Müthiş Yasa


"Bu müthiş yasanın farkına vardığımızda aslında ne kadar müthiş bir biçimde güçlü olduğumuzun da farkına varmış olacağız, böylece hayatımızı DÜŞÜNEREK gerçek kılabiliriz." Evet hayat aslında mutsuz olmak için çok kısa, ağlayan gözlerimizin bize soracak hesabı olacak, peki ya kalbimiz?  Kalbimizin de bize soracağı bir hesap olacak. Neden onu bu kadar yorduğumuzu? Neden  kirlettiğimizi soracak. 

Yaratılışımızın nedenini unutup daldığımız hayâl alemi bir kaya gibi dikilecek önümüze. Ve biz o gün 'ben ne yaptım' diyecek ve yanıbaşımızda kimse olmadan, ailemiz, arkadaşlarımız dostlarımız hiç kimse olmayacak. 

Şöyle düşünelim fani bir dünyadayız. Ömrümüzün yarısı mutluluğu aramakla geçiyor, kalan kısmı ise o mutluluğu bulduğumuzda sürdürebilmekle fakat unuttuğumuz bir şey var sürdürmenin de bir sonu var. Ebedi değil elimizde olanlar ebediyete giderken elimizde avucumuzda sadece amelimize yazdırdıklarımız olacak. Peki ya hayat bu kadar kısayken, ben neden ömrümü tüketeyim hemde yakaladığım mutluluğu bulup bulup kaybetmişken. 

Bakın ;kalbimde bir başkası fakat yanımda başkası var, ellerim bir eli arıyor fakat bir başkasının elini tutuyorum, hissettiğim bir ten var fakat bir başkasına dokunuyorum, çocuğumun babasını bir başkası fakat kızım başkasına baba diyor. Aman Allahım nasıl korkunç bir şey kısıtlı ömrüm için. Hayır bunu yapmayın , ilk önce başkalarını öldürün içinizde. Yaşatmayın zaten yaşatacak kafar büyük sevgilere sahip olsaydınız yanınızda o sevgi olurdu. Giden bir sevgi 'sevgi ' değildir sadece 'Doğru'yu bulmanız için yaşamanız gereken 'tecrübedir'. Biz insanlar olumsuz görünen her şeyin altında olumlu bir şey olduğunu aramalıyız. 

Olumsuz durumda bile iyi taraf olduğunu bilirsek bütün olumsuzlukların tersine döndüğünü görebiliriz. Çoğumuz bir şeyi kötü olarak etiketlediğimiz için iyiyi kendimizden uzaklaştırır ve sonra elbette ki bu, bizim gerçeğimiz olur.
Evren'de kötü yoktur; sadece olaylara daha geniş bir açıdan bakamadığımızdan kötünün var olduğunu düşünürüz. Var olab her şeyin iyi olduğunu bilirsek huzura erişiriz. Hayatımızın yönünü karanlıktan aydınlığa, olumsuzdan olumluya çevirebiliriz. Olumlu şeylere yöneldiğimiz her an hayatımıza daha fazla ışık getirebiliriz ve ışık, karanlığı silip kötürür. İçinde bulunduğumuz an zaten karanlıkmış, tanımadığımız kendilerini yanlış tanıtan, iyi gibi görünüp bize en büyük kötülüğü darbeyi atan en sevdiklerimiz olduğunda dahi.

 Olumlu bakın karakter , kişilik tanıdınız evrende milyonlarca insan var ve hepsi birbirinden farklı hiç biri birbirine benzemiyor ve bir 'Tecrübe'daha sizi öldüren, içinizdeki öldürülen duygular tazeleniyor, yanına bir yenisini ekliyor, bir kötü insan daha ki;bir zamanlar diğer yarım dediğiniz insanlar. 

Hayat kısa ve benim hayatımı ailem çizemez, onlar benim çizdiğim hayatın sadece 'güzel bakan gözleri, kalpleri olabilirler alkış tutarlar, çünkü ben bu kadarına izin veriyorum, acıyı da tatlıyı da madem benim kalbim çekiyor bu fani dünyada mutlu olmayı benim kalbim hakediyor, kendi ellerimle hayatımı mutluluğumu yarınlarımı teslim edemem, benim de bir ailem olacak çünkü, onlara güzel bakmalıyım ışık olmalıyım. Hayatımızı pozitifliğin ışığıyla doldurmalı bu ışığı kim olursa olsun karartmasına izin vermemeliyiz. Benliğinizin frekansını (düşünceleriniz ve duygularınız aracılığıyla) ayarlamaya başladığınızda bazı iniş çıkışlar olduğunu, bir frekanstan diğerine atladığınızı göreceksiniz.
Bu aşama çok kısadır. Çok geçmeden daha güçlü bir frekansta yerinizi sağlamlaştıracaksınız, sonra daha güçlü bir frekansta ve gittikçe daha da yüksekte. 
Yürümeye başlamak da biraz vakit almıştı, değil mi? Ama kararlılığınız sayesinde başardınız. Bu da farklı değil. "Hangi konuda olursa olsun, sahip olacağınız daha büyük şeylerin, beraberinde kendiliğinden tatmin ve mutluluk getireceği yanlış bir düşüncedir. 
Hiçbir şey, hiç kimse ve hiç bir yer size mutluluk getitmez. Size mutluluğun nedenini ve rahatlık duygusunu verirler. Yaşama sevinci  insanın kendi içindedir. 

Uğradığınız bir haksızlıktan dolayı, sırtınızda ihanetin eseri bir bıçakla ölmek istemeniz aslında kıydığınız canınız değil, kıydığınız 'hiç olan 'dır. Evet bir 'hiçtir' sizi öldüren, o zaman bırakın orada kalsın 'tecrübe'yine karşınızdadır ve bir tane daha eklediniz ne mutlu. . . 

Rhonda Byrne muhteşem bir kadın, ona hayran olmamak elde değil, kitapları ruh okşuyor adeta.  The Secret kitabından hatırladığım bir yazısını paylaşmak istiyorum sizinle  "Negatif frekansların iyi yanı yoktur. İsteklerinizin sizi beklediği pozitif frekansa geçin. Bunu yapmak için hayatınızdaki her şeye YENİ GÖZLERLE bakmalısınız:minnettar gözlerle, pozitif gözlerle ve sadece iyiyi gören gözlerle. 
Görüş açınızı  ayarlayıp daha net görmee çalışın. Hayat olağanüstü güzel.
"

Bayan Byrne bu sözüyle gözlerimib rengini değiştirmedi, benim gözlerimin bakışları değişmişti o zaman, aşkla bakıyor baktığıma aşk bırakıyordum. Ve zamanla güzel bakmayı unuttum her unuttuğumda tekrar hatırladım evet "hayat olağanüstü güzel" önümde koca bir zaman yok benim, uzun uzun yıllarımda yok sığdırabildiğim kadar mutluluk sığdırmalı yaşatmalıyım kendime. 

Dışarıda yağan yağmuru kızım Masal'la izlerken elinde annesinin ona yapmış olduğu sıcak çikolatayı içerken O'na "Bak Masalım Allah bizi seviyor, görüyor musun şu güzelliği, şimdi Anneyle beraber minnet edelim O'na, teşekkür edelim bizi sevdiği için, böylesine güzel bir doğaya bizi bıraktığı için'diyelim, ilk önce evlatlarımıza minnet etmeyi şükretmeyi ve DOĞRU insan olmayı öğretelim, sevgisini büyütmeyi öğretelim. 

Yarınımızı yaratmak için bu gece yatmadan önce günümüzün üzerinden geçelim ve iyi anlar için minnet duyalım. Farklı olmasını istediğimiz bir şey varsa onu aklımızda  istediğimiz gibi yeniden yaşayalım. 
Uykuya dalmak üzereyken şöyle diyelim. "Derin bir uyku çekip enerjik olarak kalkacağım . Yarın hayatımın en güzel günü olacak. "

İyi geceler!