Penceremden dışarı bakarken gördüm onu.

    Kırk beş-elli yaşlarında, zayıf, orta boylu...

    Üzerinde uzun bir elbise, sırtında bir hırka ve elinde küçük bir naylon torba.

    Sekiyordu.

    Sanırım bunu süreç içinde kendiliğinden edinmişti; sektiğinde, daha fazla topluyordu belki.

    Ezik bir vücut dili içinde, dükkanlara bir fazlalıkmış gibi girip çıkıyordu.

    Dileniyordu...

    xxx    xxx     xxx

    Hiç anlamamışımdır.

    Hatta dönem dönem isyan etmişimdir; öyle yarım ağızla edinilen bir isyan değil, düpedüz, dolu dolu ve sonuçlarına katlanmak üzere bilinçli bir isyan.

    Bir insan, bir başka insanın lütfuna neden mahkûm olsun?!.

    O da insan, bu da; onun da içinde Tanrı'nın Nefesi var, bununda!

    Birinde az, diğerinde çok değil ki; hepsinde eşit ölçüde.

    O halde?

    Nedir bu zulüm?

    Daha anlamlısı belki; nedendir bu zulüm, Tanrı buna neden izin verir?

    Hamd alemlerin Rabbine ise -ki öyledir-; o halde nedir bu hüzünlendirici çelişki!

    Neden?

    Neden birinde var da öbüründe yok?

    Neden biri zengin de öbürü yoksul?

    Anlayamıyorum.

    Kabullenemiyorum...

    (Bu çalışmada işin dini yönünü ihmal edeceğim. Sadece şunu söylemekle yetineceğim: Kuran buna izin vermiyor, hatta lanetliyor bunu. İnanmıyorsanız Maun Suresi'ni veya bu sütunda bugüne kadar çıkan çalışmalarımı okuyun.)

    xxx    xxx    xxx

    Devlet ne için var?

    Sadece sınırları korumak, vergi salmak, anlaşmazlıkları çözümlemek, asayişi sağlamak ve benzerleri için mi?

    Eğer böyle ise, bu devlet gerçekten kapitalizmin devleti; çünkü kapitalizm de sınırları korumak ister, vergi salar, anlaşmazlıkları çözümler ve asayişi sağlar tabii.

    Pazarın korunması gerek!

    Devlet sadece bunun için mi var gerçekten?

    Bu mudur yani!

    Aramızda dolar milyarderleri cirit atarken, bu hüzünlendirici yoksulluk da nedir böyle?!.

    Kim dur diyecek buna, bu zulmü kim ortadan kaldıracak, "kim yeter be!" diye ortaya çıkıp bu ahlâksızlığa son verecek?!.

    Devlet tabii!

    İçinde yaşadığımız şartlarda tek tek insanların çabası ile bir yere varılamıyor, bu belli; o halde devlet ortaya çıkacak, yumruğunu masaya vuracak ve insanları eşitleyecek!

    İçinde yaşadığımız şu yüzyılda hâlâ kimilerinin zengin, kimilerinin fakir olması ayıp değil mi?

    Bu sütunlarda yıllarca "Kuran, Kuran" diye başınızın etini yedim; son on yıldır sözüm ona Kuran'a inananlar işbaşında, yoksulluk giderileceğine daha da arttı!

    Sekerek yürüyen ve insanların merhametine hitap ederek onların lütfuna mazhar olmak isteyen bu kadın bir Levhi Mahfuz görevlisi; bunu göremiyor musunuz?!. (Bu kadının simgeleştirdiği insanları düşünün: Soğukta donanlar, evine ekmek götüremeyen babalar, işsizler, maden kazalarında hâlâ cesetlerine ulaşılamayanlar, açlık sınırının altında yaşayan milyonlar...)

    Görmeniz için ne gerekiyor; müdahale mi?!.

    Gökten başımıza taş yağmasını mı bekliyorsunuz?!.

    Yok mu buna dur diyecek bir babayiğit!

    xxx    xxx     xxx

    Soru o kadar net ve o kadar masum ki...

    Bir insan, bir başka insanın lütfuna neden ihtiyaç duysun?

    Bu kadar basit, bu kadar net ve bu kadar acı!

    Kişi başına düşen milli gelir adilce paylaştırılsa, ortada bir tane fakir kalmıyor; bunu söyleyen ben değilim; matematik, iktisat, hukuk!

    İnsanlık söylüyor bunu, insanlık!

    Benim söylemeye çalıştığım şey farklı.

    Bir gün... bir gün, o özellikle sekerek yürüyen kadınla o veya bu biçimde muhatap olmak zorunda kalacağız.

    Bana inanın.

    Bunu soracaklar bize...

  

   
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.