirken de sessiz kalındı.

-6-7 olayları gibi vandalizmin, gaspın ve cinayetin her türlüsü işlendi. Yasin Börü'yü kim öldürdü? Ambulansları kim yaltı? Bunları sormalıyız.

-Buradaki hedef çözüm sürecinin ta kendisidir. 214 okul yakıldı.

-Hepimizin yapması gerekn puslu havayı dağıtmaktır. Bu konuda akil insanlara ihtiyacımız var.

-Çözüm süreci her halukarda devam edecek. Birilerini memnun etmek gibi bir derdimiz yok. Çözüm süreci kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Kamu düzeninin kalmadığı yerde özgürlükler konuşulamaz. Birileri 1990'lı yıllarda görüş beyan edemiyordu. Bizim bu konudaki tutumumuz açıktır.

-En önemli konu; çözüm süreci bizim için konjonktürel bir konu değildir. Bizim için çözüm süreci tarihi bir projedir. Bu projeyi sürdürmek hepimiz için bir zorunluluktur. Sizlerle istişaremin de 3 aşaması var. Öncelikle kanaatlerinizi almak tecrübelerinizden istifade etmek istiyorum.  İkincisi sosyal farkındalığı, ortak aklı, ortak vicdanı harekete geçirmek için sizlere ihtiyacımız var. Üçüncüsü de bu tecrübeleri paylaştıktan sonra, bundan sonraki süreçte pratik adımlar atılması gerektiğinde  sizlerin de katkısını almak. Hepinize bir defa daha teşekkür ediyorum.

Son Güncelleme: 19.10.2014 13:38
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.