Bu sene bir yağmur yağıyor, her tarafı sel götürüyor. Dünyanın sonu mu geldi acaba? diyoruz. Daha önce yabancı devletler de duyduğumuz sel felaketi bu sene Türkiye'yi vurdu.
 
Vurdu da ne oldu diyeceksiniz? Daha ne olsun. Zavallı  kapıcılara bodrum katında yaşamaya mahkum
eden adalet, kapıcı ailelerini perişan etti. Canlarından canan  aldı. Onları ölüme götürdü göz göre göre.
 
Çocuklarını kendi elleriyle toprağın altına gömdü, zavallı kapıcılar.
 
Sanki onlar can taşımıyor.
 
Bu devlet kapıcı ailelerini bodrum katta yaşamaya nasıl mahkum ediyor?
 
Oysa öyle bir yasa yapmaları gerekiyor ki, kim olursa olsun bodrum katında oturma izni vermemesi gerekir.
Bir can dünyaya getirip, büyütmek o kadar kolay mı? Hele hele bu günkü şartlarda.
 
Başkaları ceplerini dolduruyor, garibanlar gene vicdan azabıyla hayatını yaşamaya çalışıyor.
 
Tek sel olarak düşünmeyin. Bodrum katlarında yaşam lütübetli olduğu için sağlıkları gidiyor. Halbuki kapıcılarımıza
işe gittiğimizde ailemizi, çocuklarımızı hatta hatta evimizi kollaması için bırakıyoruz. Bizim için yaptığı alışveriş,
apartman temizliği, çöplerin toplanmasından başka onlara güvenerek kendimiz bile gözümüz arkada bıraktığımız
ailemizi güvenerek bırakıyoruz. Birşeye ihtiyacımız olduğunda komşudan çok hemen kapıcıları çağırıyoruz.
 
Onların verdiği değere biz böyle mi ilgi gösteriyoruz?
 
Sen yer altında yaşamaya mahkumsun diyerek.
 
Niye bodrum katlarında kendimiz yaşamak istemediğimiz halde onları yaşatmaya kalkıyoruz. Mevki ayrımı mı yapıyoruz?
Evet amir, memur ayrımı her zaman vardır ve olacakta. Ama onların sucu ne? Fakir olmak mı? Kim zengin olmak istemez ki? Kim çocuklarını özel okulda okutup, iyi şartlarda yetiştirmek istemez ki? Aldıkları üç kuruş para.Zaten ev kirası, elektrik, su parası nasıl olsa vermiyorlar ne var yani yaşasınlar gitsinler diyenler var içimizde.

Evet asgari ücretle yaşamlarını sürdürmek için katlanıyor onlar ama ailelerinin gözleri önünde zaman geliyor azarlanıyor,
kınanıyorlar. Çocuklarının gözü önünde küçümseniyor. Dolayısıyle bu şartlarda yaşayan kapıcılar aile içinde de zarar görüyor. Psikolojileri bozuluyor, ailece lütübet ve nemli ortamda bozulan sağlıkları, ruhen de bozuluyor.
Aslına bakarsanız, tek babaları yada anneleri kapıcı olmuyorlar. Ailece kapıcı olup bütün apartmanın ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar, el birliği içinde yürütüyorlar. Bir kişiye verilen asgari ücretle, tüm aile çalışıyor.
Niye ev kirası, elektrik parası, su parası vermiyorlar diye.

Bodrum katlarının bir yağışta su içinde kalacağı herzaman bilinir. TOKİ ne hakla biraz daha kat çıkıp hiç olmazsa yerden yüksek ev yapmıyor da, kapıcı dairelerini toprağın altına yapıyor. Açıkca zaten gösteriyor ki sen yaşarken ölüsün zaten, toprağın altında yaşamaya mahkumsun der gibi bodrum katlarını yapıyor. Bodrum katları yapılır ama ya kalorifer kazanları için yada depo olarak kullanılması için yoksa bir aile yaşasın diye yapılmaz. Onlar da can taşıyor. Tek sucu kapıcı olmak, yada kapıcı çocuğu
olmak.
 
Şimdi kim verecek bu giden canları, kim getirebilecek?  Suçlu yok. Tek suçlu hava şartları. Tek suçlu Rabbim. Rabbim  böyle
istedi böyle oldu. Oysa zamanında biz bunların çarelerini alsaydık, biz oturma izni vermeseydik, yasaları düzgün yapsakdık
olmayacaktı bunlar. Bize Rabbim değil mi? akıl veren. Niye kullanmıyoruz aklımızı? Birde tek suçlu gariban olmamız.
Hiç duydunuz mu? Zengin birinin bodrum katında sular altında öldüğünü. Evet onlar sular altında kalıyor ama paralarıyla
denizlerde, yatlarda eğlenirken. Jet-Sky lerde, denize dalarken, hep hava atarken ölüyorlar. Selden gelen sularda değil. Onlar
ancak lüks arabaları sel altında kaldığında etkileniyor, o da zaten sigorta yaptığı için sigortadan parasını alıyor.
 
Sizlerden ricam üst makamlara sesleniyorum. Yasaları düzgün olarak kontrol edin, bodrum katlarda yaşam olmasın. Unutmayın  kapıcılarda bir can taşıyor. Tek kapıcı değil, bodrum katında yaşayan tüm halkımıza yardımcı olun. Onların bütçelerine
uygun toprak üstünden biraz yüksek daireler de yaşam sürdürmeyi öngörün.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.