Kansere nar, Alzheimer’a tarçın: Uzmanından altın tavsiyeler

Nar, keten tohumu, tarçın, pırasa, çörek otu, soğan, badem ve daha pek çok bitki kanserden kal-damar sağlığına, Alzheimer’dan uykusuzluğa, diyabetten anne sütü yetersizliğine kadar onlarca rahatsızlığın önlenmesi ve giderilmesine yardımcı oluyor.

16 Şubat 2017 Perşembe 08:30
Kansere nar, Alzheimer’a tarçın: Uzmanından altın tavsiyeler






Kansere nar, Alzheimer’a tarçın!


Nar, keten tohumu, tarçın, pırasa, çörek otu, soğan, badem ve daha pek çok bitki kanserden kal-damar sağlığına, Alzheimer’dan uykusuzluğa, diyabetten anne sütü yetersizliğine kadar onlarca rahatsızlığın önlenmesi ve giderilmesine yardımcı oluyor. Diyetisyen Emre Uzun, hangi bitkinin hangi rahatsızlığa iyi geldiğini, hangi bitkinin hangi şekilde, ne miktarda ve kimler tarafından kullanılabileceğini anlattı.


Binlerce yıldır insanlığın şifa bulmak için kullandığı bitkilerin kullanılması, son yıllarda bütün dünyayı etkisi altına alan bir modaya dönüştü. Gün geçmiyor ki birileri çıkıp şu veya bu bitkinin yararını anlatmasın, bardak bardak içip kaşık kaşık yenmesini önermesin. Hangi bitkinin ne şekilde ve ne miktarda yenilip içilebileceğini, kimlere yarar sağlayıp kimlere zarar vereceğini belirten bilgileri bulmak ise hiç kolay değil.


Diyetisyen Emre Uzun bu konuda şunları söyledi: “Gerçekten de bitkilerin hastalıkların tedavisinde kullanılması, neredeyse insanlık tarihiyle yaşıt bir yöntem. Ancak öncelikle şunu vurgulamayız ki bir bitki şu hastalığı kesinlikle iyileştirir denilemez. Bir bitkinin ancak bir rahatsızlığın veya hastalığın tedavisinde veya önlenmesinde destek olacağını söyleyebilirsiniz. Bununla birlikte her bitkiyi her kişiye öneremezsiniz, çünkü bazı bitkiler vardır ki bazı hastalıklara sahip olanlar o bitkiyi kullandıklarında yarardan çok zarar görebilirler.” Emre Uzun ayrıca şifa verdiği kabul edilen her gıda gibi bitkilerin de belli bir miktarda kullanılmasını gerektiğini de önemle vurguladı.

Diyetisyen Emre Uzun, günümüz bireyinin gündeminde sıklıkla yer alan rahatsızlık ve hastalıkları önlemek veya tedaviyi desteklemek amacıyla kullanılabilecek bitkileri, hangi miktarda kullanılmaları gerektiğini, kimlere yararlı olacağını, kimlere zarar verebileceğini ise ayrıntılı olarak anlattı.


KANSER:

    Brokoli: Selenyum, potasyum, kükürt ve diyet lifi yönünden zengindir. Kansere neden olan hücrelere etki ederek ortadan kalkmasında etkilidir. İdrar yolları, kalın bağırsak ve meme kanserine karşı koruyucudur. Çiğ olarak veya buharda pişirilerek tüketilmelidir.
    Çörek otu: Çok zengin bir vitamin ve mineral kaynağıdır. A, C, B1, B2 ve B6 vitaminleri ile selenyum, çinko, magnezyum minerallerini içeren çörek otundaki en önemli bileşim ise thymol türevi thymoquinon’dur. Thymoquinon akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat ve yumuşak doku kanserlerine faydalıdır. Günlük bir tatlı kaşığı tüketilebilir. Gebelikte kullanımı önerilmez.
    Nar: İçerdiği bol miktardaki C vitamini, polyphenol, demir ve potasyumla bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca kolesterolü ve kan şekerini dengeleyici, kanser hücrelerinin gelişmesini engelleyici özelliğe sahiptir. Özellikte prostat kanserinde etkilidir. Yapılan çalışmalarda kanser hücrelerinin çoğalma hızını yavaşlattığı görülmüştür.

KALP VE DAMAR SAĞLIĞI:

    Soğan: Kanı temizleme özelliği ile damar sertliğine yol açan kötü kolesterolü düşürür, iyi huylu kolesterolü yükseltir. Doğal antibiyotik olmasının yanı sıra potasyum minerali ile B ve C vitaminleri içerir. Şeker hastaları ve gebeler doktor kontrolünde tüketmelidir.
    Keten tohumu: C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, bakır, demir mineralleri açısından da zengindir. Omega-3 Yağ Asidi içeriği yüksektir. Antioksidan özelliktedir ve kolesterolü dengeler. Aynı zamanda kan şekerini de dengeleyerek kalp-damar sağlığını korur. Düzenli olarak tüketimi kötü kolesterolü düşürürken iyi kolesterolü yükseltebilir. Salataya veya yoğurda 1 yemek kaşığı katılarak tüketilebilir.
    Aspir: Antibakteriyel ve antioksidan özelliğe sahiptir. Kanı düzenler, pıhtılaşmasını sağlar. Pıhtılaşma problemi yaşayan, kan sulandırıcı ilaç alan bireylerin kullanması önerilmez. 1 gram aspir çiçeği bir bardak kaynar suda demlenerek tüketilebilir.

ALZHEİMER:

    Tarçın: Kokusunun hafızayı kuvvetlendirici etkisi vardır. Sütlü tatlılara, salatalara eklenerek veya çay şeklinde tüketilebilir. Çay şeklinde içilecekse günde 1 fincan, toz halinde kullanılacaksa yarım çay kaşığı tüketmelidir. Günlük olarak bu miktardan fazla tüketilirse kabızlığa, kan şekerinin düşmesine neden olabilir.
    Zerdeçal: Hastalığın ilerlemesini önlediği gibi hastalığın önlenmesinde de rol oynar. Yemeklere veya süte katılarak tüketilebilir. Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
    Badem: Zengin E vitamini içeriği ile günlük 5-6 adet tüketilirse hastalığın ilerlemesini etki yapar. Günlük tüketimi bir avucu geçmemelidir. Önerilen miktardan fazla tüketim kilo artışına, bazı ilaçlarla etkileşime girerek alerjiye, artan lifin sindirilememesi sonucu kabızlığa yol açabilir.

DİYABET:

    Tarçın: Lif bakımından zengin olması nedeniyle sindirimi kolaylaştırır, kan şekerini dengeler. Günlük yarım çay kaşığı baharat olarak veya 1 çubuk tarçınla demlenmiş bir fincan çay şeklinde tüketimi uygundur.
    Badem: Yüksek lif ve zengin doymamış yağ içeriğinin yanında düşük karbonhidrata sahip olması nedeniyle de düşük glisemik endekse sahiptir. Kan şekeri yükselmelerini önlemeye ve uzun süreli tokluk sağlamaya yardımcı olur. Kahvaltıda 5 adet zeytin yerine 6 adet badem tercih edilebilir veya ara öğünlerde süt ürünleri veya meyveyle tüketilebilir.
    Pırasa: Yüksek besin lifli, A, C, K ve B6 vitamini yönünden zengin bir sebzedir. Yapılan çalışmalarda pankreastan insülin salınımını uyararak kan şekerini ve yüksek kolesterolü düşürdüğü gözlenmiştir. Buharda kısa sürede pişirilirse besin kayıpları önlenir ve daha sağlıklı bir tüketim yolu elde edilir.

BAĞIŞIKLIK ZAYIFLIĞI:

    Sarımsak: Doğal bir antibiyotiktir. Kalp ve bağışıklık sistemini güçlendirir, bağışıklık sistemi hücrelerini artırır. Günlük 2 diş sarımsak kullanımı yeterlidir. Tansiyon hastaları kontrollü tüketmelidir.
    Zencefil: İltihaba, kan pıhtılaşmasına, kolesterole ve kalp hastalıklarına olumlu etkide bulunur. Antibakteriyel ve antioksidan özelliğe sahiptir. Çay şeklinde veya yemeklerde baharat olarak kullanılabilir. Günlük 4 gramdan fazla kullanılmamalıdır. Fazla tüketimi mide ekşimelerine, ritim bozukluklarına yol açabilir.
    Kivi: Yüksek C vitamini içeriğiyle yaz kış tüketilebilecek, bağışıklık güçlendirici bir meyvedir. 1 adet kivi günlük C vitamini ihtiyacının karşılanmasında fayda sağlar. Önerilen miktardan fazla tüketmek, cilt sorunlarına, ishale ve bulantıya sebep olabilir.

KOLESTEROL:

    Ceviz: Kanda zararlı kolesterolün birikmesini önler, yüksek kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını engeller. Günde 2 adet ceviz yemek, yorgunluk ve bitkinlikte de etkilidir.
    Badem: Düzenli tüketimi, iyi ve kötü kolesterol seviyelerini dengelemeye yardımcı olur. Bu özelliğiyle kolesterolün dengesizliği sonucunda oluşabilecek sorunlara karşı önlem alınmasında önemli bir yeri vardır. Günlük diyette ara öğün olarak 5-6 adet tüketilebilir.
    Keten tohumu: Günde 50 gram kadar tüketildiğinde yüksek kolesterol problemi yaşayan bir yetişkinin kolesterolünü yaklaşık yüzde 14 azalttığı tespit edilmiştir. Sindirim sorunlarına da yardımcı olur. Yoğurda katılarak tüketilebilir.

UYKUSUZLUK:

    Papatya çayı:
Hazmı kolaylaştırıcı, ağrı kesici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Hafif dereceli uyku sorunlarında yardımcı olur. Gebeler ve emziklilerde kullanımı önerilmez.
    Çarkıfelek çayı: Sakinleştirici ve ağrı kesici etkisi ile uykusuzluk problemine iyi gelir. İçeriğindeki harmin maddesi mutluluk sağlayarak uykuya dalma zorluğunu engeller. Alkollü içeceklerle birlikte alınması önerilmez.
    Yulaf ezmesi: İçeriğinde bol miktarda bulunan vitamin ve minerallerle sinir sistemine etki ederek rahatlatır ve stresten kaynaklanan olumsuz düşünceleri engeller. Sinir sistemini gevşeterek rahat bir uykuya yardımcı olur. Gece yatmadan 2 saat önce bir fincan yulafa süt veya yoğurt eklenerek tüketilebilir.

İŞTAHSIZLIK:

    Acı Yeşillikler (karalahana, roka): Sindirim enzimlerini uyararak sindirim sisteminin harekete geçmesine, hızlı çalışmasına ve iştahın artmasına olumlu etkide bulunur.
    Kişniş: Kalsiyum, demir, magnezyum, sodyum gibi birçok mineral içerir. Yaprakları ve tohumları midenin güçlenmesine, sindirimin kolaylaşmasına ve iştahın açılmasına katkı sağlar. Diyabetliler için gebelik ve emzirme döneminde kullanımı önerilmez. Günlük ortalama 3 gram tüketilmelidir.
    Nane: Ağız tadını yenileyip iştahı canlandırır. Çay olarak tüketmek daha etkilidir. Mide problemi olan bireyler nane tüketiminde dikkatli olmalıdır.

ANNE SÜTÜ YETERSİZLİĞİ:

    Rezene: Anne sütü için gerekli olan östrojen ve prolaktin üretimini teşvik eder, süt salınımını artırır. Günde 2 çay kaşığı kadar demlenerek 2 fincan tüketimi uygundur. Önerilenden fazla tüketimi iştah artışına, dolayısıyla kilo alınmasına neden olabilir.
    Kimyon: Anneyi güçlendirerek süt yapımına katkıda bulunur ve demir içeriği sayesinde bu ihtiyacın giderilmesini de sağlar. Çay veya baharat olarak kullanılabilir.
    Çörek otu: Anne sütünü artırıcı özelliğe sahip olmasının yanı sıra kalsiyum ve bakır kaynağıdır. Yemeklerde veya çekilmiş olarak bala katılıp tüketilebilir.

BOĞAZ ENFEKSİYONU:

    Adaçayı: Antimikrobiyal özelliğiyle boğazdaki iltihaplanmayı azaltır. Baharat olarak veya çay şeklinde tüketilebilir. Günlük 1-2 fincanı geçmemekte yarar vardır. Gebeler ve emziklilerde tüketimi önerilmez.
    Okaliptüs çayı: Soğuk algınlığı, grip, nezle, bronşit gibi sorunlarda yatıştırıcı etkiye sahiptir. Emziklilerde ve gebelerde kullanımı önerilmez. Ayrıca astım veya böbrek hastaları doktor kontrolünde tüketmelidir. Fazla tüketimi mide bulantısı ve kusmaya neden olacağı için günde 2 fincandan fazlası önerilmez.
    Kekik: Mineral yönünden zengin, antioksidan bir bitkidir. Boğaz enfeksiyonu ve soğuk algınlığına iyi gelmesinin yanında stres, gaz, şişkinlik ve baş ağrısı gibi sorunlara da çözüm sağlar. Kaynamış suya katılarak on dakika demlenerek tüketilebilir.

ŞİŞMANLIK:

    Mate çayı: Ödem atımını sağlar ve kabızlığı giderir. C, B-1, B-6 ve niasin gibi vitaminler bakımından zengindir, kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi önemli mineralleri de içerir. Günde 2 fincandan fazla tüketilmemelidir. Aşırı tüketimi uykusuzluğa neden olabilir. Gebeler ve emziklilerde önerilmez.
    Kuşburnu: C vitamini bakımından zengin olmasının yanı sıra içeriğinde bulundurduğu flavonlar, vitamin ve minerallerle de değerli bir besin kaynağıdır. Vücuttaki yağ oranını düşürücü ve kan şekerini dengeleyici etkiye sahiptir. Günde 2-3 fincan tüketimi uygundur.
    Kırmızı biber: Genel sağlığa ve sindirim problemlerine yardımcı olur; bağırsakların temizlenmesini sağlar. Yağ yakıcı etkisi ile şişmanlık sorununda da faydalıdır.

KABIZLIK:

    Bamya: Sindirim sistemi için çok faydalı olan yüksek oranda lif içerir. Bamyadaki liflerin yardımıyla bağırsak hareketleri artar ve kilo vermekten kolon kanseri riskini azaltmaya kadar pek çok fayda sağlar. Taze olarak tüketilmesine özen gösterilmelidir.
    Kuru kayısı: Selüloz içeriği ile sindirim sisteminin rahat çalışmasını sağlar. Pektin içeriği ile su dengesinin sağlanmasına yardım eder. Günlük olarak 1 porsiyon meyve yerine tüketilecek 4 adet kuru kayısı kabızlık problemi için fayda sağlayacaktır.
    Trabzon Hurması: Lif bakımından zengin bir meyvedir ve mide ve bağırsak sorunlarının çözümüne yardımcı olur. Ayrıca bol miktarda B ve C vitamini içerir.

İSHAL:

    Muz: Zengin miktarda kalori, protein, sodyum, potasyum, magnezyum, A, E, K ve C vitaminleri içerir. İshal sırasında kaybedilen minerallerin alınmasında faydalı olduğu için ishal tedavisinde muz tüketmek iyileşme sürecini hızlandırır.
    Havuç: Haşlanıp ezilerek püre halinde tüketildiğinde ishal tedavisinde çözüm sağlar. Bu yolla daha fazla pektinden faydalanılır. İshalle kaybedilen mineral ve vitaminlerin yerine konulmasında da etkilidir.
    Limon: İshale sebebiyet veren patojenleri yok eder. Suyu sıkılarak tüketilebilir.

Diyetisyen Emre Uzun Hakkında:
2009 yılında Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde lisans eğitimine başladı. 2013 yılında Üstün Başarı ile mezun oldu. 2015 yılında başladığı Okan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beslenme ve Diyetetik Ana Bilim Dalı’ndaki yüksek lisans eğitimine devam ediyor


 
Son Güncelleme: 16.02.2017 08:45
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.