KIŞ mevsiminin gelmesi ile birlikte sakatat tüketiminin arttığını belirten diyetisyen Meltem Yeter, "Hayvan kaynaklı hastalıkların bulaşmaması için hayvanların iç organlarının tüketiminde dikkatli olunmalı. Sakatatlar da etlerle birlikte mühürlenmeli" dedi.
Diyetisyen Meltem Yeter, sakatatların saklanması, pişirilmesi ve tüketimi konusunda özen gösterilmemesi durumunda sağlık sorunlarına neden olabileceği uyarısında bulundu. Yeter, özellikle çocuk ve yaşlıların sakatat tüketirken çok dikkat etmeleri gerektiğini anlatırken, "Sakatat çok sağlıklı olmasına karşın yaşlı ve çocuklarda aşırı tüketilmesinden kaynaklanan böbrek rahatsızlığı görülebilir. Sakatatlar alındığı gün tüketilmelidir" dedi.
Diyetisyen Meltem Yeter, hayvanın et dışında kalan beyin, dil, karaciğer, akciğer, kalp gibi organlarına 'Sakatat’ denildiğini hatırlatarak şunları söyledi:
"Sakatatları iki türlü değerlendirmek gerekir. Birincisi; hayvanın yediği şeyler ya da maruz kaldığı şeyler vücudunda ve daha çok organlarında birikiyor. Bu kimyasallar olabilir, bazı tehditler olabilir. Özellikle karaciğer ve beyin gibi organlarda bu kimyasallar biriktiği için de sıkıntı tüketilince sıkıntı yaşatabilir. Doğru beslenme şekli ile yetişmemiş bir hayvanın organından tüketirsek bunlar bize de geçebilir. Mesela; 'Deli dana' hastalığı gibi. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu araştırmalarda, kırmızı etten geçecek 'Deli dana' hastalığı oran olarak milyarda 1 iken, organ etinden (sakatat) geçecek olan bu hastalık yüzde 1-2 civarında olabiliyor. O nedenle sakatatları tüketirken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Hayvanın kesimi veteriner eşliğinde olmalı ve eti ile sakatatı birlikte değerlendirilmeli, birlikte mühürlenmeli. Uygun olmayan organ etleri kullanılmamalı."
Diyetisyen Meltem Yeter, organ etlerinin gerçekten de vücuttaki bütün minarelerin depo yeri olduğunu söyledi. Yeter, şöyle devam etti:
"Örneğin; karaciğer vitaminlerin, proteinlerin depo yeridir. Bu yüzden de organ etleri çok sağlıklıdır ama tüketimi, çok sık olmamalı. Çok sık tüketildiği zaman böbreklerimizde birikim yapabilir. Bu da ürik asidimizin yükselmesine sebep olabilir. Böbrekte diyalize kadar gider. Bir gençle, bir bebeği, bir yaşlıyı aynı tutamayız. Yaşlılarımızda da bağışıklık sistemi, direnç yoksa, sakatattan alacağı toksit etkileri ve toksit maddeleri kaldıramaz, hastalanabilir. Aynı şey bebekler için de geçerlidir."

FOTOĞRAFLI