'Sayın Bakan Gelip Üye Olursa Mutlu Oluruz'

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in CHP'nin seçim bildirgesindeki vaatlerine kaynak göstermesi halinde CHP'ye oy vereceği yönündeki açıklamalarını değerlendirmesi istenen Kılıçdaroğlu, "Sayın Bakanı bekliyoruz.

20 Nisan 2015 Pazartesi 17:56
'Sayın Bakan Gelip Üye Olursa Mutlu Oluruz'






 'Sayın Bakan Gelip Üye Olursa Mutlu Oluruz'

    Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in CHP'nin seçim bildirgesindeki vaatlerine kaynak göstermesi halinde CHP'ye oy vereceği yönündeki açıklamalarını değerlendirmesi istenen Kılıçdaroğlu, "Sayın Bakanı bekliyoruz. Gelip üye olursa mutlu oluruz. Sayın Bakan'ın hiç maliyet deneyimi yok. O verginin nasıl toplandığını bilmez, ben bilirim. Ama CHP'ye üye olmak istiyorsa önce kısaca bizim eğitimimizden geçmesi lazım mali konularda konuşacaksa. Bu rakamların hiçbirisine bir kuruşuna bile Maliye Bakanı itiraz edemez, çünkü onun rakamları. Bu ülkede kaynak, para var. Bu ülkede kaynak yerli yerinde kullanılmıyor" dedi. 
"CHP'YE ÜYE OLMAK İSTİYORSA ÖNCE KISACA BİZİM EĞİTİMİMİZDEN GEÇMESİ LAZIM"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in CHP'nin seçim bildirgesindeki vaatlerine kaynak göstermesi halinde CHP'ye oy vereceği yönündeki açıklamalarına ilişkin Kılıçdaroğlu, "Sayın Bakanı bekliyoruz. Gelip üye olursa mutlu oluruz. Ben size bugüne kadar konuşulmayan rakamları vereceğim. Maliye Bakanı unutmasın ben eski bir hesap uzmanıyım. Devlet bütçesinden sonraki en büyük bütçeyi topladım. Şunu açık ve net söyleyebilirim. Eğer bu ülkede 10 kişi ben vergi toplamasını bütçe yapmasını biliyorum diyorsa o 10 kişiden birisi benim. Sayın Bakan'ın hiç maliyet deneyimi yok. O verginin nasıl toplandığını bilmez, ben bilirim. Ama CHP'ye üye olmak istiyorsa önce kısaca bizim eğitimimizden geçmesi lazım mali konularda konuşacaksa" açıklamasında bulundu. 
"79 YILDA HARCANAN PARADAN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR PARA SON 12 YILDA HARCANDI"
79 yılda harcanan paradan çok daha büyük bir paranın son 12 yılda harcandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bakana rakam vermek isterim. 1923 - 2002 toplam 57 hükümet hizmet verdi. 57 hükümetin harcadığı kaynak ne kadar? 79 yılda 546 milyar dolar vergi harcamışlar. 95 milyar dolar iç borç yapmışlar. 130 milyar dolar dış borç yapmışlar 8 milyar dolar özelleştirme geliri. Toplam 779 milyar dolar para harcanmış. Geliyorum AKP iktidarına 2003 - 2014. 12 yılda harcanan para. Vergi gelirleri 1,5 trilyon dolar. İç borç 96 milyar dolar. Dış borç 273 milyar dolar. Özelleştirme geliri 52 milyar dolar. Toplam harcanan para 1 trilyon 900 milyar dolar. 1 trilyon 869 milyar dolar. Rakamı şişirdiler demesinler diye. 79 yılda harcanan paradan çok daha büyük bir para son 12 yılda harcandı. Harcanan fazla para 1 trilyon 90 milyar dolar. 79 hükümetten daha fazla para harcadılar" diye konuştu. 
"12 YILDA 1 TRİLYON 90 MİLYAR DOLAR HARCADINIZ TÜRKİYE DAHA ZENGİN MESELE KAYNAĞI YERİNDE KULLANMAK"
Kılıçdaroğlu, "Bütün vatandaşlarım, elini vicdanlarına koyup şu sorunun yanıtı versinler. 12 yılda ne yapıldı? Atatürk Barajı mı Keban mı Erdemir mi Kardemir mi yapıldı? Elbette bir şeyler yapıldı ama 1 trilyon 90 milyar dolar deneyimli iktidar elinde olsaydı Türkiye bilgi toplumunu yakalamıştı. Şimdi bana dönüp para var mı diye soruyorlar. 12 yılda 1 trilyon 90 milyar dolar harcadınız. Bütün tesisleri de satarak bunu yaptınız. Deniyor ki parayı nereden bulacaksınız. Türkiye onların düşündüğünden daha zengin bir Türkiye. Kaynak var, bütün mesele kaynağı yerinde kullanmak. Siz 1 trilyon 90 milyar doları nasıl buldunuz, demek ki var" ifadelerini kullandı. 
"BU RAKAMLARIN HİÇBİR KURUŞUNA BİLE MALİYE BAKANI İTİRAZ EDEMEZ"
Türkiye'de kaynağın yerinde kullanılmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "31 milyar dolarlık net hata noksan burada yok. 31 milyar dolar daha kullandılar. Emekliye iki maaş ikramiye, vay kaynağı nereden bulacaksınız. 720 lira veriyoruz, 3 milyon 750 bin hane. Türkiye'de para var. Sorun parada değil, sorun parayı nerede kullanacağında yatıyor. Bu rakamların hiçbir kuruşuna bile Maliye Bakanı itiraz edemez. Çünkü onun rakamları. Bu ülkede kaynak, para var. Bu ülkede kaynak yerli yerinde kullanılmıyor" dedi.
"YOKSULLAR İKTİDARIN ARKA BAHÇESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR"
"Yoksulluğu tarihe gömeceğiz dediniz ve iktidarı 12 yılda yoksullukla mücadele etmemekle suçladınız. Sizin bildirgenize de baktığınız zaman vaatler var. Hem AKP'yi yoksulluğu yönetmeyle suçluyorsunuz, siz de yoksullara yapılacak yardımlar üzerinden seçim bildirgesini şekillendiriyorsunuz" sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Çok güzel bir soru. Biz yoksulluğu idare etmeyeceğiz, bitireceğiz. Bu bizim başlangıç noktamız. Ben 4 yıllık süre istiyorum. Ama 100 günde 1 yılda neler yapacağımızı açıkladım. Aile sigortası, Amerika'da gidin AB ülkelerinde var. Niye bizde yok? Sosyal devlet ailenin çocuğun yaşlının işsizin geleceğini güvence altına alan devlettir. İşsizlik sigortası var mı var, ama işsizlik de var. Neden aile sigortası hayata geçirilmiyor? Çünkü yoksullar iktidarın arka bahçesine dönüştürülmek isteniyor. Biz bunu reddediyoruz. Aile sigortası sosyal devletin koruması demektir. Nasıl hastalanan gidiyorsa, ailenin geliri düşebilir. Ben size örnek vereceğim. Emeklilik yaşı 65'e çıktı. Diyelim ki 60 yaşındasınız, patron dedi ki iş akdini feshediyorum. Emeklilik için beş yıla ihtiyacınız var. 60 yaşında iş arıyorsunuz kimse size iş vermiyor. İşte aile sigortası orada devreye girecek. Ben sana şunu şunu vereceğim ama sen benim hep arkamda dur. Ama hiçbir zaman ben senin sayını azaltacağım demiyor. Yoksul sayısı arttı. Bizim iktidarımızda yoksul olmayacak. Hiç kimse yoksulluğu teşhir etmek gibi bir düşüncemiz olmayacak. 60 yaşına gelen birisi işsiz kaldığında sosyal devlet ona aile sigortasından bakacak. İş verecek, daha bunun devamı var. Aile sigortasından ömür boyu yararlanacak diye bir kural yok. Nasıl hastalık sigortası tedavi ediyorsunuz bitiyor. Aile sigortası kişinin asgari yaşamını sürdürmesi sosyal devletin getirdiği bir kural olacak."
"BİR DEVLETİN EN BÜYÜK KAYNAĞI BÜTÇE"
"Gerçekten çok sarsıcı vaatler. Siz bunun yıllık maliyetini hesapladınız mı? Maliye bakanı 150 milyara yakın bir fatura çıkar dedi. Siz varsayalım ki iktidarsınız sene sonunda bir bütçe yapılması gerekiyor. Bütçeye koyarken kaç liralık bir kaynak çıkıyor. Bir kaynak kaynağı bize gösterebilir misiniz? Mesela kaynak ne olabilir?" sorularına Kılıçdaroğlu, "Bir devletin en büyük kaynağı bütçe. Bütün mesele şu, bütçede hangi harcamaya öncelik vereceksiniz, sorun orada zaten. Eğer bunu yaparsanız, devleti iyi yönetirseniz kaynak var. 12 yılda elde edilen kaynak 1 trilyon 869 milyar dolar. Bundan daha büyük kaynak mı olur? Bununla ilgili hiçbir şey yapılmadı biz yapacağız. Türkiye'de olağanüstü bir gelir dağılımı bozukluğu var. Bu da devletin rakamı. 2002, Türkiye nüfusunun yüzde 1'i, Türkiye servetinin 39,4'üne sahip. Geliyorum 2014'e, nüfusun yüzde 1'i, toplam servetin yüzde 54,3'üne sahip. Kim yaptı bunu, izlenen ekonomi politikaları. Biz kaynağı nereden bulacağız? Üç ana eksen vardır. Vergi politikası, bütçe politikası, sosyal harcamalar. Refahı tabana yayma bu politikalarla olur. Başka bir politikası yoktur" diye yanıt verdi.
"DAHA FAZLA VERGİ İLE DEĞİL KAYIT DIŞI EKONOMİYİ DENETLEYEREK ALACAĞIZ"
"Daha fazla vergi tahsilatı mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır, kayıt dışı ekonomiyi denetleyerek alacağız. Kobilere ne dedik, ödediği vergi ve sigorta bedeli kadar bir yıl süreyle faizsiz kredi. Bir üretim artacak mı, artacak. İstihdam yaratacak mı yaratacak. Devlet şu anda 30 milyar lira tahsil edemediği vergi ve prim var. Ne oluyor 30 milyar lirayı alamayınca, gidiyor yüksek faizle devlet borçlanıyor. Bizim projemizde, üretimi istihdamı artırıyoruz, kayıt dışı ekonomiyi, patron artık diyecek faizsiz kredi alacağım diyecek. Vergimiz artacak, istihdamımız artacak, katma değeri yüksek üreten KOBİ'lere ek teşvikler vereceğiz" diye yanıt verdi.
"BEN BAŞBAKAN OLSAYDIM 1 MİLYAR DOLAR PARAYI VERİRDİM"
Kılıçdaroğlu, "Bizden saygın bir adamı çip üretmek istedi. Dedi ki 1 milyar dolar paraya ihtiyacım var. Ben başbakan olsaydım 1 milyar dolar parayı verirdim. Türkiye teknolojide müthiş bir sıçrama yapacaktı. Ama bunlar yapmadılar" dedi.
"GÖZÜ KAPALI PROJE HAZIRLAMADIK HER KURUŞUN HESABINI YAPTIK"
Her kuruşun hesabının yapıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin en iyi iktisatçıları, uygulamacılarıyla çalıştık. Bu projeleri bir gecede hazırlamadık. Bakın konut için 277 lira taksitle diyoruz. Bunu sadece biz yapmadık. Müteahhitlere gönderdik test ettik olur mu olmaz mı diye. Bu vaadin kendi içinde tutarlılığı esastır. Çok iyi yapılabilir dendi bize. Hepsini yapacağız. Kaynak sorunumuz yok, bunu açık ve net söylüyorum. Her kuruşun hesabını yaptık. Kaynak sorunumuz yok. Seçim bildirgemiz ile ilgili sayın Başbakan kuşkuya düşüyorsa, hayali vaatler diyorsa sayın Haksever burada oturur birlikte tartışırız. Kimin projeleri daha tutarlı diye" diye konuştu.
"BİZ SEÇİM BİLDİRGESİNİN ÖTESİNDE, BİR HÜKÜMET PROGRAMI SUNDUK"
Kılıçdaroğlu, "Bütün onların hesabı yapıldı. Nerede ne kadar nasıl toplanacak nereye harcanacak bunlar yapıldı. Biz seçim bildirgesinin ötesinde, bir hükümet programı sunduk. Bu bizim hükümet programımızdır aynı zamanda" dedi.
"KENDİ YAPTIKLARINDAN BİLE HABERDAR OLMAYAN MALİYE BAKANI CHP'YE ÜYE OLACAKSA VAY HALİMİZE"
"Kanal İstanbul'dan söz etti, üçüncü havalimanı projeler vardı. Ama biz nedense hiç sorgulamadık bunların parası nereden diye. Çılgın kanaldan bir şey yok. Şimdi sanki çalışanlara çalışmayanlara emeklilere bir şey geldiğinde biz gazeteciliğimizi hatırladık herhalde. İşin kinayesi bir yana, burada acaba siz dün açıklarken, işsiz sayısından emekli sayısından söz ettiniz. Acaba CHP'nin sosyal demokrat köklerini hatırlayıp daha öne çıkarması mı tartışmaya yol açıyor?" soruları üzerine Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Bütçeye yük diye aktardığımız harcama 720 lira olacak. 3 milyon 750 ile 720'yi çarparsanız çıkar ortaya. En ciddi rakam. Borçları sileceğiz, faizleri sileceğiz dedik. Sayın Maliye Bakanı, yani hayret ediyorum. Maliye Bakanı sabah televizyonda diyor ki, "Efendim bunu nasıl yapabilirler, nasıl gerçekleştirebilirler" diyor. İki kez yaptı bunu AKP hükümeti. Bir 2003'te bir 2009'da yaptı. Bu olursa muhalefet Anayasa Mahkemesi'ne gidermiş. E biz gitmedik. Niye gidelim? Yani kendi yaptıklarından bile haberdar olmayan Maliye Bakanı CHP'ye üye olacaksa vay halimize. Nasıl o koltukta niçin oturuyor ben gerçekten anlamakta zorlanıyorum."
"ÜSTELİK UYGULADIKLARI FAİZ ÇOK ÖZÜR DİLERİM AMA TEFECİ FAİZİ"
Kredi kartı borçlarının silinebileceği yönündeki seçim bildirgesine ilişkin Kılıçdaroğlu, "Borçlar silinecek. Borçların faizini sileceğiz. En az yüzde 80'ini dedim sileceğiz. Soru şu, nasıl sileceğiz. Bakın 2008-2014. Satın alınan batık alacak tutarı, varlık yönetim şirketleri tarafından, 19 milyar lira. Eski para ile 19 katrilyon liralık vatandaşın borcunu bankalar sattılar. Bankalar kaça sattı, 19 milyarlık alacağı 2 milyar 800 milyon liraya sattılar. Aradaki fark 16-17 milyar lira. Banka kendi isteğiyle vazgeçiyor zaten. Bunun devlete yükü var mı? Yok. Varlık yönetim şirketi devralıyor, bir avukat ordusu kuruyor, vatandaşların üzerine gidiyorlar, ödeyeceksiniz ya da hapse atacağız diyorlar. Üstelik uyguladıkları faiz çok özür dilerim ama tefeci faizi. Yüzde 34. Merkez Bankası'nın faizine itiraz ediyorsunuz, vatandaşa uygulanan yüzde 34 faize ses etmiyorsunuz" açıklamasında bulundu.
"5 MİLYON VATANDAŞ RAHAT BİR NEFES ALACAK. 800 BİN CİVARINDA VATANDAŞ HAPSE GİRMEKTEN KURTULACAK"
Kılıçdaroğlu, "Bunun devlete maliyeti kocaman bir sıfır. Bu da büyük bir proje. 5 milyon vatandaş rahat bir nefes alacak. 800 bin civarında vatandaş hapse girmekten kurtulacak" dedi.
"VATANDAŞ GERGİNLİKTEN DE KAVGADAN DA BIKTI HEPİMİZİN CHP'NİN DE DERS ÇIKARMASI LAZIM"
"Madem bunu yapabiliyordunuz, önceki seçimde niye yapmadınız? Ne sizi sevk etti? Halkı ilgilendiren, hayatına cebine değen konulara ne sevk etti sizi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Anadolu'ya indiğimizde Trakya'ya indiğimizde vahim bir tablo yoktu. Bakın biz ekonomide kriz vardır lafını hiç kullanmadık ama sayın Cumhurbaşkanı kullandı. Biz koşulları bildiğimiz için, buna çözüm üretmek zorundayız ve bir şey daha samimi söylüyorum vatandaş gerginlikten de kavgadan da bıktı. Şunu öğrenmek istiyor vatandaş, hepiniz siyasi partisiniz, ama bize vatandaşa ülkeye ne yapacaksınız bunu anlatın diyor. Vatandaş diyor evimde televizyonu açmaktan bile korkuyorum diyor. Hepimizin ders çıkarması lazım e CHP'nin de ders çıkarması lazım. Bizim ufuk açacak, onun için dedik yaşanacak bir Türkiye projesi hazırlıyoruz diye. Türkiye'nin içinde bulunduğu bu durum devam ederse çok şey kaybedecek. Yine üzülerek ifade ediyorum. İran'daki üniversiteler, Türkiye'deki üniversitelere göre daha fazla bilimsel yayın yapıyorsa bunu düşünmek lazım. Sosyal demokrasiye denilince, vatandaşın derdini düşünen parti zaten sosyal demokrat partidir. Onun inancını etnik kimliğini sorgulamayan parti zaten sosyal demokrat partidir. Seçim bildirgesi bir vizyon belgesi olmasının yanında aynı zamanda bir hükümet programı" ifadelerini kullandı.
"ESKİLERİ BİR TARAFA BIRAKALIM, ESKİ KAVGALARI DA BİR KENARA BIRAKALIM"
"Cumhurbaşkanı koalisyon iflastır dedi. Ne dersiniz bu konuda?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Bizim hedefimiz tek başına iktidar olmaktır. Az önce söyledim bir hükümet programıdır bu bildirge. Bunu bütün vatandaşların bilmesini isterim. Eğer size dokunan hizmet eden bir devlet istiyorsanız, elinde sopa olmayan bir devlet istiyorsanız bizi iktidar yapın. Eskileri bir tarafa bırakalım, eski kavgaları da bir kenara bırakalım. Ben bu başlangıcı yapmaya hazırım. Benim siyasi geçmişim de bellidir, bürokratik geçmişim de bellidir" açıklamasında bulundu.
"KOALİSYONLAR ELBET OLABİLİR. VATANDAŞI KORKUTARAK OY ALMAK GİBİ UCUZ POLİTİKA TÜRKİYE'DE ÜRETİLMEMELİDİR"
Kılıçdaroğlu, "Siyaseti hiçbir zaman zenginleşme aracı olarak görmedim. Bu ülkede çocuklar aileler mutlu olsun. Türkiye büyüsün gelişsin. Türkiye onurlu yerini alabilsin. Hedefimiz budur. Ama biz aynı zamanda demokrasiye inanan bir partiyiz. Koalisyonlar elbet olabilir. Vatandaşı korkutarak oy almak gibi ucuz politika Türkiye'de üretilmemelidir. Ülkeye yazık günahtır. Koalisyon olabilir mi, olabilir vatandaşın tercihi öyleyse. Ben buna saygılıyım" diye konuştu.
"KRİZ VAR DİYOR EKONOMİDE. E TEK BAŞINA İKTİDAR YOK MUYDU"
Kılıçdaroğlu, "Koalisyon iflastır. Ama zaten, 13'ncü yılın sonunda geldiğimiz nokta da budur. Kendisi söylüyor, kriz var diyor ekonomide. E tek başına iktidar yok muydu? Tek başına iktidar vardı. İyi bir şey yapıldığında elinden tutan yoktu. Başbakan adayı sen kendi elinde getirdin, kurultaydan önce Başbakanımdır dedin. Kimi suçluyorsunuz o zaman" dedi.
"HALKA ŞANTAJ YAPIYORSUNUZ, AMAN HA BAŞKA YERE VERME. HİÇBİR ŞEY OLMAZ"
Kılıçdaroğlu, "Halka şantaj yapıyorsunuz, aman ha başka yere verme. Hiçbir şey olmaz, Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir ülkedir" dedi.
"BİR İNSAN NAMUSU VE ŞEREFİ ÜZERİNE SÖZ VERMİŞSE ÖLÜMÜNE O SÖZLERİN ARKASINDA DURUR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanının da sıcak siyasetin dışında olması lazım. Namus ve şerefi üzerine yemin etti. Bunların içini siyaseten boşaltırsanız topluma en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Bir insan namusu ve şerefi üzerine söz vermişse ölümüne o sözlerin arkasında durur. Her yerde bu böyledir" dedi.
"AB BÜYÜKELÇİLERİYLE YEDİĞİM YEMEKTE YAPTIĞIM KONUŞMA FARKLI ŞEKİLDE YANSIDI"
"Siz de tek başına iktidar olma isteğiyle yola çıkıyorsunuz. Dediniz ki belirli ilkeler değerinde uzlaştığımızda koalisyon yapabiliriz dediniz. Üç partiyle de koalisyon yapar mısınız?" sorularına Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "AB büyükelçileriyle yediğim yemekte yaptığım konuşma farklı şekilde yansıdı. Orada koalisyonlardan söz edildi. Bir koalisyon olasılığı olursa bu konuda neler düşüneceğimiz ifade edildi, bende düşüncelerimi ifade ettim. Halk böyle bir tercihi ortaya çıkarırsa saygı göstermemiz gerektiğini ifade ettim. Biz halkın iradesine saygılıyız."
"CHP, MHP, HDP İTTİFAKINA TABLONUN BÖYLE BİR KOALİSYONA İZİN VERMEYECEĞİNİ GÖRÜYORUZ"
"Mesela CHP, MHP, HDP koalisyonu, sizin için bir koalisyon markası mıdır?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ittifakın gerçekleşebileceğine inanmıyorum" dedi. Bu açıklamadan sonra gelen "Neden?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Gerçekçi olmamız lazım. Böyle bir koalisyon olur mu olmaz mı, tabi iki sayın lider adına konuşmak doğru değil ama bugüne kadar ortaya çıkan tablonun böyle bir koalisyona izin vermeyeceğini görüyoruz. Bugünden koalisyon tartışması yapmanın doğru olduğuna inanmıyorum. Biz önce bir halka gidelim anlatalım, dertlerini bir dinleyelim. Ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına bir seçim bildirgesiyle bir gelecek vizyonu sundum. Kabul göreceğine inanıyorum. Bizim bunu çok daha iyi anlatmamız lazım. Kahvede sokakta kırda, evde her yerde anlatmamız lazım. Ve bizim sunduğumuz seçim bildirgesinin özelliği tek boyutlu değil. İş dünyası ve üretimi de kapsıyor" diye cevapladı.
"DEVLET LİYAKAT ESASINA GÖRE EĞER YÖNETİLEBİLİRSE ÇÖZEMEYECEĞİ HİÇBİR SORUN YOKTUR"
Kılıçdaroğlu, "Katma değeri yüksek ürünü üretmeyi önceleyen bir sistem. İsraf var. Bir ildeki fabrikayı söküp götürüyorsunuz teşvik oluyor. Bunların tamamen önüne geçeceğiz. Hele bir de devlette olağanüstü israf var tabi. Devlet liyakat esasına göre eğer yönetilebilirse, ehil kişiler tarafından yönetilebilirse, Türkiye'nin aşamayacağı çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur" dedi.
"CHP TABANINDAN HDP'YE KAYMALAR OLABİLECEĞİNE İNANMIYORUZ"
"Seçimlerde dikkat ettik HDP konusu çok hassas bir konu. Burada sizinle ilgili tartışmalar şu. AK Parti'nin konforlu bir Parlamento çoğunluğuna sahip olmaması için CHP tabanından HDP'ye kaymalar olabileceği söyleniyor. Sizin seçmeninize bir mesajınız, ya da argümanınız nedir?" sorularına Kılıçdaroğlu, "HDP'ye oy kayabileceğine inanmıyoruz. İki bu seçimlerde yeni seçmen kitlesi kazanacağız. Şu iddiayla biz yola çıktık, bugün içinde bulunulan koşullardan Türkiye'yi çekip çıkaracak tek partinin biz olduğuna inanıyoruz. Dürüstlüğüyle, her kuruşun hesabını verişiyle biz bunu taahhüt ediyoruz. Açık ve net söylüyorum. Gazeteci arkadaşlarımızın yorumlarıdır, yazarlar çizerler. Biz yeni seçmen kitlesi kazanacağımıza inanıyoruz. Demokrasimizde gölge var. gölgeyi yapan kişi 12 Eylül askeri darbesidir, yani yüzde 10 seçim barajıdır. Yüzde 3'mü 5'mi neyse, benim şahsi kanaatim yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı da Meclis'e gelmeli. Düşünce ifade özgürlüğü diyoruz, parti genel başkanlarının Meclis'e gelmelerinin önüne duvar örüyoruz. Bu ülkede kadına seçme ve seçilme hakkını İsviçre'den önce Türkiye verdi. Demek ki biz demokrasiyi getirebiliriz. Eğer hülle yoluyla partiler Parlamento'ya geliyorlarsa onun ayıbı o yasa ve onu savunan siyasal anlayıştır" diye yanıt verdi.
"SİZ TEMSİLİYETİ DARALTIRSANIZ İNSANLARI SOKAĞA ÇIKARIRSINIZ. OYSA PARLAMENTO'DA TARTIŞABİLİRİZ"
"HDP'nin barajı aşıp aşmayacağı en çok tartışılan konulardan biri. Siyasetin akışı bakımından, mesela sayın Erdoğan'ın süper başkanlık diyorum ben. Süper başkanlık sisteminin kurulması, başka türlü bir Meclis dengesi, temsil sıkıntısı açısından nasıl değerlendirirsiniz?" sorularına Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "HDP'nin Parlamento'da olması doğrudur. HDP'nin de, Saadet'in de, Vatan Partisi'nin. Şu veya bu şekilde temsil edilmesi lazım. Siz temsiliyeti daraltırsanız insanları sokağa çıkarırsınız. Oysa Parlamento'da tartışabiliriz. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıysa, neden parlamento dışına itiyorsunuz? Yüzde 10 seçim barajını niye kaldırmıyorsunuz? Diyorsunuz ki darbeye karşıyız, ama darbe hukukunu neden savunuyorsun? Sayın başbakan istikrar için diyor. 6 milyon 200 bin işsiz, hangi istikrar?"
"KÜRT SORUNU ÇÖZÜMÜ SEÇİM BİLDİRGESİNDE DÜŞMÜŞSE AZİZ NESİN'İN AKLINA BİLE GELMEZ"
"PKK ile diyalog. 2012'de barışçıl bir çözüm bulmak için önemli bir adım attı hükümet. Siz şeffaflık kısmını eksik buluyorsunuz. Bence de Meclis kısmı aksayan bir projedir. Fakat sayın Başbakanın açıkladığı AKP'nin beyannamesinde bu yer almadı. Bu eleştirilince unutulduğu ifade edildi. Acaba bu unutma ifadesi bir gerekçe bulmak mıdır, yoksa seçim dönemi sizce iktidar partisi Kürt diyaloğunu öne çıkarmak istemiyor mu? Siz nasıl tahlil ediyorsunuz bu durumu?" sorularına Kılıçdaroğlu, "Benim okuduğum kadarıyla sayın Başbakan Kürt sorununun çözümüyle ilgili bazı sayfaların basılmak üzere götürülürken dijital ortamda kaydığı düştüğü ifade ediliyor. Çok vahim bir şey bu. Kaldı ki seçim bildirgesinde düşmüşse bu kadar temel bir sorun. Siz düşüncelerinizi açıklayamamışsanız siz başbakanlık koltuğunda niye oturuyorsunuz ki? İnanın Aziz Nesin'in aklına bile gelmez" diye yanıt verdi.
"PKK O ZAMAN MARJİNALLEŞMİŞ OLUR"
"Planlarınızda İmralı olacak mı?" soruları üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Az önce söyledim. AB'nin yeni fasıl açmasını beklemeden biz birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Kapalı kapılar ardında görüşmenin hiçbir anlamı yok. PKK o zaman marjinalleşmiş olur. Teröre devam ederse bütün dünya karşısında durur. Niye demokrasiyi getirmiyoruz? Düşünce özgünlüğünü niye getirmiyoruz? Oysa bu ülkenin özgüveninin yüksek olması lazım. Türkiye dünkü devlet değil, bir aşiret devleti değil. HDP'yi siz gayri meşru bir siyasi oluşum diye tanımlayamazsınız. Parlamento'da olan, hülle yoluyla bağımsız gelip grup kuran bir yapı. O nedenle diyoruz, neden hülle yoluyla, kaldırın seçim barajını gelsinler. Onlar da Türkiye vatandaşları. Bayrak hepimizin bayrağı. Kurtuluş savaşını beraber verdik, anlaşamayacağımız sorunlar yok. Oturur pekala adam gibi bu sorunların üstesinden geliriz" açıklamasında bulundu.
"ŞU AŞAMADA GENEL AF DÜŞÜNCESİ SON DERECE YANLIŞTIR"
"Toplumsal uzlaşma olursa genel af gündeme gelebilir mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Şu aşamada genel af düşüncesi son derece yanlıştır" dedi.
"AĞRI DİYADİN'DE AÇIKÇA ASKERLER ÖLÜME GÖNDERİLDİ PEK ÇOK KARANLIK NOKTAYI İÇİNDE BARINDIRAN BİR OLAY"
"Ağrı Diyadin'de ne oldu? Araştırma için partiden isim yolladınız galiba. Aldığınız bilgiler ışığında ne dersiniz?" sorularına Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: "Ağrı Diyadin'de şöyle söyleyebilirim. Sorun çıkmayabilirdi. Ama sorunun çıkması için hükümet tarafından her şey yapıldı. Bir anlamda açıkça söylemek gerekirse askerler ölüme gönderildi. Bu doğru değildi. PKK silahla iniyorsa git yakala. Devlet değil misin? Pek çok karanlık noktayı içinde barındıran bir olay."
"ASIL TEHLİKE 23 NİSAN'DA MISIR SÖZLEŞMEYİ İMZALAMAZSA"
Kılıçdaroğlu, "Asıl tehlike 23 Nisan'da Mısır sözleşmeyi imzalamazsa asıl sorun orada başlayacak. Bizim Katar Dubai'ye ürün satmamız mümkün olmayacak. Yada İran üzerinden pahalı yolu tercih etmek zorunda kalacağız. Dış politikada dört merkezde bizim büyükelçiliğimiz yok. Libya'da, Mısır'da, Suriye'de, İsrail'de yok. Bu bağlamda bizim yeni bir dış politika izlememiz gerekiyor. Bu zorunlu. Şu güvenceyi vermek zorundayız, sizin içişlerinize Türkiye asla müdahale etmeyecek" diye konuştu.
"MAVİ MARMARA EN BÜYÜK HATALARDAN BİRİSİYDİ MAVİ MARMARA'YA AKP MİLLETVEKİLLERİ DE BİNECEKTİ"
Kılıçdaroğlu, "Mavi Marmara en büyük hatalardan birisiydi. Üstelik Mavi Marmara'ya AKP milletvekilleri de binecekti. Gece hayır siz binmeyin dendi. Türkiye kendi kara sularında korsan gemi çıkaracak bir ülke değildir, olmamalıdır. Hukukun üstünlüğüne inanan bir ülke olmalıdır. Gemi Kıbrıs'a gidecekti onun için izin verdik, bütün dünya biliyordu ki İsrail'e gidecekti. Kızılay'a yardım götürüyordu, kimse karışmıyordu. Kendi ayağımıza kurşun sıktık. Şu anda çok sıkıştık" ifadelerini kullandı.
"TIRLARLA ORAYA GİDEN YARDIM MALZEMESİ DEĞİLDİ. YARDIM MALZEMESİ GİZLENİR Mİ?"
"Suriye'de 300 bin vatandaşını öldürmüş gerçek bir diktatör var. Mısır'da askeri darbe yapıldı. Mavi Marmara'da uluslararası sularda bizim insanımızı katleden bir rejim var. olayların bu boyutu yok mu? İlişkileri nasıl kurmayı düşünüyorsunuz?" sorularına Kılıçdaroğlu, "Uluslararası alanda insanlarımızın katledilmesini şiddetle kınadık zaten. Uluslararası sularda müdahale etmek korsanlığın başka bir adıdır. Suriye'ye gelince hiçbir zaman Esad'ın yaptıklarını savunmadık, ama Türkiye'nin birilerinin eline silah vermesini de doğru bulmadık. İçişlerine müdahaleyi doğru bulmadık. Akan kanın sorumlusu siyasi iktidardır. Tırlarla oraya giden yardım malzemesi değildi. Yardım malzemesi gizlenir mi? Ezidilere yardım gönderdik, basın mensuplarıyla gönderdik. Niye gizleyelim. İnsani bir yardım dünyadan gizlenir mi? Gizlenmez. Silah gönderiyorsunuz siz. Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışır mı yakışmaz. Tuttu dediniz iki haftalık ömrü kaldı dediniz, hadi buyurun. Biz oraya müdahale etmemeliydik. Ama şunu yapmalıydık. Oradaki vahşete göz yummamalıydık. Ama doğrudan doğruya silah göndermek, e ne oldu? Yangın var orada, komşuda yangın varsa ne olur? Biz benzinle gittik yangına. IŞİD belası var. Musul konsolosluğumuzu bastılar, rehin aldılar. THY kadar ön görüsü olmadı bu hükümetin. O bile seferi durdurdu, biz orada tuttuk. Geldiler bastılar hepsini esir aldılar. Doğru muydu? Asla doğru değildi. Ama yanlıştı. Yanlışı da birisinin dile getirmesi lazım. Teslim ol talimatını veren dönemin Başbakanı. Mısır'daki darbe. Darbe olduğu gün eleştirenlerden birisiyim. Ama eleştirmek ayrı Mısır halkına hakaret etmek ayrı. Ama siz kalkar ağır hakaretlerde bulunursanız Mısırlı bunu kendisine yapılmış bir hakaret olarak görüyor" diye yanıt verdi.
"İMAM HATİP OKULLARINI KURAN ZATEN CHP. YAHU NİYE KALDIRALIM?"
Zorunlu din derslerine ilişkin Kılıçdaroğlu, "AİHM'in kararı var. Biz bir hukuk devleti miyiz, evet. Uymalı mıyız evet. Şu güvenceyi de veriyoruz yalnız, kim kendi inancını öğrenmek istiyorsa ona sınırlama getirilmeyecektir. Zorunlu din dersi, diyelim ki Hristiyan dünyasından bir çocuk okula geliyorsa, ona hangi dersi vereceksiniz? Bunlar düzenlenebilir. Biz de bunu söylüyoruz. CHP geldi 13 yıllık sistemi getiriyor, İmam Hatipleri kapatacak. Hiç aklımızdan geçmeyen bir şey. İmam Hatip okullarını kuran zaten CHP. Yahu niye kaldıralım? Bu ülkede din adamlarımızın toplumu aydınlatması bizim de en büyük arzumuzdur. Cahil adamdan toplum zararlar görür. Biz din adamlarımızın sosyolojiyi de felsefeyi de okumalarını, bilmelerini isteriz. Aksi doğru ve ahlaki değil. Öğrenmek istemiyorsa zorlamayacaksınız" diye konuştu.
 
 
 
Son Güncelleme: 20.04.2015 17:58
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.