Seba’nın ardından
1980-1990’ lı yıllar. Futbolun artan popülaritesi ile birlikte maliyetler artıyor. Ancak sponsorluk , naklen yayın geliri vb. gelir kaynakları yok. Yani kulüp başkanlığı yapmak akıl işi değil .
O ortamda birisi çıkıyor ve BJK başkanı oluyor. İşletme yada ekonomi okumuşluğu yok. Ama “sporda mali disiplinin nasıl sağlanacağı ” ve “yönetici olacak kişinin konunun içinden gelmesi gerektiği” , “sporda dostluğun lafta değil uygulamada nasıl yapılacağı” vb bir çok konuda bir kitap yazmadığı kalıyor..
Spor camiasının ve kendi tanımı ile “Süleyman ağabey” denen bu kişi bu eylemleri ile yeni bir şeyleri başlatıyor. Sporda onun dönemlerinde başlayan gerilim onun sayesinde ortadan kalkıyor , kendisi bulunduğu ortamda bulunan herkese saygı göstererek “ne olunursa olunsun önce insan olunmalı” örneğini veriyor. Hatta başkanlığı döneminde başlayan “mafyavari yöneticiliğin” örnekleri bile karşısında ayağa kalkıp önünü ilikliyor. Ve Seba artık bir “futbol markası” oluyor.
Öyle ki evladı pozisyonundaki Feyyaz Uçar bile yetiştiği yuvasından sorunlu ayrılmasına rağmen yıllar sonra kendine “özür ötesi bir mektup” yazdı. Bu mektup bile Seba’nın ne olduğunu fazlası ile anlatmıştır.
Etik değerlerin ve davranışın “kapitalist düzene mahkum olduğu” bu dönemde futbolun bugünkü kaosundan çıkmasının tek yolu işte bu Seba’nın yol haritasıdır. Çünkü birbirini görmek istemeyen kulüplerin resmi kanalları bile vefatının ardından yayın akışını keserek saatlerce “Seba yayını “ yaptı.
Bazı şeyleri değiştirmek yada çözmek için Amerika’yı yeninde keşfetmeye gerek yok .
Sonsuza dek herkesin kalbinde olacağı kesin olan Onursal Başkan’ın ruhu şad , mekanı cennet olsun..
