Melâhat K.ÜRKMEZ
                    “Ne bilginler geldi, neler buldular!
                    Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
                    Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
                    Birer masal söyleyip uyuya kaldılar
                                    Ömer HAYYAM

    Vefa sözle değil davranışlarla gerçekliğini gösterir, anlamlanır. Kendine, yakınına, kurumuna, şehrine ya da en önemlisi vatanına yapılan iyilikleri unutmamaktır. Kadirşinaslıktır… Sözde herkes kendisini vefalı addeder ancak iş icraata geldiği zaman içi dolu sözler boşalıvermiş, bahaneler, günah keçileri çoğalıvermiştir. Herkes “vefasız”lıkla başkalarını suçlar. Hiç kimse kendisini sorgulamaz, “ben de bir vefasız mıyım?” diye. Asıl sorunumuz burada galiba… Hep karşıdan beklemek, kendimizi muaf görmek…

    Gerçek anlamda vefakar insan o kadar azaldı ki… Parmakla gösterilecek kadar. Vefakar; görülen iyilikleri unutmayan, erdemli ve saygıdeğer davranan demektir. İnsanı değerli kılan özel bir haslettir. Sağlam bir karakter eğitimi alan, insani, islâmi ve ahlak değerlerini içselleştiren insan vefalıdır. İyilikleri unutmaz.

    Durup dururken neden vefadan bahsediyorum? Geçtiğimiz günlerde Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Hakkı Gökbel anlamlı bir jest yaparak en güzel vefa örneğini sergiledi. Bu güzel davranışın üzerinden belki bir hafta geçti, belki güncelliğini yitirdi, diye düşünülebilir ama böylesi önemli güzelliklerin zamanı geçmez hatta tekrarlanmalı ki, başkalarına emsal teşkil etsin.

    Hakkı Gökbel, Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana rektörlük yapmış olanlardan hayatta olanları Konya’ya davet ederek plaket takdim etti. Takdire şayan bir jestti. Bunun yanısıra başka bir dikkate şayan durum da yaşandı. Eski rektörlerden Halil Cin ve Süleyman Okudan’ın birbirlerine sitemkar göndermeleri ve savunmalarıydı bu durum. Sayın Halil Cin vefasızlıktan ve özel günlerde bir telefonla dahi olsa aranmamaktan, Rektör Hakkı Göknel’in yaptığı bu vefa örneğini Süleymancığından(Okudan) beklediğini ama göremediğini tatlı sert bir tarzda söylerken, Sayın Süleyman Okudan, davalardan, mahkemelerden başını alamadığını, dolayısıyla mazur olduğu mazaretini göstermeye çalıştı. Belki her iki rektörün de sitem ve savunması geçerliydi ancak şu da vardı ki. Sayın Halil Cin kendisinden önce Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşunda emeği geçenleri, rektörleri davet edip bir plaket verdi mi ki, kendisinden sonrakilere sitem ediyor? Sayın Süleyman Okudan ise davalar, mahkemeler olmadan önce veya sonra bir plaket töreni düzenleyecek kadarcık zamanı bulamadı mı?

    Plaket verme bir gönül alma, bir takdir etme, hatıralara bir selam göndermedir. Sayın Hakkı Göknel’i bu anlamlı ve Selçuk Üniversitesi’nin tarihinde ilk defa düzenleme davranışından dolayı kutlarken, eksikleriyle, başarılarıyla hizmet etmiş bütün rektörlere, özellikle Erol Güngör’e teşekkür ederiz. Hakka yürümüş olanların da hizmetleri Allah(c.c) katıda kabul olur inşallah.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.