İnsan şerefli bir mahlûktur.

 Yaratılmışların en şereflisi olmasa bile, en şereflilerinden biridir.

 Bunu teyid eden gösterge, İsra Suresi’nin 70. ayetidir:

 “Andolsun biz Ademoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlere yükledik. Onları güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”

 İnsanoğlu yaratıkların birçoğundan üstündür; bu nedenle şerefli bir mahlûktur.

 xxx     xxx     xxx

 İnsanoğlunun şerefli bir mahlûk oluşunun en bariz göstergesi, sanırım Sâd Suresi’nde belirginleştirilmiştir:

 “Hani Rabbin meleklere şöyle demişti: ‘Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu kıvamına erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin.’ Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişlerdi. İblis etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu. Allah dedi: ‘Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?’ İblis dedi: ‘Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.’ Buyurdu: ‘Hadi çık oradan! Sen kovulmuş birisin!’” (Sâd, 71-77)

 İnsan, içinde Tanrı’nın Nefesi’ni taşımaktadır.

 Bu büyük gösterge, insanın şerefli bir mahlûk olduğunu kanıtlayan en önemli delildir.

 xxx     xxx     xxx

 Arz, muhtemelen 4.600.000.000 yaşındadır; Kâinat ise 14.000.000.000… Hatalı olması çok muhtemel bilimsel tahminler, bilebildiğimiz Kâinatın en az bir bu kadar daha ömrü olduğunu göstermektedir. Daha az hatalı olması muhtemel bir başka tahmin, Güneş’in 4-5 milyar yıl sonra kızıl bir deve dönüşeceği ve diğer gezegenlerle birlikte Arz’ı da yok edeceği yönündedir.

 İnsan, milyarlarca yıl ömre sahip Arz’da kabaca 70 yıl kalmakta, sonra asli vatanına dönmektedir. Arz’ın ve Kâinatın yaşı baz alındığında, insanın yeryüzündeki ömrünün “bir an” kadar kısa olduğu rahatça söylenebilir.

 Yaratılmışların en şereflilerinden olan insan, Arz’da ikamet ettiği bu kısacık süre içinde Yaratıcı’sına, kendisini şerefli kılan Yaratıcı’sına layık olmak zorundadır.

 Bu sadece dini bir zorunluluk değil, aynı zamanda varoluşsal bir zorunluluktur.

 xxx    xxx     xxx

 Arz’da “bir an” kadar kısa bir süre misafir olan insanoğlu, muhtemelen içine üflenen Nefes ile kazanmış olduğu “düşünebilme yeteneği”ni kullanmalı ve bundan sonuçlar çıkararak buna göre davranmalıdır.

 İnsanın aklını kullanma zorunluluğu, en bariz biçimde, Mümin Suresi’nin 67. ayetinde billurlaşmaktadır:

 “O, O’dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.”
 
 Ayetin bitiş cümlesi yeteri kadar manidardır:

 “Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.”

 Kuran, yüze yakın ayette “aklın kullanılması”nı emretmekte ve aksi davranışın sonuçlarını Yunus Suresi’nin 100. ayetinde ortaya koymaktadır:

 “Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır!”


 xxx    xxx    xxx

 Ahzâb Suresi’nin 72. ayeti, gizemli bir bildirim taşımaktadır:

 “Biz emaneti göklere, yere, dağlara sunduk da onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi.”

 İslam bilginleri tarafından tartışılan bu “emanet”, belki de konumuz olan “şerefli olma keyfiyeti”dir.

 Diğer yaratıklar emaneti yüklenmekten kaçınırlarken, insan ise onu yüklenmekten çekinmemiştir.

 O halde, Arz’da kaldığı bu kısa süre içinde, bu emanet yükleniciliğine uygun davranmalı; “emanet” olarak neyi kabul ediyorsa, bu uğurda Yaratıcı’sına layık olmaya çaba sarf etmelidir. (Şeref, insan kardeşleri, diğer canlılar, ekolojik denge, din, insanların eşitliği, paylaşım, zalime karşı mücadele vb.)

 xxx    xxx    xxx

 Terörizm en büyük insanlık suçlarından biridir.

 Terörizm, direkt olarak “insanı” hedef alır ve insanın “şerefini” şiddet yoluyla bertaraf etmeye çalışarak bir anlamda Yaratıcı’ya da meydan okur.

 “Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, resmi yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara ‘terör örgütü’, terör uygulayan şahıslara ‘terörist’ denir.” (Vikipedi)

 abd emperyalizminin terörist ülkeler listesinde gösterdiği ülkeler şunlardır: Küba, İran, Libya, Kuzey Kore, Suriye.

 Aklını kullanan şerefli bir varlık, bugün dünyayı kasıp kavuran emperyalizmin, dolayısıyla terörizmin bu ülkelerden kaynaklanmadığı; tam tersine, bu ülkeleri terörist ilan eden abd’nin gezegenin en büyük teröristi olduğu gerçeğini teslim eder.

 Bugün yaşayan en büyük terörist abd’dir!

 İki gün önce öldürüldüğü iddia edilen Bin Ladin, kendi dünya görüşü doğrultusunda binlerce kişinin katili olabilir; ama bir zamanlar taşeron olarak kullandığı bu kişiyi öldürdüğünü iddia eden abd’nin yine kendi dünya görüşüne uygun olarak katlettiği insanlar ile kayıslandığında, bu sayı telaffuz bile edilmeyecek kadar ufak bir azınlığa tekabül eder.

 Yaratılmışların en şereflilerinden olan insanoğlu, abd tarafından işlenen bu şerefsizleştirme operasyonunun hesabını sormak zorundadır; bu, içinde Tanrı’nın Nefesi’ni taşıyan “akıllı” insanoğlunun en öncelikli görevlerinden biridir.

 En güncel örnek olarak, seri katilden Libya’daki katliamın hesabının sorulması gösterilebilir. Prensipleri içinde; “ittifak savunma amaçlıdır”ı  ilk sıraya oturtan, abd güdümündeki NATO, Libya halkının (Osmanlı da dahil) yüzlerce yıldır oluşturduğu tüm altyapısını mahvetmekle kalmamış, daha şimdiden binlerce sivilin kanına girmekten, küçük çocukları bombalarla paramparça yapmaktan geri kalmamıştır.

 Bu alçakça saldırının “savunma amaçlı” olduğunu söylemek mümkün müdür!

 Kendini “eşrefi mahluk” olarak kabul eden her insan, bu emperyalist alçaklığın hesabını sormak; böylece içine Nefes üfleyen Yaratıcı’sına layık olmaya çalışmak zorundadır.

 Dünya hayatı “bir an” kadar kısadır; bu “bir an” pek yakında sona erecek ve insan kendini kaçınılmaz olarak Levhi Mahfuz’un karşısında bulacaktır.

 Evet; “O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmeyecektir”, ama unutulmaması gereken şey, yine o gün “herkesin yapıp ettiklerinin karşılığıyla cezalandırılacak” oluşudur. (Yasin, 54)

 Emperyalizm ve işbirlikçilerinden hesap sormamak da “yapıp ettikleri” arasında gösterilecek kusurlu davranışlardan biridir; insanoğlu bir gün bunun hasabına vermek zorunda kalacağını unutmamalıdır.

 xxx    xxx     xxx

 Sevgili Müslümanlar,

 Buraya kadar okuduklarınızdan sonra, hemen elinizin altında bulunduğundan hiç kuşku duymadığım Kuran’ı açmalı ve Mülk Suresi’nin 2. ayetini okumalısınız. O satırlarda şunu göreceksiniz:

 “Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîzdir O, Gafûr’dur.”

 Sizin bu satırları okuduğunuz esnada, Arz’ın dört bir tarafında ve somut olarak Libya’da, NATO ve amerikan bombalarıyla çocuklar ölmekte, ülkeler mahvedilmektedir. Bu canavarlığın sorumlusu, petrol, doğalgaz ve diğer kıymetli madenleri çalmak, o ülkelerin doğal kaynaklarını talan etmek için gözü doymaz bir ihtirasla saldıran kapitalist emperyalizmdir.

 Bugün en azılı terörist, kapitalist emperyalizmdir!

 Bu suça ortak olup olmamak sizin bileceğiniz bir iştir; çünkü yukarıda okuduğunuz gibi, imtihan edilecek olan sizsiniz!

 Kısacık “bir an” için misafir bulunduğunuz Arz’da, size verilen şerefe ve imtihan keyfiyetine uymak, en büyük insanlık suçları arasında olan terörizme, dolayısıyla kapitalist emperyalizme karşı dimdik durmak “aklınızın” en önemli gereklerinden, en öncelikli görevlerinden biridir.

 12 Haziran seçimlerinde sizden oy isteyenleri bu paradigmayla değerlendirmek en kaçınılmaz görevlerinizdendir!

 Sizden oy isteyen parti veya kişileri, kapitalist emperyalizme (seri katile ve NATO’ya) karşı aldıkları vaziyet ile değerlendirmek zorundasınız!

 amerika ve NATO’ya bel büküp gerdan kıvıranlar ile dost olmaktan kaçınmalısınız; zira içinize Nefes’inden üfleyerek sizi şereflendiren Yaratıcı, “zalimlerin birbirlerinin dostu olduklarını” söylemektedir. (Casiye, 19)

 Levhi Mahfuz’a kaydedilecek olan 12 Haziran “denemesi”nde kimle dost olacağınıza karar vermek zorundasınız; seri katil veya onun işbirlikçileri ile mi, yoksa içinize Nefesi’ini üfleyerek sizi şereflendiren ve sizi “denemek” için “hayatı ve ölümü yaratan” Allah ile mi…

 Bu vesile ile denenmekte olduğunuzu aklınızdan çıkarmamalısınız.

 Tekrar etmekte yarar vardır; sizi denemek için hayatı yaratan Güç, aynı zamanda ölümü de yaratmıştır! Kuran’daki delillere göre hayat “bir an”, ahret ise sonsuzdur.

 12 Haziran’da sizden oy isteyecek olanlara seri katili (abd) ve NATO’yu sormak zorundasınız!

 O gün (12 Haziran 2011), kimle dost olmak isteyeceğinize karar vereceksiniz; İblis ve yardakçıları ile mi, Allah ile mi!

 Hatırlatma bu fakirden, hüküm Allah’tandır…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.