Melâhat ÜRKMEZ
“Şivli şivli şişirmiş
Erken kalkan bişirmiş
İki çörek bir börek
Bize şivlilik gerek”
Erken kalkan bişirmiş
İki çörek bir börek
Bize şivlilik gerek”
Üç ayların başlangıcında, çocukların ellerinde torbalarla her evin kapısını çalarak şeker, çikolata, çerez vs. toplarken söyledikleri bir tekerleme.
Ne güzel şu Şivlilik adeti… Pek çok adetlerimiz gibi… Unutulmamalı, unutturulmamalı... Diğer illere, ilçelere Türklerin, Müslümanların yaşadığı her yere yayılmalı.
Anlık baktığınız zaman, “Şivlilik” sadece bir çocuk eğlencesi gibi görünür, “Olsa da olur olmasa da…” denilebilir. Denilmemeli! O kadar basit değil. Olmazsa olmazlarımız, adetlerimizden birisidir… İşte o basit gibi görünen adetler, tapu senetlerimizdir aslında. Geçmişten geleceğe gelecekten sonsuza bizi yaşatan ve yaşatacak olan tapu senetlerimiz… Millet olma şuurunu, birlik beraberlik coşkusunu perçinleyen, kuvvetlendiren ortak noktalarımız...
Kültürün özünü teşkil eden, toplum bilinci(milli şuur) diye adlandırılan ortak ruhumuz... Maddi kültürümüz dediğimiz; tarihi eserler, ev bark şekilleri, çeşitli alet edevatlar, eşyalar, giyim kuşam, yemekler vs. yanında böylesi manevi kültürümüzün de unutulmaması ve yaşatılması çok önemli. Birlik ve beraberliğin yapı harcıdır geleneklerimiz.
Yazılı olmayan hukuk kavramlarımızdan olan böylesi adet ve geleneklerimiz sosyal ruhu ve sosyal yapıyı öylesine etkiliyor, öylesine öz oluşturuyor ki, sırasında davranış olarak ortaya çıkıyor, Tıpkı İstiklal Savaşı’nda ortaya çıktığı gibi… Bir milleti yaşatan, ona dinamizm ve ruh veren temel gücün böylesi birleştirici kültür unsurlarımız olduğunu hatırdan çıkarmamalı.
Basından takip ettiğim kadarıyla, özellikle bu mânevi kültür mirasımıza sahip çıkıp, kurumsal olarak bir ilki gerçekleştiren Selçuklu Belediyesi’ni kutlamak gerekir. Belki de çocuklar, Şivlilik tarihi boyunca hiç böylesine eğlenmemiştir. Eski araba lastiği yakıp üzerinden atlayarak da eğleniyorlardı yıllardır. Ve yıllardır herkes bu lastik yakma olayından şikayet edip duruyordu; insanlar, polisler, itfaiye… ama kimse çözüm getirmiyordu. İşte şikayet yerine çözüm böyle getirilmeli. Ne yapmış Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay? Günler öncesinden programı duyurarak çocukları davet etmiş, çocuklar için illüzyon gösterileri, fener dağıtımı, fener alayı, palyaçolar, hediyeler vs. Yani çocukları eğlendirecek her şeyi düşünmüş. Hizmet binasının önünü binlerce insan çocuklarıyla birlikte doldurmuş. Orada doyasıya eğlenerek Şivlilik kutlayan çocuklardan hiçbirisi gidip de araba lastiği yakıp üzerinden atlama ihtiyacı hissetmemiştir. Eminim.
İnsan tabiatı gereği kendi toplumu içinde sevinçlerini paylaşmak, eğlenmek ihtiyacı duyar. Belki de Şivlilik gibi geleneklerimizi hakkıyla yaşatamadığımız için, başka topluluklara ait olan ithal kutlamalar toplumumuzda bu denli rağbet görüp benimseniyor. Ne dersiniz? Biz boşluk bırakırsak birileri doldurur. Dini ve milli bayramlarımız, örf ve adetlerimiz, yaşatılmalı ki, insanlarımız özellikle gençlerimiz yabancı milletlerin kültürüne özenmesin. Kendi değerlerinin üstünlüğüyle övünsün.
Bir de aklıma şu geliyor. Bilmem katılır mısınız. Coşmak, eğlenmek, avazı çıktığı kadar bağırmak bir çocukluk ihtiyacı, bir enerji boşaltma ihtiyacı. Çocukluğunda bu ihtiyacı giderilemeyen gençlerimiz mi futbol maçlarında o denli taşkınlık yapıp ortalığı savaş alanına çeviriyorlar? Düşünülmeli. Çocuklar stadyuma, spor dallarından birisine yönlendirilmeli ki enerjilerini boşaltabilsin aynı zamanda kötü arkadaş ve alışkanlıklardan uzak dursunlar.
Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çocuk şenliği de en az “Şivlilik” kadar çocukları eğlendirmiş. Geleceğimizin ümidi çocuklarımıza yapılan böylesi yatırımlar hiç boşa gitmeyecektir, emin olun.
Herkesin mübarek Üç aylarını ve geçmiş kandillerini kutlarım. Dua ile…
