Türkiye Yapay Kalpta Dünya Üçüncüsü

Mustafa KOZAK/ ANTALYA, () - ANTALYA'da yapılan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği'nin 13'üncü Kongresi'nde Türkiye'nin damar hastalıkları konusunda durumunun çok kötü olduğu; buna karşılık kadavradan yeterince nakil yapılamadığı...

01 Kasım 2014 Cumartesi 17:33
Türkiye Yapay Kalpta Dünya Üçüncüsü






Mustafa KOZAK/ ANTALYA, () - ANTALYA'da yapılan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği'nin 13'üncü Kongresi'nde Türkiye'nin damar hastalıkları konusunda durumunun çok kötü olduğu; buna karşılık kadavradan yeterince nakil yapılamadığı için de Türkiye'nin yapay kalpte dünya üçüncüsü konumuna geldiği açıklandı.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği'nin 13'üncü Kongresi, Antalya Belek'teki Titanic Deluxe Otel'de gerçekleştirildi. Kongreye 2 bin 145 doktor, hemşire ile perfüzyonist katıldı. Kalp ve damar cerrahisindeki son gelişmelerin ele alındığı kongrede Türkiye'den 427, yurtdışından 52 konuşmacı ve oturum başkanı görev aldı. Kongreyle ilgili düzenlenen basın toplantısında Türk Kalp ve Cerrahisi Derneği ve Kongre Başkanı, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Gürbüz, Türkiye'de kalp merkezi enflasyonu yaşandığını söyledi.
YILDA 75 BİN AÇIK KALP AMELİYATI YAPILIYOR
Şu anda 1350 üye tarafından, 42 Sağlık Bakanlığı, 52 üniversite, 164 özel hastane olmak üzere toplam 260 kalp merkezinde yıllık 75 bin açık kalp ameliyatı yapıldığını belirten Prof. Dr. Gürbüz, Türkiye'de kalp merkezi konusunda bir enflasyon yaşandığını iddia etti. Prof. Dr. Ali Gürbüz, “Almanya ve İngiltere'de 1- 1,5 milyon nüfusa 1 merkez düşerken, ülkemizde 250-300 bin kişiye 1 merkez düşmektedir" dedi.
MERKEZ SAYISI ÇOK FAZLA
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi. Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın ise aort cerrahi ve girişimlerin Türkiye'deki durumuyla ilgili bilgi verdi. Aortun vücudun en büyük atardamarı olduğunu belirten Prof. Dr. Apaydın, “Aort hayati bir damardır. Genişleyebiliyor, balonlaşabiliyor, patlayabiliyor, çok acil bir durum oluşturuyor. Çeşitli yöntemlerle tedavi ediliyor, kesiyle ya da kapalı yolla tedavi edilebiliyor" dedi. Ancak bu tür ameliyatların belli merkezlerde yapılması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Apaydın, Fransa'daki cerrah sayısı kadar Türkiye'de merkez olduğuna dikkati çekti.
Prof. Dr. Apaydın, SGK'nın harcamaları kontrol altında tutabilmek için zaman zaman fiyat tebliğlerinde değişiklik yaptığını ancak bunun çözüm değil sorunları artırdığını söyledi.
KALP YETMEZLİĞİ ORANI 2.4
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Rüçhan Akar da kalp yetmezliğinin giderek Türkiye'de artmakta olduğuna dikkat çekti. Kalp yetmezliği sıklığının yüzde 2.4 olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akar, bu konuda standart tedavinin kalp nakli olduğunu söyledi.
Ancak Türkiye'de kadavradan organ bağışı çok kısıtlı olduğu için yeterince kadavradan kalp nakli yapılamadığını bildiren Prof. Dr. Akar, “Canlı vericiden karaciğer ve böbrek nakilleri yapılabiliyor. Bu yüzden Türkiye karaciğer ve böbrek nakillerinde canlı vericiler sayesinde çok ileri düzeyde. Yeteri sayıda bağış yapılmadığı için Türkiye'de kalp nakli sayısı yılda 60 ile 80'lerle sınırlı kalıyor. Eğer kadavra bağışı artırılırsa bu rakam yılda 150- 200'lere çıkabilir" dedi.
HASTALAR YAPAYLA YAŞATILIYOR

Teknolojiyle hastaların sorununa çözüm bulunmaya çalışıldığını anlatan Prof. Dr. Akar, ABD ve Almanya'dan sonra Türkiye'nin total yapay kalp sistemlerinde hem sayı, hem de kalite bakımından dünya üçüncüsü konumuna geldiğini söyledi. Total yapay kalplerin tamamen kalbin yerine yapay bir sistemin getirilmesi ya da ek bir sistemin getirilmesi olduğunu anlatan Prof. Dr. Akar, şöyle konuştu:
“Bunlar uzun dönemli cihazlar. Ameliyatla kalbe yerleştiriliyorlar ve kalbin görevini uzun bir süre idare edebiliyorlar. Bu cihazları bazen ölüme kadar koyabiliyoruz. Bazen kalbin iyileşmesini bekliyoruz. İyileştikten sonra çıkartabiliyoruz. Örneğin gebelerde gördüğümüz kalp iltihabından sonra çıkartıyonuz. Çoğu zaman kalp nakli yapılınca çıkartıyoruz. En çok da hastaları kalp nakline kadar yaşatabilmek için yapıyoruz. Bu cihazlar olmasa bu insanların yüzde 50'si bir yıl içinde kaybediliyor."
SEBEP KÖTÜ BESLENME VE SİGARA
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt ise Türkiye'nin damar hastalıkları konusunda durumun çok feci olduğunu söyledi. 55 yaş üzeri kişilerde bacak damarlarındaki tıkanma oranının yüzde 20 olduğunu yaş 70'e çıkınca ise bu oranın yüzde 30'a yükseldiğini bildiren Prof. Dr. Bozkurt, “Bu oranlar Avrupa ülkeleri içinde rekor ve ABD verilerine yakın yükseklikte" dedi.
Damar sertliğinin yaygınlığı açısından Türkiye'nin durumunun ABD'nin oranlarına yakın olduğunu anlatan Bozkurt, bunun nedeninin kötü beslenme ve sigara olduğunu söyledi. Türkiye'de kalp damar cerrahinin yeni yöntemlerle tedavi edebildiğini anlatan Prof. Dr. Bozkurt, "Türkiye damar sertliği açısından dünyanın sayılı, Avrupa'nın en kötü ülkelerinden biri. Bunu azaltmak zorundayız. Sigarayı, obeziteyi, kötü beslenmeyi durdurmak durumundayız" dedi.
VARİS KADINLARDA DAHA FAZLA
Bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ya da büklümlü olması olarak tanımlanan varisin de artık açık cerrahi girişimine gerek olmadan ameliyat edilebildiğini anlatan Prof. Dr. Bozkurt, “Varis ile ilgili diğer ilginç bir özellik doğada yalnızca insanlarda görülmesidir. Diğer hiçbir memeli türünde saptanmamıştır. Ülkemizde sağlıklı istatistikler bulunmadığından tam sıklığını bilmiyoruz ancak batı toplumunda yüzde 10-20 gibi yüksek oranda görülmektedir. Buradan yola çıkılarak Türkiye'de 5 milyon bireyde değişik derecelerde varis olduğu öngörülebilir. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır" diye konuştu.
Günümüzde tüm dünyada en popüler tedavin büyük varislerin içten lazer ile kapatılması olduğunu kaydeden Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt, bu tedavide kullanılan tek kullanımlık lazer tüplerin tanesinin 400 dolar civarında olduğunu söyledi.
HASTALAR RİSK ALTINDA
SGK'nın giderleri azaltabilmek için tibbi malzeme fiyatlarını düşürmesinin hastaları riske soktuğunu anlatan Prof. Dr. Bozkurt, kurumun haklı olarak en iyi malzemeyi en ucuz fiyata almaya çalıştığını söyledi. Prof. Dr. Bozkurt, şöyle konuştu:
"Ancak SGK son zamanlarda fiyatları öyle bir düşürdü ki, kötü malzemeler kullanmaya itmeye başladı. Bu uygun değil. Bu fiyatlarla artık bizim dünyada standart kulllanılan iyi malzemeyi kullanma şansımız kalmadı. Biz şu anda damar tıkanıklığı tedavisinde kötü malzemeleri, uygun olmayan malzemeleri kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu kabul edilebilir değil. Hatta bazı işlerde bazı malzemeleri hiç kullanamıyoruz. Örneğin akciğerde pıhtı atması denilen bir problem var. Son derece öldürücü. Dünyada en sık üçüncü ölüm nedenlerinden biri olan bir problem. Şu anda o konuda kullanılan özel bir boru var. Bunun fiyatı 12 bin TL'den bir anda 5 bin 500 TL'ye düşürüldü. Bunun üzerine üretici firma biz bunu bu fiyata satamayız diyerek Türkiye piyasasından çekildi. Yarın bir gün sizin bir yakınınıza bu ilaç gerekirse bunu bulma şansınız yok. Satmıyor artık firma. Akciğere pıhtı atma durumunda bizim şu anda kullanabileceğimiz hiçbir malzeme yok. Hastalar risk altında."

FOTOĞRAFLI
 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.