A.A. muhabirinin verdiği bilgiye gore; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Demir ve Demir Dışı Metaller Sektör Meclisi Başkanı Veysel Yayan, “dünyanın birçok ülkesinin damping ve telafi edici işlem vergisi uygulamaları ile Çin'den yapılan demir-çelik ithalatına karşı ciddi koruma tedbirleri aldığını” belirterek, "Koruma tedbirlerinin alınmadığı ürün gruplarında Türkiye’nin her geçen gün daha fazla bu ülkenin tehdidi altında kaldığını” belirtmiş.

Başta Çin kaynaklı ithalat olmak üzere demir-çelik sanayisinin sorunlarını tartışmak üzere toplanan demir-çelik sektörünün temsilcilerinin verdiği bilgiye gore; Çin'den gelen ağır baskı üzerine dünyanın diğer ülkelerinde, damping ve telafi edici işlem vergisi uygulamaları yoluyla ciddi koruma tedbirleri alındığı; böylece Çin'deki çelik üreticileri de söz konusu vergilerin olmadığı ülkelere yönelmekte olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca; Çin'den yapılan ithalata koruma tedbirlerinin alınmadığı ürün gruplarında ise Türkiye’nin her geçen gün daha fazla Çin tehdidi altında kaldığı. Çin'in dünyanın tümüne yaptığı ihracatın artış hızından 10 kat daha yüksek bir hızla Türkiye'ye ihracat yaptığı görülmektedir.

Çoğunluğu Çin'den gerçekleştirilen dampingli ve teşvikli çelik ithalatı nedeniyle, Türkiye'nin çelik üretimi ve ihracatı gerilemiş, 15 yıl aradan sonra Türkiye ilk defa çelik ürünlerinde “ithalatçı ülke” konumuna ulaşmıştır. 2015 yılının son 7 ayında Çin’den gerçekleştirilen demir-çelik ürünleri ithalatı, miktar bazında 2014 yılına gore yüzde 194 artarak 1 milyon 52 bin tona ulaşması, sector üreticilerinin endişelenmekte haklı olduklarını gösteriyor.

İstişare toplantısında; “Türkiye'nin halen dünyanın en büyük 9. çelik üreticisi konumunda bulunduğunun altını çizen Demir-Çelik Sektörü Meclis Başkanı Yayan’ın verdiği bilgiye gore; "Türkiye’nin 2010-2011 döneminde dünyanın ham çelik üretimi en hızlı artan ülkesiyken, Türkiye'deki çelik üretimi artış hızının 2013 yılından itibaren gerilemeye başladığı ve ilk defa 2015 yılında yüzde 8 gerilediği görülmektedir. Bunun bir çok sebebi olmakla birlikte en önemli nedenlerinden biri de Çin’in çelik üretim kapasitesini son on yılda % 172 oranında artırmasıdır.

Ancak bu aslında çok da korkulacak bir durum değildir. Birincisi “kalite” ve “standard” bakımından Türkiye her zaman avantajlı konumdadır. İkincisi, bu durum geçicidir. Çünkü 2014-2015 döneminde Çin’in stokları büyümüştür. Son on bir yılın en düşük fiyatından satış yapan Çin’in stokları rahatlayınca, piyasalar da normale dönecektir. 2015 yılı demir-çelik ihracatını 100 milyon tona çıkaran Çin ile, 20 milyonluk ihraç değerline sahip Türkiye’nin rakibi ile ancak “kaliteli ürünler” ile rekabet edebileceği görülmektedir. Ayrıca demir-çelik ürnülerinin kullanılacağı alanlarda Türk firmalarının gerçekleştirdiği uluslararası proje sayısının artması da, artı puan olarak Türkiye hanesine yazılabilecektir.

Bilindiği üzere demir-çelik üretimi, büyük yatırım isteyen bir sector olduğundan devletin-kamunun desteğine, teşviğine muhtaçtır. Aksi takdirde küreselleşen dünyada küresel güçler “özelleştirme” adı altında bu milli servetinizi elinizden alabilirler. Stratejik özellikler çerçevesinden baktığımızda, demir-çelik ihraç ve ithal taleplerinin,  alt yapı, toplu konut velhasıl genel olarak inşaat ve yatırım sektörlerinin gelişme düzeyi ile doğrudan alakası vardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Suudi Arabistan ziyaretinde bu ülkenin bizdeki gibi toplu konutlara ihtiyacı olduğu görülmüştür. Suudi yetkililer 2 milyon konut için işbirliği teklifinde bulunmuşlardır. 300 milyon metrekarelik inşaat talebinin Türk müteahhitler için mali değeri 240 milyar dolarlık pazar demektir. Sadece bu imkanın değerlendirilmesi dahi sektöre ciddi bir ivme kazandırabilecektir. Ayrıca Libya, Mısır, Tunus, Fas ve burnumuzun dibinde Irak ve Suriye gibi ülkelerle olan ilişkilerimizin düzeldiğini bir dakikalığına düşündüğünüzde, demir-çelik sektörünün geleceğinin hiç de karamsar olmadığı görülmektedir. Hatta bu noktada ucuz standard altı Çin malı ürünlerin de pazarlanmasında aracı ihracaatçı olarak para kazanabilirsiniz.

Bu bilgilerden yola çıktığımızda demir-çelik üretiminde Türkiye ile Çin’in çıkarlarının örtüştüğü görülmektedir. Böyle olunca kaçınılmaz olarak rekabet de olacaktır. Ülkelerin kendi çıkarları çerçevesinde hareket etmesi de normal bir gelişmedir. Ancak rakip ülke üreticisini korurken, siz koruma altına almıyorsanız kaybeden siz olursunuz. Hele karşınızda Çin gibi bir ülke varsa, sizin adeta ince eleyip sık dokuyarak iş planlaması yapmanız gerekmektedir. Bir çok konuda ortak hareket etmeniz gerekebilir, bir çok ülkede işbirliği içinde olmak da gerekebilir.

Ancak bir an olsun, tedbiri elden bırakırsanız bir omuz darbesiyle rakibiniz tarafından yolun dışına itilebilirsiniz.



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.