Gururluyum, ülkemin genç öğretmenleri adına…
selam olsun mesleğinin gereği görevi başında olanlara…
hemen söyleyelim önümüzdeki aylarda yapılacak (47 bin) atamalardan sonra ‘atanamayan öğretmen kardeşimiz kalmayacak, inşallah’  hayırlı olsun…
hatırlıyorum da;
10 sene önce basında benim gibi sadece bir-iki yürekli insan atanamayan öğretmenlerimizin sesi olmuştuk…
çok okunanlar arasına giren
“bir öğretmenin çığlığı!” başlıklı makalemin ilk satırları şöyle başlıyordu;
“bu makaleyi yüreğiniz burkularak okuyacaksınız! ... "... olursan memur olamazsan diplomalı ev hanımı. ben öğrencilerimle buluşmak istiyorum, ben öğretmenim! atanmak istiyorum…” diye feryat eden ve tam 7 yıldır atama bekleyen bir öğretmenimiz, kendisi gibi atanamayan yüzbinlerce öğretmenin sesi olmuştu, bizde bu feryada tercüman…
bu bir ülke sorunuydu ve bizde bu soruna dikkat çekmiştik, çünkü eğitime duyarlıydık ilim irfan adına…
MEB imkan ve şartlar dahilinde ilgisiz kalmadı ve ağırdan da olsa 10 yıldır atama bekleyen yaklaşık 300 bin sayı peyder peyi eritildi.

ve bu 10 yıl içerisinde bir takım başka gelişmeler oldu:
* YÖK’ün 2013 yılında eğitim fakültelerine gönderdiği genelge ile bazı alan dışında öğrenci alımını durdurdu…
* h
ükümet özel okul teşvikiyle 500 bin öğretmen adayına istihdam kapısı açtı.
...

birde genel bir istatistik var:
"3 yıl sonra, yine, atama bekleyen öğretmen sayısının 800 binlere ulaşacağı tahmin ediliyor:Son 12 yılda toplam 422 bin 570 öğretmenin ataması yapıldı. şubat 2015 itibariyle 134 bin öğretmen eksiği olduğu tahmin ediliyor. Bugün bu eksik tamamlanırsa 200 bin öğretmen adayı açıkta kalıyor. bu açık kapansa bile bakanlık, emeklilik ve ölüm gibi durumlardan her yıl yaklaşık 10 bin ihtiyaç duyuyor. oysa her yıl mezun olan öğrenci sayısı bunun kat kat üzerinde."
...

atanan öğretmenlerimiz şimdi daha mutlu, neticeden bizde gururlanıyoruz fakat bir aması var!!
peki sorun bitti mi?
hayır!!!
çünkü yukarıda istatistiği verdim! mezun olacak öğretmenlerimizin de yine atanamama endişesi…
ve dahi diğer üniversiteleri bitiren gençlerimizin benzeri kaygıyı taşıması…
tüm yüksekokul mezunlarının, kamu veya özel kuruluşlarda işe yerleştirilmesi için, Devlet Planlama Personel Başkanlığı’nın bir üstünde -İnsan Kaynakları İstihdam Otomasyon Sistem Bankası- kurulmasına ihtiyaç var… DPT, TÜİK, İŞKUR vb. kurumlarla bağlantılı ama bunların dışında daha kapsamlı bir kuruluş olmalı.
sistem değişmedikçe durum değişmez.
okullarımız insan atölyesidir, öğretmenlerimiz birer torna ustası. ellerindeki insan cevherini nasıl bir kutsi sorumlulukla ve sanatkârlık anlayışıyla işlerlerse o derece kaliteli insan piyasaya sürülecektir. sonrası da öyle; iş, aş… derken sağlıklı bir döngüye ve geleceğe ihtiyaç var.
sevinelim ki;
artık kimse onlara -herkesin dilindeki aynı cümle ile-: “okudun da ne oldu?” demeyecek/demesin

ben yazarım, sen okursun, o yapar…
başarırsak hüner hepimizin,
kazanırsak zafer ülkemizin,
ama bir de kaybedersek!!!!
yorum sizin...

Mehmet Ballı

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.