İslam coğrafyasında yer alan pek çok ülkede, kardeşin kardeşi tekbir sesleri arasında katlettiği görüntülerin gölge yansıması haftalardır benim ülkemde de yaşanıyor. Sağcısı, solcusu, cemaatçileri ve benzerleri. Herkesin eli, birbirinin boynunda gibi. Bu gölge yansıma içinde, sert üslupla mevcut iktidara yön vermeye çalışan bir garip hiyerarşinin, yıllardır çokca sahiplendikleri insani ve imani değerlerin inandırıcılığını kaybetmesi durumu da mevcut. İnanılmaz bir öfkenin, kinin havalara kalkmış elleri bu topraklarda huzurun inşası yerine, kargaşaya hizmette kararlı görünüyor. Aslen sivil toplum kuruluşu bir yapının, kökünün dışarıda olduğu artık anlaşılmış bulunuyor. Milletin gözünde nefret objesi, intikam müfrezesi! Sanırım halk bu hakikati gelişen olayları irdeleyerek, kendi gönlünde teyid ederse, devlete paralel yapıyı kolay yoldan izolasyona, şeffaflığa zorlayacaktır. En tercih edilen de bu yapının gizli siyasi fikirlerini, demokratik zeminlere taşımaları. Böylelikle gayri meşruluktan kurtulur, senelerdir ev harçlıklarını, mutfak harcamalarını Hakk hoşnutluğu için öğrenci burslarına acımadan yatıran, bir zamanlar onlara safiyane gönüllerle bağlanmış bizler gibi tüm yardımsever Anadolu insanının da emeğini heba etmemiş olurlar.

**********

         Bu nasıl farklı bir algı oluşmasıdır? Çözebilmiş değilim. Daha dün kendime çok yakın hissettiğim bir cemaatin birden benden ve ülkemin sahip çıktığı değerlerden çok farklı bir yerde olduğunu hissetme duygusu ile karşı karşıyayım. Değerli bulduğum hizmetin kendi ülkeme, ülküme yabancılaşmış çok farklı bir zihniyetin emrinde olduğunu görmek de varmış kaderde. Hizmetmiş! Kim için, kimin uğruna ve neye hizmet? Yıllardır ittifak içinde olduğu iktidarı, bir anda elinin tersiyle itibarsızlaştırma ve alaşağı etme cüreti gösteren bir hizmet, biz Anadolu insanına ters bir anlayışın savunucusu şu anda. Harici ve dahili hasımlarla dahi işbirliği yapabilen, kontrolü kimlerin elinde olduğu bilinmeyen bir güç olarak meydan okumaktadır şimdi hükümete. Bir zamanlar mazlum durumunda olan bir hareketin nasıl zalimleşebildiğini görmek de varmış... Başkalarının mazlumu benim halkımın zalimi olabiliyormuş meğer.

          ********

Hükümet-cemaat arası kavganın, saklanamaz hale gelişinden beri, memlekette muhalefetin tavrı da bir garipleşti. Enteresandır. İdeolojilerini Amerikan karşıtlığına göre belirleyen insanlardı bunlar. Ama malum paralel yapının kendilerine destek haberleri, onları aniden ‘Yanki’ sempatizanı yapıverdi. Anti emperyalizm söylemleri, ufuklarında beliren iktidar olma ümitlerinin artmasıyla bir siyaset fantezisi olarak kalıyor parti tüzel kişiliklerinde. Ak Partinin ikbal uğruna, yabancıların güdümündeki bir cemaatle işbirliği yaptığı suçu üzerinden siyaset yapanlar, şimdi bu gücün arkalarında olduğuyla ilgili mesajlar veriyorlar. “Türkiye’de özgürlüğe darbe var!” cümlesi bu ani dönüşleri için tek gerekçeleri. Halbuki bugün ülkemizde vuku bulan vahim olaylar, müstakbel iktidar adayı partilerin kulaklarına küpe olabilecek cinsten. Hasılı… Pilavın içinde siyah taş, beyaz taş, pirinç birbirine iyice karıştı. Kaşığı sallasan diş kırıyor. Hukuk öğretisi almış bir insan olarak, demokrasiyle yönetilen bir ülkede iktidar kadar muhalefetin de güçlü olmasının elzem olduğuna inandığım için, muhalefetin zikzaklı, tenakuzlu politikaları içimi sızlatıyor.

********

İnsanlarımız bir haberin doğruluğunu artık sorguluyorlar. Ülkede ne dolaplar döndüğünü biliyorlar. Hırsızlıkları, yolsuzlukları da. Ama bu hırsızlıkların ortaya çıkarılış amacının ülkelerinden dışarıya devasa para kaçışını sağlamak olduğunun da farkındalar. Ekonomik pravakasyon. Şimdilik başımızın sarığına sahip olalım da dosta, düşmana karşı… Nasıl olsa yolsuzlukların hesabını sormasını da biliriz diyorlar. Şu biline ki, halk gözü kapalı inadına muhaliflerden kat kat daha aklı başında. Ne yaptığını iyi biliyor. Bazılarınca hırsızlık savunucusu ilan edilseler de…

Post modern darbe yanlıları istedikleri kadar asalım, keselim desinler. Haksız infazlara erdemleri kurban etmeye çalışsınlar. Huzura, ekonomiye, güven ortamına balta vursunlar. Halk onların devlet kasasını soymakla suçlananlardan daha fazla, kendisine maddi, manevi zarar verdiklerini biliyor. Kamuoyuna servis edilen pek çok hadisenin ta okyanuslar ötesinden kotarılan bir projenin parçası olduğundan hemfikirler. Ayrıca bütün bu gerçeklerin ötesinde, kendilerinde güven uyandırabilecek bir muhalefet eksikliği de var. Bu da mevcut idarecilerine sahiplenme ihtimalini artıran sebeblerden.

Sayın Başbakana gelince.. Onun muhalefetten yükselen haklı bir isteği yapmayı dahi, kendine zafiyet olarak görmesi, siyaset yapma tarzının belki de en kusurlu tarafı. Mesela, ne niyetle yapılırsa yapılsın operasyonları muhafazakarların kazanılmış haklarına karşı tehdit olarak algılayıp, yolsuzluklara sahiplenme görüntüsünden vazgeçmeli. Partisini şaibeli işlerden ayrı tutabilirse, o da on yıldır harcadığı emeklerin acımasızca harcanmasını önleyebilir. Politikalarını tasvip ederiz, ya da etmeyiz. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Recep Tayyip Erdoğan bugün için bile alternatifi olmayan tek lider konumunda. Halkı onu gerçekten seviyor, sayıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinin istihbarat mensuplarının, o ülkenin polisi tarafından dinlenip, takip edildiği görülmüş müdür? İşte tam böyle bir güvenlik sorunları yaşadığımız kritik zamanda, insanlarımız başbakanına sahip çıkmayı elindeki tek nimet addediyor.

**********

Kim iyi, kim kötü? Ortalık hükümet devirmeye ayarlı erdemsiz mücadelelerden kirlenmiş vaziyette. Bu tür karışık ortamlar ve zamanlar için, benim öteden beri nacizane bir kıstasım var. Türkiye’min tek karış toprağında gözü olanların düşmanca okları, en çok kimi hedefliyorsa ona bakıyorum. O kişiyi desteklenmesi gereken insan olarak görüyorum. Ki, partisine hiç oyum nasip olmadığı halde benim Tayyip'çi olmamın nedeni de bu. Çünkü şu an içte ve dışta atılan okların hedefinde tek bir kişi var bugün ülkemde. O da bu mazlum milletin başbakanı. Kimi diktatör diyor ona. Kimi “Türkiye’yi Putin’leştiren Adam”. Kimine göre de; “felaket niteliğindeki ustalık dönemini sona erdirmek üzere olan biri.” Bütün bu vicdan dışı söylemlere bakıp, atılan binlerce zehirli, hain oklara karşı ortak bir strateji üretmeliyiz diyorum. Halkını tümüyle kucaklayabilen bir başbakanla birlikte. Elbette gelecek seçimlere kadar. Sevgilerimle.  

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.