Prof. Dr. Ali Osman Özcan

 

 

Ağzı olanın konuştuğu bir ülkede dinleyen insan bulmak çok zordur. Konuşanın çok olduğu bir yerde de dinleyenler olmayacak, her kafadan bir ses çıkacaktır. Gürültü başını alıp gidecektir. Bu konuda atalarımız “Az konuş, çok dinle” derken, günümüz insanı “Çok konuş, kimseyi dinleme” demektedir. Böyle bir durumda insanlar boşlukta şaşkınlık biçmeye hazır olmalıdır.

Eskiden bir ak saçlıya sormuşlar: Sen neden az konuşuyor, çok dinliyorsun? O da şöyle cevap vermiş: Yaradan bana iki kulak bir dil vermiş. Bu yüzden çok dinliyorum, demiş. Bu ak saçlı günümüz insanının tam tersi bir şekilde kendi benliğine aklıyla egemen olduğunu göstermiştir. Kendi benliğine aklını egemen kılamayanların gürültüleri kitle iletişim araçlarında yankı bulmaktadır. Çok dinleyerek lezzet bulanların yerini çok konuşarak kendini ispatlamaya çalışanlar almıştır.

Dinlemeyi adet edinerek düşünenlerin bilimleri ile konuşmaları ile gürültü çıkaranların bilimleri arasında fark vardır. Düşünenler bilimlerinin velisiyken, konuşanlar bilimlerinin kölesi olanlardır. Konuşmayı öne çıkarıp dinlemeyi yok sayan bir eğitim sistemi hatalı bir eğitim zihniyetini temsil etmektedir. Özgür olmak sorumlu olmanın zıddı değildir. Konuşma özgürlüğü konuşma sorumsuzluğu ile karıştırılmamalıdır.

İnsanların kendi kendini biçimlendirme özgürlükleri vardır. Lakin özgürlük adına zalimlik yapma söz konusu olamaz. Zalimin karakteri biçimlenmemiş bir iradeyi yansıtır. Tek kulaklılar da kendi iradelerini biçimlendirememiş olanlardır. Zalimler kendilerini yönlendirme yapamamış; endişe, şaşkınlık, boşluk duyguları içinde kendi benliklerinden uzaklaşmış kişilerdir. Tarih denilen pastanın kırıntılarını toplamaya mahkûm olmuşlardır.

Çok konuşanlardan oluşan bir çoğunluk cahilliğiyle doğru, güzel ve bilimsel olanın düşmanı olduğunu bilmekten acizdir. Eski köye yeni adet getirmek olmaz. Yeni adet getirildiğinde o köy artık yeni bir köy olmuştur. Çok konuşma insana şeref ve değer kazandırmaz. Kendilerini Allah’ın sözcüsü veya işbirlikçisi olarak görenler Allah’tan uzaklaştıklarını bile kavramaktan acizdirler. Allah’tan maaş çeki bekleyenler, marifetsiz ve kibirli akla sahip olanlardır.

Maddi ve manevi olarak ataların mirasına sahip çıkmak, az konuşup çok dinlemek ataların bilgeliğini savunmaktır. Geleneklerdeki bilgelik ve cehaleti ayırt edici bir akıl sahibi, atalarının bilgeliğine saygı duyuyordur. Atalarının evladı olduğuna güvenir. Yaşam zenginliğiyle içindeki vicdanın sesini duyar ki, o kişi cesaretin kaynağına da inmiştir. Geleneğinin tecrübelerine güvenir. Geleneksel değerlere söz söyletmez. Değer arayışına çıkan ve konuşkan ikiyüzlülerden nefret eder. Medyada zihinsel tartışmalarla değerler ortaya koymaya çalışanların ikiyüzlülüğüne de prim vermez.

Yaşama değer biçme gücünü kaybedenlerin felç olan iradeleriyle kalbi kararmışların konuşmaları insanlığa yol gösteremez. Bunların konuşmaları inşa varoluşunun şoklarına da dayanamaz. Bu yüzden kahramanlık cevherine sahip, yerine göre hayatından vazgeçebilme cesaretine sahip insanlara ihtiyacımız vardır. Mağrur veya kibirli insanların cesareti yoktur. Kibirliler kendilerine aşırı değer veren, kendileri olamayan insanlardır. Onlar karanlık ovalarda karanlıklar içinde, dertli dertli dolaşmaktan da korkarlar. Sevgiyi bile sevgi piyasası yaparak onu alınır satılır meta haline getirenlerin konuşmaları da insanlığın gözünü açamaz.

Amaç insanlık mesleğini insan olana öğretmek, yaşamın yaşanacaksa nasıl yaşanacağı konusunda ona yol göstermektir. Ancak işlerin, tasarıların, bilgilerin ve bilgeliklerin olmadığı, her kafadan bir ses çıktığı bir ülkede nasıl yaşanır? Geleceğin kalelerinin nasıl fethedileceğini öğretici aksakallılara ihtiyacımız varken soytarıların konuşmalarına ne diyelim! İçi boş tenekeler daha çok gürültü çıkarır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.