Bir parça nezaket! Tokmağını böyle kötü vurma be davulcu!

Bendeniz estetik güzellik taşımayan kaba alışkanlıkların,geçmişten iz de taşısalar nostaljik değeri olduğunu düşünmüyorum. Örneğin, şu Ramazan'larda gecenin bir yarısında insanı yatağından fırlatan güm güm davul sesleri.. Evlerde çocuklar mı uyuyor, hastalar mı, ihtiyarlar mı? Oruç tutmayanların, ya da tutamayanların kafasına kafasına patlatır gibi... Bu gürültülü  adette neden ısrar edilir, hiç anlaşılmaz. Hele yüksek yüksek apartların bulunduğu sokakta yaşıyorsanız, yandınız demektir. O çirkin vuruşlu tokmak sesi gecenin karanlığında yankı yapar sokağınızda. Sıcak yaz günü açık pencerelerinizden kafanıza çarpar. Sizi odalarınıza kendinizi hapsetme işkencesine mahkum eder. Bu ülkede cadde, sokak asayişini sağlayan ilgililerin, kaba davul seslerine izin vermeleri gerçekten şaşırtıcı. Tıpkı düğünlerde kuyruk olmuş arabaların geçişinde, görgüsüz şoförlerin ortalıkta trafik terörü estirircesine, saygısızca kornalarına basa basa yolları arşınlamalarına müsaade edişleri gibi.
Şu korkunç davul seslerine gelince. Herkesin evinde saat denen bir şey var. Fakir zengin hepimizin elinde de cep telefonları... Buna rağmen karanlıkları yırtarak kapınızın önünden davulunu patlatarak geçen adamın, mübarek addettiğimiz bir ayın uhreviliğini bozacağından endişe duymaz mısınız? Dünü kulakları sağır eden gürültülerle mi yaşatmaya çalışacağız? Bana kızmayınız lütfen. Hem milleti oruca kaldırmak için çağdışı adetlere ihtiyacımız kaldıysa yandık. Hani ne demiş vaktiyle bir evlat babasına;
                 “-Baba bana horaz al da, seherde uyanayım onun sesiyle... Uyanayım da namaz kılayım." Baba istifini bozmadan cevap vermiş;
                 "-Evladım, senin kalbindeki horoz uyanmadıktan sonra, ben sana ne yapayım? On horoz alsam, ne fayda?"

 
* * * * *
 
İlle de davul olacak ise, kendi çocukluğumun davulcusunu anlatayım bari. Bizim küçüklüğümüzde  aslen Balkan Muhaciri olan bir komşumuz, Ramazan gecelerinde, delikanlı oğluyla birlikte tüm mahalleyi dolaşırlardı. Kendisi akordeon, oğlu da davul çalarak insanlara inanılmaz bir müzik ziyafeti sunarlardı. Rumeli şarkıları, ilahiler ve serhat türküleriyle… Biz bütün çocuklar onlar geçtiği anda yataklarımızdan fırlar; bahçeleri, sokakları şenlik alanına çevirirdik. Oğlanın acemice babasına ayak uydurmak için çaldığı kaba davul sesi, o nazenin müziğin estetiğinde kaybolur giderdi. O günlerle bugünü kıyasladığımda, insanın talihli ve talihsiz mübarek günler diye ayıracağı geliyor.
 Gerçek şu ki, geçmişte mecbur kalınarak başvurulmuş adetler, gönüllere huzur verici ise ona gelenek değeri atfedilir. Nostaljik duygular beslenir. Kaba gürültülere, toplumda geri kalmışlık hissi uyandıran görüntülere değil. Bu bir tekamül sorunu galiba. Esasında seherde güneş doğarken kulaklarımıza kuş cıvıltıları hediye eden; günü dahi eşsiz bir tabiat seromonisiyle veda ettiren bir Yaratan’ımız var. Elin adamı Edison olup, bu güzelliklere teşekkürle sessizce ışıklandırmış dünyayı. Biz ise Muhterem Rabb’in nezih ikramlarına aykırı davranışla kulluğumuzu, insanlığa hizmetimizi davul gürültüsünden öteye taşıyamamışız. Hicap duymamak elde değil.
 
* * * * *
 
Geçmişte sosyal medyadaki köşemde  bu rahatsızlığımı dile getirdiğimde, takipçi dostlardan biri sözlerimi “fantezi bir rahatsızlık” olarak niteleyip, malum şehir gürültülerinin yanında davul sesinin sivrisinek vızıltısı kadar bile hükmünün olamayacağını iddia etmişti. Modernleşirken doğa ile olan ilişkimizi de korumak zorundaymışız. Demek bu korkunç davul gürültüleri olmasa, kendimizi doğayla yakınlaştıramayacağız? Ne garip.
Her neyse… Haydi bir davul sesi de benden olsun dedim, yazdım bu satırları. Dile getirdiğim rahatsızlıklarımı, gayri latif istek görüp, görmemek şehir düzeninden sorumlu ilgililere kalmış. Kısaca; Ramazan gibi bir kıymetli ayın uhreviliğini, nostaljik gürültülerle dahi bozmasak diyorum. İllede doğada bu ayda bir ses olacaksa, geceleri mü’min pencerelerinden, camilerden  İlahi Kelam sesleri süzülse dışarılara… Gönüllerimizi titretseler, yeter!..

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.