Yaşamak bu değildir.

İnsanların çoğu neredeyse mutlu.Ama ‘Neredeyse’ sosyal medyada değil mi?

Olmak istedikleri kişi olmaya,yaşamak istedikleri hayatı yaşamaya çok yaklaşmış ama yine de zihinsel alışkanlıklarına saplanıp kalıyorlardı.

Trafikte kendi aracından çok daha iyisini görüp”baba parası,zengin bebesi”diyen ezilmiş zihin gibi.Yaşamak otomatik bir hale gelmiş,ölü bir sürece dönüşmüş sanki.Peki ölü olanı hangi irade,hangi güç,hangi kararlı direnç değiştirebilirdi ki?

Vermiş olduğun savaş,direniş konu ne olursa olsun bir gün son bulmayacak mıydı?Her savaşın galibi olduğu gibi bir de mağlup olanı vardı ,tükenmişi yenilmişi vardı.Direndiğiniz konu üzerinde eğer ki telk başınaysanız yenilmeler hayatınız boyunca olacaktır.İkili bir ilişki örneğiyle gidecek olursak,her iki tarafın sevgisi eğer eşit değilse,biri diğerinden daha az seviyorsa savaşmaya gerek kalmaz,çok seven başta bellidir yenilendir.Artık geçen zamanların,keşkelerin yerini daha verimli ve daha güzel “iyikiler”alacaktır.Değer miydi boşa geçen zamanlarınızı karartmaya,evet değmezdi.Yıllar sonra emin olun ‘iyiki’dedirtiyor hayat hemde çok daha güzel şeylerle.Bırakın kötü günlerinizi Allah’ın adaletine,çünkü o er ya da geç bunu çıkarıyor.

İnsanlar olmak istediği kişi olmaya çalışmıyor,çünkü olduramıyor otomatik dediğimiz kurulum tam da bu,hep bir tık üstleri tarafından bilinçsizce kendi kararlarıyla yönetiyorlar kişiyi.Doğal olarak da bu kişi çift karaktere sahip oluyor,onların yanında başka kendi dünyasında bambaşka biri oluyor,karman çurman bir karakterle ;karman çurman bir hayata merhaba diyor ve kalan bütün bir ömrünü karman çurman yaşıyor.Yaşamları idealler,alışkanlıklar,korkular ve itikatlar kozasına takılıp kalıyor.Hayatın içinden geçer giderler,ama hayatı yaşayamazlar.Ve başlar başlarının hayatlarını taklit etme çabaları.Ne gerek var değil mi?Herkes kendi yaşamında kendi başarılarıyla yetinse,bir başkasının yeteneği ile kendini kıyaslamasa ,belki kendi yeteneğini ortaya çıkarmaya çalışsa bu denli yıpratmayacak hayatını.Kendi benliği yok çünkü,yok edilmiş otomatikleştirilmiş.Bir seçim yapamadıkları için ,yaptıkları seçimlerin sorumluluğunu kabul edemiyorlar ki.Bugüne kadar tek bir görev verilmemiş ki üstlensin ve bunu tamamlasın.Görevlerini de nasıl üstleneceği nasıl bitireceği hep bir başkasına ait olmuş.Bu sefer ne oluyor başkalarının üstlendiği görevleri kendi göreviymiş gibi görüp şizofrenice benimdi deme ihtiyacı duyuyor.Zihinsel bir engebe içerinde boğulup kalıyor.Kimse eşit haklarla dünyaya gelmedi ki ,herkes eşit bir yaşam sürsün.Herkes kendi dünyasını kendi çabalarıyla süslemeli,birilerinin süslemiş olduğu hayatlara dil uzatmak,onların başarılarını hayatlarını sürekli eleştirmek kendi dünyasını bir türlü oturtamamış insanların işidir.Dedikodunun modern hâli aldı başını gidiyor.Malesefki sosyal medya denen illet insanları kısa yoldan aptallaştırma yolunda.Herkes birilerine,bir yerlere laf yetiştirme modunda.Hiç tanımadığınız bilmediğiniz insanlara kinlenmek,öfkelenmek,hakaretler yağdırmak akıl almaz cümleler ne zaman kötülüğün adı eleştiri oldu inanın benim aklım almıyor.

“New York California’dan 3 saat ileri de ancak bu California’yı yavaş yapmaz.Kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler.Kimi 25 yaşında CEO olup 50 yaşında ölürken,kimi 50 yaşında CEO olup 90 yaşını görür.Kimi evlenirken kimi bekar kalır.Obama 55 yaşında emekli oldu,Trump 70 yaşında görevine başladı.Bu dünyada ki herkes “kendi zamanına göre yaşar”.Etraftaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir,bazıları ise senin gerinde gözükebilir.Ancak herkes kendi yarışında  kendi zamanında.Onlara kıskannçıkta etme ,taklit de etme.Onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın.Hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir.

Yani sakin ol!

Geç kalmadın!

Erken de değil!”

Doğru bildiğini doğru zaman da DOĞRUDAN yaşa!