''Bilinçsizlik , her insanın en derin sırrıdır''

                                         Sigmund Freud


Annem biz küçükken her zaman ''saklantılı olun !''  derdi. Annemin bu lafına çok gülerdik. Çocukluk işte... Bize komik gelirdi. Tabii bu lafı anlayamazdık. Sonraları bu sözü anladığımı sanarak bir kenara para saklamaya başladım. İhtiyaç anında çok da işime yarardı. ''Hiç de fena bir değilmiş '' diye düşünürdüm. Zaman ilerledikçe aslında bu sözün sadece para saklamak olmadığını anladım.

Ben eskiden herşeyimi tüm çevremle paylaşırdım, anlasın anlamasın. Sıkıntımı, sevincimi, gözyaşımı, sevgimi, heyecanımı, hedeflerimi... anlatırdım. Bunda hiçbir sakınca görmezdim. Tabii başıma gelmeyen de kalmazdı. Çünkü insanlar beni yanlış anlayabiliyorlardı. Bazen de yerli yersiz dedikodular... Anlayacağınız bu yüzden çok başım ağrımıştır. Ve bu durum zamanla hayatımı ve kafamı karıştırdı. İnsanın bir kez kafası karıştımı, doğru bildiğini de şaşırıyor. Yapması gerekeni unutup, hedeften şaşıyor. Sonuç koca bir kaos olup çıkıyor. Oysa sözlerini azıcık esirgesen, düşüncelerini biraz ölçüp biçen olgun bir kişiyle paylaşsan, öyle her aklına geleni olur olmaz konuşmasan, ne kafan karışır, ne de hayatın.

İşte insan bunları zamanla öğreniyor. Bunun adı tecrübe oluyor. İşte o zaman karışık bir insan olmuyorsun. Sakin, ne yaptığını bilen, doğru kararlar veren kişi oluyorsun. Aklın karışık olmayınca, hayatın da düzgün ilerliyor.

Seneler önce bir arkadaşımla beraber bir yola çıktık, pazarlamacılık yapmayı hedefledik. Babası ihraç fazlası bayan giyim eşyaları satıyordu. Bize maliyetinden verdi. Biz de kapı kapı dolaşıp komşulara giysi satıyorduk. Böylece okul harçlıklarımızı çıkarıyorduk. Maceramız böyle başladı. Biz iki kafadar, gittiğimiz her komşu da takılıp sohbet ediyor, herşeyi konuşuyorduk. Bazen geleceğe dair, Bazen de hayallerimizi anlatırdık. '' Dünyayı gezeceğiz, kamplara gidip maceralar yaşayacağız'' diye. Onlar da anneme gelip, ''Senin kızın aklı fikri gezmede, boş bırakmışsın, biraz sıkıla '' derlermiş. Oysa biz onları aşan bir bakış açısıyla, hayallerimizi anlatırdık, bunu çok geç anladım.

Gittiğimiz evlerde yaşadıklarımızı komik, esprili bir dille diğer komşulara anlatıyorduk. Onlar da bizi büyük ilgiyle dinliyorlardı. Biz de seviniyorduk. ''İnsanlar bizi dinlemeyi çok seviyor''  diye düşünüyorduk. Bizde özgüven tavan yapmıştı.

Oysa gerçek başkaymış. İnsanlar ağzımızdan diğer komşularla ilgili laf almak için, bilgi toplamak için bizimle ilgileniyorlarmış. Bizim sohbetler aldı başını yürüdü. Hiç istemediğimiz, düşünmediğimiz boyutlara ulaştı. Herkes bize düşman oldu. Çok şaşırmıştık. Biz farklı şeyler yaşadığımızı düşünürken, meğer tam bir laf kazanına düşmüşüz. Biz çok tecrübesizdik. Karşımızdakiler cahil, biz de zamansız ve gereksiz öten horoz gibiydik... Gerisini siz düşünün...

Anladım ki geçte olsa saklantılı olmak, sadece maddi şeyleri saklamak değilmiş.

Saklantılı olmak, kalbinden geçen güzel şeyleri gereken kimseler için saklamak, saklantılı olmak, günü gelene kadar öfkeni de, sevgini de, bilgini de saklamakmış.

Saklantılı olmak içindeki hazineyi nadide insanlara sunmakmış.


''Kararlılık insan iradesinin uyandırma zilidir.''

                                  Anthony Robbins




Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.