Önyargı kostümümüz!
 

"Bu işi başaramayacağın, belliydi zaten!"                           

"Bu adam yazdıysa, o kitap okunur!"

'Önyargıllısın?' denildiğinde, genellikle verilen cevap 'önyargılı değilim' olur değil mi?
Oysa, yukarıdaki önyargı içeren cümleleri okuduğumuz zaman, olumlu ya da olumsuz önyargıların, hayatımızın içinde gayet doğallıkla yer etmiş bulunan, bir kavram olduğunu görürüz. İster istemez, hepimiz bu kavrama uygun davranmaktayızdır, zaman zaman. Önyargılarımız, dar bakış açımızla, zihnimize ‘at gözlüğü’ taktırıp, baktırmamızdır. Çevremizdeki insanları veya ailemizden bireylerini, çoğu zaman buna benzer önyargı cümleleri ile itham edip, sonuçlanmamış olaylar hakkında, hüküm vermişiz; olumsuz önyargılarımızla kendimizi ve hatta olayın oluşumunu  bloke etmişizdir.  Olumlu peşin hüküm cümleleri de olabildiği gibi, genellikle olumsuzları ile hayata hükmetmekteyiz.

Oturduğumuz binaya taşınan yeni komşumuzun, kılık kıyafeti veya arabası bize onunla ilgili peşin hükümler sunmaz mı? Oysa bir kimsenin çok lüks bir hayatı yaşarken, gönlünün ne kadar fakir olduğunu veya kültür birikiminin ne kadar zayıf olduğunu, kim bilebilir ki;? Ya da Anadolu’nun bir dağ köyünde çobanlık yaparken, bir gün bu çobanın dünyaca ünlü bir tıp hekimi olabileceğini, kim bilebilir ki? ‘Sen sadece koyun güdersin başka şey yapamazsın.’ demek ne kadar da basit ve sığ bir hükümdür. Hayatımızda peşin hüküm vererek aldığımız yanlış kararlar, o kadar çok ki.

Bu arada okuduğum, bir hikâyeyi paylaşmak isterim.

Bir profesör sınıfta öğrencilerine bir hastasını anlatmaktadır. ‘‘Hastamız konuşamıyor, geceleri uykusu çok düzensiz, hatta uyanıp çığlıklar atıyor, besinleri katı olarak tüketemediği için, püre olarak veriliyor. Etrafıyla iletişim kuramıyor, sadece adı söylendiğinde tepki veriyor, yürüyemiyor ve tuvalet ihtiyacını kendisi karşılayamıyor." Böyle bir hastanın bakımını üstlenmek isteyip, istemeyeceklerini soruyor. Tabi ki, tüm sınıf olumsuz cevaplar veriyor. Bu sırada profesör, bu hastasının fotoğrafını elden ele dolaştırmaya başlıyor. Fotoğraf, profesörün 6 aylık tatlı mı tatlı bebeğine aittir. Herkes "böyle bir hastaya (!) kim bakmaz ki’’ diye, az önce verdikleri peşin hükümle çelişen cümleler kurmaya başlıyor. İşte bu, tam manasıyla tanımadan anlamadan, acele kararlar vermememiz gerektiğini vurgulayan güzel bir örnektir.

Güzel çiçek veren bir bitkiyi çiçek açtığı mevsimde görenle, çiçeksiz ot haliyle görenin fikri, hükmü bir olabilir mi sizce? Elbette olamaz, elbette çiçeksiz ot halini görenden, o bitkiye övgüler yağdırmasını bekleyemeyiz; ancak, ‘‘belki de çok güzel çiçek açacaktır, hemen karar vermeyelim’’ demesini bekleriz. Dünyaca ünlü bir çok sanatçı ve mucidin,  yaşadıkları döneme göre, aykırı halleri ile sözleri ve icadları nedeni ile anlaşılamadıkları, önyargı kurbanı oluşlarını tarihten okumaktayız. Ama görülmüştür ki, bugün onların buluşları sayesinde insanlık, konforlu yaşamaktadır. Bugün okyanus ötelerine dev bir kuşa (!) binerek rahatça gidebilen insanoğlu, yıllar önce kuşa, kanadına özenen ve deneme yapmaya kalkan bir âdeme deli damgasını vurmuştur.

Aynı anda, bir insanı veya bir vakı’ayı, hem iyi hem de kötü olarak nitelendirebilir miyiz? Kime ve neye göre! Bu izafi, bir kavramdır. Evet, kişiye ve olaya hangi açıdan baktığımızla, alakalı bu durum. Bunu değiştirmek, mümkün değil. Ancak zihinleri sınırlarsak, ‘at gözlüğü’ takarsak, dünyamızı ve yakın çevremizi kendi önyargılarımızla yargılamış oluruz. Her olayın kendi oluş yeri ve nedeni ile değerlendirilmesi gerekir. En azından "acaba böyle değil de, şöyle de olabilir mi, mümkün olabilir mi?" şeklinde bir esnek düşünce ve karar alma mekanizmasını geliştirebilmeliyiz. Bu bakış açısı yine, insanlar arasındaki diyaologlarda, iş, arkadaş ve aile ilişkilerinde de, hayatımızı bir şekilde etkilemektedir.

Einstein’ın "Önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan zor" fikrine katılmamak mümkün değil, belki ama o kadar da, olumsuz ve  umutsuz olmamalıyız.  Gördüğümüz, duyduğumuz, her şeyin bir de başka bir hikâyesi olabileceğini, bir başka bakış açısı ile de bakılabileceğini, aklımızdan çıkarmazsak önyargıyla, hüküm vermekten kaçınmış olmaz mıyız?
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.