Romanlarımın birinde (Seçenek Etkisi) seri katilin zihinsel yapısını araştırmıştım. Ortaya çıkan sonuç, seri katilin seçeneksiz olduğuydu. Bu tip bir zihne sahip kişi, istese dahi cinayet işlemeyi bırakamıyordu; çünkü tüm kişiliğini ele geçiren hastalıklı zihni buna izin vermiyordu.

    Bunları, Mehmet Faraç’ın  5 Temmuz 2011 tarihli “Jandarmanın Katliamı!” isimli yazısını okurken hatırladım.

    Faraç, 11 Eylül 2001’de, New York’ta İkiz Kuleler’e yapılan saldırıdan sonra, her amerikalıya karşılık 75 kişinin öldürüldüğünü anlatıyordu.

    “Örneğin, toplam 2 bin 995 kişinin öldüğü 11 Eylül eylemine karşı ABD saldırılarında toplam 225 bin insan yaşamını yitirmiş” diye yazıyor Faraç. Irak’ta 125 bin, Pakistan’da 35 bin, Afganistan’da 12 bin kişi ve diğerleri; toplam kurban sayısı 225.000 kişi…

    Faraç, bunları anlattığı yazısını, “Kargaşa çıkartılan Mısır, Libya, Bahreyn, Tunus, Yemen, Ürdün ve çevresiyle son olarak Suriye ile ileriki aşamada İran’a dikkat!..” diye bitiriyor.

    Faraç’ın yazısında anılan ülkeleri bir kez daha gözden geçirdiğimizde (Irak, Pakistan, Afganistan, Mısır, Libya, Bahreyn, Tunus, Yemen, Ürdün, Suriye, İran) dehşet veren ve bir o kadar da manidar bir tablo ile karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz:

    Seri katilin cinayetlerini işlediği ülkelerin istisnasız tümü Müslüman ülkeler!

    Müslüman ülkeler!..

    Faraç’ın yazısının sondan ikinci paragraf ise şöyle:

    “Peki, 365 bin kişinin yaralanmasına ve başta Afganistan ve Irak olmak üzere savaş bölgelerinde 8 milyon insanın göçüne yolaçan ABD’nin terörü duracak mı?..”

    Durmayacak tabii!

    Neden?

    İsmi üstünde:

    “Seri katil” çünkü…

    Seçeneksiz!

    Tüm planlarını cinayet üzerine kurmak zorunda; zihinsel yapısı bunu emrediyor.

    (“Zihnini” şekillendiren şey, kapitalizmin en ileri aşaması olan emperyalizm; bu nedenle seçeneksiz.)

    xxx    xxx    xxx

    Kabul edelim etmeyelim, Türk halkı ne yazık ki hatları bir hayli belirgin biçimde cepheleşmiş durumdadır:

    Hainler.

    İslamcılar.

    Kürtçüler.

    Kemalistler.

    Milliyetçiler.

Hainler” özellikle ayrı bir sınıf olarak belirlenmiştir; çünkü sayıları her ne kadar Türk halkının tükürüğü ile boğulacak kadar az da olsa, etki alanları (medya, sözüm ona sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler, yazar çizer takımı vb.) büyüktür.

Hainler hariç, tüm kesimlerin önünde müthiş bir turnusol kâğıdı durmaktadır:

Seri katil!..

xxx    xxx    xxx

Gün, herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken gündür!

Kıvırtmak, olur olmaz bahaneler üretmek, yan çizmek, zamana bırakmak, ağacın üstündeki olmayan kuşları seyrediyor gibi yapmak yok arkadaş!

Seri katile karşı mısın değil misin; cevaplaman gereken soru budur!

Özellikle İslamcıların en kısa sürede ve net olarak cevaplaması gereken soru budur; çünkü bu “tiyatroda” en önde oturanlar onlardır; bu nedenle “oynanan oyunu” en iyi tahlil edebilecek olanlar da onlardır.

Seri katile karşı mısın, değil misin!

Soru budur!..

xxx    xxx     xxx

Gün, birtakım ayrılıkları abartarak birbirimize düşman olma günü değildir!

Gün, birtakım ayrılıkların ertelenmesi ve seri katile karşı ortak bir cephe oluşturulması günüdür; İslamcısıyla, kürtçüsüyle, kemalistiyle, milliyetçisiyle…

Gün, “vatansever” paradigmada birleşilmesi gereken gündür!

İslamcılar, kemalistler, milliyetçiler ve kürtçüler şu soruyu kendilerine bir an önce sormalı ve verecekleri cevap doğrultusunda acilen tavır koymalıdırlar, özellikle İslamcılar:

Seri katil emperyalist midir, değil midir?

Emeperyalizme karşı mücadele hem İslamcılığın, hem de vatanseverliğin ortak paydası mıdır, değil midir? (Mesela, İslamda “vatan sevgisi” diye bir kavram var mıdır, yok mudur?)

Gün, safların yeniden belirginleştirilmesi gereken gündür!

Gün safların yeniden belirginleşmesi günüdür; çünkü Suriye ve İran’dan sonra sıranın Türkiye’de olduğu gün gibi aşikardır!

Emperyalizme karşı savaşılacaksa, bu savaşta ortak paydanın “vatanseverlik” olacağı açık biçimde ortaya çıkmıştır.

Uğrunda kan dökülen bu topraklar emperyalizme karşı bir savaşla “vatan” haline getirilmiştir; ve bugün karşımızda duran görev, emperyalizme karşı yine aynı kararlılıkla mücadele ederek vatanı savunmaktan geçmektedir.

xxx   xxx    xxx

Bu toprakların insanları, nispeten önemsiz bazı farklılıkları önceleyerek emperyalizm karşısında paramparça olma lüksüne sahip değillerdir!

Tehlikede olan “Vatan”dır.

Ve gerisi teferruattır!..

xxx   xxx    xxx

Bu toprakları vatan belleyenler, Türkiye sevdalısı olduğunu söyleyen kişi ve guruplara bu soruyu;  yani genelde İslam düşmanı, özelde ise Türk düşmanı olan seri katile karşı olup olmadıklarını açıkça sormak ve yine açıkça cevap almak zorundadırlar.

Sözgelimi CHP ve MHP yetkilileri, tüm seçim süresince ayan beyan görmelerine, hissetmelerine, müşahade etmelerine rağmen, seri katilden tek cümlelik dahi olsa neden söz etmediklerini tabanlarına açıklamak zorundadırlar.

Yine söz gelimi, AKP’ye oy veren o muazzam kitle, bu partinin tüm seçim atmosferi boyunca seri katili bir kez olsun ağzına dahi alma gereğini hissetmemesini sorgulamak zorundadır. (Kuran, kapitalizme, dolayısıyla emperyalizme karşıdır; İslamcılar bunu nasıl gözardı edebilmektedirler?)

Bu üç partiye oy veren milyonlar, şu anda emperyalistlerle birlikte Libya’ya neden saldırmakta olduğumuzu oy verdikleri kişilere sormak zorundadırlar. (Libya teskeresine bu üç parti de onay vermiştir.)

Kürtleri temsil ettiklerini söyleyenler de benzer biçimde seri katili neden görmezden geldiklerini Kürt kardeşlerimize açıklamak zorundadırlar.

Seri katile karşı tavır almayan herkes, bunun nedenini açıklamak zorundadır.

Seri katil emperyalist midir, değil midir?

Soru budur!

xxx   xxx    xxx

Unutmadan…

Türkiye’nin tarihinde, polis tutanaklarına “seri katil” olarak kaydedilmiş tek bir vaka bile yoktur.

Bizim ülkemizin insanını “seri katil” yapacak herhangi bir zihinsel bozukluğa bugüne kadar rastlanılmamıştır.

Bu kahpe bozukluk, abd emperyalizmine özgü bir şeydir!

Bu kahpe bozukluk, abd halkını değil, ama abd’yi yönetmeye soyunanları esaretine alan bir genetik bozukluktur!

Bu genetik bozukluğa karşı mücadele tüm dünya haklarının öncelikli görevi olmalıdır; çünkü o veya bu biçimde, sıra bir gün kendilerine de gelecek, kendilerini kaçınılmaz biçimde bir anda “kurban” olarak görebileceklerdir.

xxx   xxx    xxx

Bu mücadele, yukarıdaki sorunun cevabı ile başlayan bir mücadele olmak zorundadır ve soru son derece nettir:

Seri katil emperyalist midir, değil midir?

Cevap “emperyalisttir” ise, karargâh “vatanseverlik” bağlamında kurulmalıdır.

Vatanseverler, görece önemsiz ayrılıkları bir kenara bırakarak acilen karargâhta toplanmak zorundadırlar.

Gün, karargâh oluşturma günüdür!

Vatan herkesi göreve çağırmaktadır.

Gerisi teferruattır…




   

  

  

  

    
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.