SkyTurk.net okurları hatırlayacaklardır; 2010’da bu sütunlarda okuduğunuz “Şehitler Ölmez Ama Bu Gidişle Vatan Bölünür” adlı çalışmamda şunları yazmıştım:

    “’Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez’ sözü, sanırım Âli İmran 169 ve Bakara 154’ten esinlenerek oluşturulmuş bir slogan.

    Bu iki ayet, mealen, ‘Allah yolunda öldürülenler için ‘ölüler’ demeyin; tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız’ biçiminde.

    Vatan savunmasında şehit düşen kahraman askerlerimizin ‘Allah yolunda öldürüldüğü’ konusunda zerre kadar kuşkum yok; çünkü vatan savunması en kutsal görevlerin başında geliyor.

    Ne var ki, Vatan’ın bölünmeyeceği konusunda aynı şekilde inançlı olmak pek mümkün değil gibi görünüyor.

    1984’ten bugüne yirmi altı yıl geçti; ve her şehidimizden sonra ‘kanları yerde kalmayacak’ türünden salakça tekrarlamalardan gına geldi artık!

    Vatan’ın bölünmesinden endişe ediyorsak bir şeyler yapmak zorundayız.

    Bilinen sözleri tekrarlamak istemiyorum; bugün birkaç soru sormak istiyorum sadece…

    ‘amerika istihbarat vermedi mi?’ tartışmaları aczimizi gözler önüne sermiyor mu; Vatan’ın güvenliğini bu katil sürüsüne mi emanet ettik yani?!. Bizim istihbarat yeteneğimiz neden kullanılmıyor?

    Başbakan, ‘Hangi güçler adına taşeronluk yaptığı milletimiz tarafından bilinen terör örgütü yok edilinceye kadar mücadelemiz devam edecektir.’ diyor; ne demek istiyor? Örneğin ben PKK’yı taşeron olarak kullanan gücün/güçlerin kimler olduğunu bilmiyorum. Başbakan neden açık konuşmuyor?

    Cumhurbaşkanı, ‘Bu saldırıların halkımızın huzur ve güvenliğini bozacağını düşünenler büyük gaflet içindedirler.’ diyor; ne demek istiyor? Benim huzurum ve güvenliğim bozuldu mesela; Cumhurbaşkanı beni halktan saymıyor mu? Gerçekten onun huzuru kaçmadı mı? Halkımızın huzurunun ve güveninin bozulması için daha ne olması gerekiyor?

    Meclis Başkanı, ‘On bir şehidimizle ilgili Genelkurmaydan tatmin edici bir açıklama bekliyorum.’ diyor; ne demek istiyor? Bu ülkenin güvenliğinden öncelikli sorumlu olan Genelkurmay Başkanı mı, hükümet mi; Meclis Başkanı böyle bir günde nasıl olur da bu kadar ucuz politik oyunlar içine girebilir?!.

    Barış Ve Demokrasi Partisi Başkanı ve inanılacak gibi değil ama dün televizyona çıkan şu her şeyi bilen yandaş gazetecilerin tümü, bu terör meselesini ‘savaş’ sözcüğü ile niteliyorlar; ne demek istiyorlar?!. ‘Savaş’ iki devletin, iki düzenli ordunun çarpışması demek değil mi? Teröre ‘savaş’ demek ihanet değilse nedir?!.

    Şehitler ölmez, Kuran böyle söylüyor; amenna!

    Ama Kuran bir başka şey daha söylüyor!

    ‘Sakın hainlere yardakçı olma!’ diyor, Nisa 105…

    ‘Sakın hainlere yardakçı olma!’

    Hainlere yardakçı olunduğunda Vatan’ın bal gibi de bölüneceğini bilmiyor mu bu hainler!..

    Başbakan, hangi gücün PKK’yı taşeron olarak kullandığını acilen açıklamalıdır.

    Vatan’ım elden gidiyor; kime saldırmak gerektiğini bilmek benim en doğal hakkım değil mi?

    Kimdir PKK’yı taşeron olarak kullanan güç kardeşim?!.

    amerika mı, İsrail mi, Irak mı, Patagonya mı?!.

    Türk halkının bunu bilmeye hakkı yok mu?!.”

    Evet o tarihte on bir şehidimizin acısıyla yazdıklarım bunlardı…

    xxx    xxx    xxx

    Gelelim bugüne…

    Seri katil tarafından taşeron olarak kullanılan PKK, 24 Vatan evladını, tam da Habur rezaletinin yıldönümünde katletti.

    “200 kişilik PKK’lı grup, Hakkâri Çukurca’da birkaç noktadan ağır silahlarla saldırdı: 24 şehit, çoğu asker ve polis 18 yaralı” diye veriyor haberi gazeteler.

    200 kişi ve ağır silahlar!

    Hani seri katil bize anlık istihbarat veriyordu; bu kadar kalabalık bir gurup nasıl olur da tespit edilemez?!.

    xxx    xxx    xxx

    Sevgili dostlarım yukarıda alıntıladığım çalışmayı ve yetkililerin dünkü ve bugünkü gazetelerde yayınlanan demeçlerini okuduklarında aynı sözlerin bire bir tekrarlandığını göreceklerdir.

    Örneğin, “taşeron” meselesi konusunda Başbakan’ın tamamen aynı şeyleri söylediğini, Cumhurbaşkanının ve Meclis Başkanının yine bire bir aynı sözleri tekrarladığını göreceklerdir.

    “PKK’yı taşeron olarak kullananlar, enselerinde nefesimizi duyacaklar!” diyor Başbakan; kimi kastediyor peki?

    Seri katili kastedemeyeceğine göre, bu yapılanlar hedef saptırmak değilse nedir?

    Ben o tarihteki sorumu tekrar ediyorum:

    Çocuklarımızı öldüren bu kahpe sürüsünü kim taşeron olarak kullanıyor kardeşim?!.

    Kim bu hain?!.

    Yüreği kan ağlayan Türk Milleti’nin bunu bilmeye hakkı yok mu?!.

    İktidar partisinden tutun, en küçük muhalefet partisine kadar herkes PKK’nın arkasındaki gücün halk tarafından çok iyi bilindiğini söylemekle yetiniyor!

    Bilinmiyor kardeşim!

    Neden açık konuşmuyorsunuz?!.

    Şu amerika denen namussuz seri katilin adını ağzınıza almaya neden bu kadar korkuyorsunuz?!.

    Büyük Ortadoğu Projesi denen kahrolası planın ana hedefi Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin sınırlarını değiştirmek; bu sınarlar arasında kukla bir Kürt devleti kurmak değil mi?!.

    Mit Müsteşarı, Oslo’da düzenlenen toplantıda, CIA görevlisinin huzurunda, “Bir özgürlük alanı açıldı. Örgütün alt birimleri ‘mevzi kazanalım’ mantığında. Bir noktaya kadar tolere edebiliyorsunuz. Yani sizin, isim vererek şikayet edebileceğiniz; ‘şu adam düşmandır, bu adam şeydir” dememiş miydi? PKK’nın, kendisine sorun çıkaran kahraman Devlet görevlilerini kendilerine şikayet edebileceği garantisini vermemiş miydi?!.

    Türk Devleti ile PKK arasında yapılan bu toplantıya CIA görevlisi alçak başkanlık etmemiş miydi?!.

    Neden kimse açık seçik konuşmuyor, neden kimse bu kahpe tezgahın arkasında seri katilin olduğunu söyle-ye-miyor?!.

    xxx    xxx    xxx

    Bu neden önemli peki; yani PKK’yı kimin kullandığı neden bu kadar önemli?

    Çünkü Türk halkı kime karşı savaşmak zorunda olduğunu bilmiyor; emperyalist fonlardan beslenen sivil toplum kuruluşlarından tutun da en üst düzey devlet yetkililerine kadar herkes hedef saptırma peşinde!

    PKK’yı taşeron olarak kullananlar İran, Irak veya Suriye değil, başta seri katil olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerdir. (İsrail, seri katilin en sadık dostu olması hasebiyle bu işe bulaşmaktadır tabii; ama PKK’yı direkt olarak yönlendirme gücünden tabiidir ki yoksundur.)

    NATO’dan derhal çıkılmalı, AB ile tüm ilişkiler kesilmeli, seri katile gösterilen bu acz dolu teslimiyete derhal son verilmelidir.

    Türk Devleti bunları yapabilecek güçlüdür!

    Yeter ki bu millet kime karşı savaşması gerektiğini bilsin.

    Daha önce birkaç vesileyle belirtmiştim: Kahrolsun İsrail, kahrolsun Suriye, Kahrolsun Irak gibi sloganlar gerçek suçlunun gizlenmesine hizmet eden yanlış sloganlardır.

    Sloganımız, “kahrolsun abd emperyalizmi!” olmalıdır!

    Mehmetçiğin kanını dökmek için PKK’yı taşeron olarak kullanan odak, amerika birleşik devletleri denen hain devlettir!

    Türk halkı bunları bilmeli; buralardan icazet alanları, iktidar alternatifi olabilmek için seri katile göz kırpanları veya siyasi ikballeri için ona tavır koyamayı göze alamayanları başından atabilmeli, en azından siyasetlerini bu şekilde yönlendirmeleri için onları zorlayabilmeli !

    Türk Ulusu’nun gerçek düşmanı seri katildir!

    Seri katil Vatanımızı bölmek için uğraşmaktadır!

    Bunu bilmek Türk halkının hakkıdır…



Not: skyTurk.net’in, “Yıllardır Türk Milleti’ni aptal yerine koyan, terör yardakçısı partiler ve STK’lar bu haber sitesine haber olmayacak” biçiminde özetlenebilecek tavrını yürekten destekliyorum.

   

   


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.