Prof. Dr. Ali Osman Özcan

    Dilek-şart kipi, fiil köklerine -se, -sa eklerinin getirilmesiyle yapılır. Alsa, bulsa, verse, yağsa vb. gibi istekleri, dilekleri ve arzuları içerir. Lakin bir atasözümüz vardır: Olsa ile bulsayı evlendirmişler, "eyvah" adlı bir çocuk dünyaya gelmiş. Bu atasözü, tarihe dilek-şart kipini dayatmanın sonucunda pişmanlık ve nedamet duygusunun ortaya çıkacağını ifade etmektedir.
"Tarih affetmez, tarihe güvenmek lazım, tarih tekerrürden ibarettir, tarihle tartışılmaz" vb. sözlerde tarihe dayatma yapılamayacağı vurgulanmaktadır. Buna rağmen son günlerde yazılı ve görsel basında tarihe dayatmalar yapılmak istendiği görülmektedir.
    Tarihte dilek-şart kipinin yeri olmadığı hâlde bazı gruplar, kendi dilek ve isteklerini tarihe dayatmak istemekte, "olsa, bulsa, yapsa, etse" diyerek intikam hislerini ortaya koymaktadırlar. Bazıları da ideolojik açıdan isteklerini "tarihi gerçek" diye sunma yarışına girmektedir. Tarihte olgular ön plandadır.  Onun önüne istekler, dilekler, arzular, ihtiyaçlar konulamaz. Rüşvet verilerek tarihi değiştirmeye kalkmak, saçmalıktan başka bir şey değildir. Bazıları bazı kişilere bazı rüşvetler vererek, bazı dayatmalar yapabileceklerini zannetmektedirler. Tarihte bu tür stratejilere örnekler bulmak, çok kolaydır.
Ülkemizde ırk, dil, din, cinsiyet vb. pek çok özellik dilek-şart kipi kullanılarak istismar edilmektedir. Özellikle siyaset alanında pek çok kişi kendi siyasi programlarındaki dilekleri tarihe dayatmaya kalkmaktadır. Bu dileklerin bir gün tarihin mezarlığına gömüleceğini düşünemeyenler, bu iddialarıyla gündemde kalmak çabasındadırlar. Tarih rüşvete, iltimasa, hayallere değil zaman değirmeninin ürününe bakar.
Türk-İslam devletini kırpa kırpa, yola yola, küçülte küçülte Anadolu'ya sıkıştıran bir kültür, tarihe kendi dileklerinin gerçek tarih olduğunu dayatmaya kalkmaktadır. Bunu yaparken kullanacağı silahları yine bizim depomuzdan almaya çalışmaktadır. İçimizdeki yandaşları silahlarımızı bizden çalıp düşmana ulaştırma yarışındadırlar. Düşman onlara güzel kürkler giydirme vaadinde bulunmakta, onların hayal ve açgözlülüklerini istismar etmeyi bilmektedir.
Türk milletine gerçeği söylemek isteyenlerin üzerine de intikam duygularıyla üşüşüvermektedirler. Dört milyondan fazla erkek nüfusunu on yılda savaş meydanlarında kaybeden Türk milletinin belleğini bozmaya kalkmak, millet sevgisi denilen sevgi ile bağdaşmaz. Osmanlı İmparatorluğu'nu dört bir taraftan sıkıştırarak yok etme peşinde olan bir kültüre çığırtkanlık yapmak kendini inkârdan başka bir şey değildir. Tarih bu tür davranışları yapanları kendi karakterleriyle yok edecektir.
"Kul Allah'ın bildiğini de bilir" inancı İslam inancını hiçe saymaktır. Kulun bilecekleri ve bilebilecekleri sınırlıdır. İnsanoğlunun yapacakları, yapabilecekleri ve yapamayacakları vardır. Bu bakımdan tarihe farklı bir bakış açısıyla yaklaşıp gerçekçi bir gözle olay ve olguları değerlendirmek gerekmektedir ki, bu da güçlü bir silah teknolojisi ve ordu ile zengin bir maliyeye sahip olmaktan geçmektedir. Güçlü bir silah teknolojisi ve ordusu olan bir milletin silahsızlanma türküleriyle aldatılması o millete hiçbir şey kazandırmayacaktır. Çünkü tarih dilek-şart kipinin toplamından  ibaret değildir. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.