Sünneti  İnkâr  Etmek


    İslam neden geldi?

    İslamın temel sorusu bu olmalıdır.

    İslam neden geldi...

    Bu soruyu cevaplayamayan veya cevaplamaktan kaçınan, ya meseleye vakıf olmayan iyi niyetli bir mümindir, ya da İslam anlayışı sakata uğramış bir müşrik.

    Cevaplayamayanın başımın üzerinde yeri var; hangimiz her şeyi bilebiliyoruz ki!

    Cevaplamaktan kaçınana ise söyleyecek hiçbir şeyim yok; çünkü bu kişilere söylenmesi gereken, bir gün o veya bu biçimde kendilerine söylenecek zaten!

    xxx    xxx    xxx

    Allah'ın Elçisi (O'na selam olsun) Kuran'ı tebliğe başladığında, cahiliye dönemi Arapları namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekât veriyor, hatta hacca bile gidiyorlardı.

    Peygamberimize cephe alanların tümü dindar kişilerdi.

    Kuran'ı incelediğinizde bunu açıkça görürsünüz; ne Kuran, ne de sahih hadisler "ateist" bir kişiden asla söz etmez.

    Kuran'ın cehennem tehditleriyle hedef aldığı kitlenin tamamı dindarlardır.

    Paradoks gibi, değil mi?

    Aslında hiç de öyle değil.

    Kuran'ı şöyle bir inceleyen biri dahi, bunun bir paradoks değil, düpedüz ve basit bir gerçek olduğunu hemen kavrar.

    Tekrar etmekte fayda var:

    Kuran'ın cehennem tehditleriyle hedef aldığı kitlerin tamamı zengin dindarlardır!

    xxx     xxx      xxx

    Peki; bu dindarlar neyi eksik yapıyorlardı veya neyi yanlış yapıyorlardı ki Kuran nazil oldu?

    İşte meselenin özü bu soruda yatıyor.

    Bu dindarlar, Kuran'ın kelimenin tam anlamıyla nefret ettiği iki şeyi yapıyorlardı.

    Şirk koşuyorlardı ve bölüşmüyorlardı!

    Allah'ın Elçisi'ne iki nedenle cephe almışlardı:

    Putlarını korumak istiyorlardı ve mallarında diledikleri gibi hareket serbestisi istiyorlardı.

    Hz.Muhammed'e işte bu iki nedenle karşı çıkıyorlardı.

    Ona para teklif ettiler, liderlik teklif ettiler, hatta seni kral yapalım bile dediler; yeter ki putlarımıza dokunma ve mallarımız konusunda bu bölücü konuşmalarından vazgeç... (Kuran'ın özellikle ilk ayetlerini inceleyin, hep dindar zenginlerin eleştirildiğini göreceksiniz. Kuran'ın tek bir ayetinde dahi ateist bir kişinin eleştirildiğine şahit olamazsınız; çünkü Kuran'da böyle bir şey yoktur.)

    Tarihin kaydettiği en büyük Devrimci, kendisine yapılan bütün teklifleri elinin tersiyle itti ve canı pahasına doğru bildiğini söylemeye devam etti.

    Yani Kuran'ı tebliğe devam etti.

    Burası meselenin can alıcı yeridir; O, tüm cazip tekliflere ve tüm tehditlere rağmen Kuran'ı tebliğe devam etti.


    xxx    xxx    xxx

    Meseleyi bugüne taşıdığımızda şöyle bir gerçekle karşı karşıya kalıyoruz:

    Bugün açık şirk (putataparlık) tarihe karışmış bulunmaktadır. Dünyanın orasında veya burasında birkaç marjinal grup hariç, artık hiç kimse putlara tapmamaktadır. (Gizli şirki bu çalışmanın kapsamı dışında tutuyorum; o, çok daha geniş, bir o kadar da lanetli bir mesele.)

    Peygamberimizin sünnetinin ikinci bölümü olan "paylaşım" meselesi bugünün temel meselesidir.

    Peygamberin sünneti diye ortaya sürülen birbirinden garip ve birbirinden anlamsız kimi uygulamalar, O'nun sünnetinin Kuran'dan ibaret olduğu gerçeğini örtmektedir ne yazık ki.

    Peygamberin sünneti Kuran'dan ibarettir.

    Zaten aksi nasıl düşünülebilir ki!

    Peki; "paylaşım" meselesinde Kuran ne söylemektedir ki, bugünün müşrikleri bunu gözardı etmek için binbir hileye başvurmaktadır?

    İşte, zamanımızın Müslümanının, zamanımızın mümininin temel meselesi budur!

    Bir topluma aşağı yukarı yirmi yıl liderlik eden o eşsiz ruh, bırakın nüfuzunu kullanarak mal mülk edinmeyi, elindekini avucundakini dahi fakir fukaraya dağıtmış; tüm peygamberlik yaşamı boyunca ortalama bir Arap gibi yaşamaktan asla vazgeçmemiştir.

    Allah'ın Elçisi'nin neden bu şekilde yaşadığını anlamak isteyenler, yalan yanlış ilmihaller, özellikle kahpeleşen "zübürler" okuyacaklarına Kuran'a başvurmalıdırlar.

    Peygamberin sünnetinin kaynağı Kuran'dır.

    Ve Kuran, herkese, ailesini geçindirmeye yetecek kadar mal sahibi olma izni vermekte; gerisinin hayır için fakir fukaraya dağıtılmasını emretmektedir. (Bakara 219, Nahl 71)

    Burası da can alıcı öneme sahiptir:

    Kuran bunu tavsiye etmemekte, emretmektedir!

    Allah'ın Elçisi'nin ölümünden daha beş-on sene geçmeden binlerce köleye sahip olanların torunlarının veya takipçilerinin anlamak istemedikleri, toplumdan saklayıp durdukları gerçek işte tam olarak budur!

    Kuran, sosyalist bir toplumu emretmektedir!

    Hz.Muhammed'in (O'na selam olsun) sünneti, tarihin en şerefli sosyalizim denemesine kaynaklık etmiş; bu yirmi üç yıllık süre içinde fakir fukara kalmamış, köleler birer birer azad edilmiş, beytülmal (kamu hazinesi) güvenilir kişilerin elinde, halkın hizmetine sunulmuştur. (Sahih hadisler, Allah'ın Elçisi'nin, kamu malından aşıranların cenaze namazına iştirak etmediğini söylemektedir. Bu örnek dahi, O'nun sünnetinin "kamucu bir sünnet" olduğunu göstermektedir.)

    Bu iddialarımızın temelini Kuran'da görmek istemeyenler, Peygamberin sünnetini inkâr edenlerdir! (Kabak yemek, misvakla diş fırçalamak, sağ adımla yola çıkmak, türbe türbe dolaşmak gibi uygulamalar, O'nun müthiş sünneti yanında çocukça bazı iyiniyet göstergesinden öteye geçememektedir.)

    Bugün ortaya konulması gereken çok açık gerçek, Şuayb Peygambere kavmi tarafından sorulan şu soruda yatmaktadır:

    "Dediler ki: 'Ey Şuyb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın.'" (Hud, 87)

    Sünnetullah asla değişmemektedir (Fatır, 43):

    Şuayb Peygambere namazı ne emretmişse, Hz.Muhammed'e de aynısını emretmektedir.

    Ve O da emredildiği istikamette kararlı biçimde yürüme onurunu göstermiştir.

    Bugünün müşriklerinin, bugünün kapitalistlerinin, bugünün emperyalist şakşakçılarının anlamak istemedikleri/kabul edemedikleri işte tam olarak budur!

    İslam'dan mal ve nimetlerin eşit biçimde dağıtılması ilkesini çıkardığınızda geriye kalan şey, müşrik Arapların dini olacaktır.

    Hz.Muhammed'in şanlı sünneti bunu mahkûm etmektedir.

    Zamanımızın karmaşık dünyasında bunu halk yapamıyorsa, devlet yapacaktır!

    Gerisi abesle iştigaldir...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.