Melâhat KIYAK ÜRKMEZ

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve 2 gün süren "Âşıklar Bayramı" ile "Âşık Edebiyatı Sempozyumu"nun hemen akabinde, Türkiye Yazarlar Birliği'nin "Âşıklar Atışıyor" programı 2012 Konya Âşıklar Bayramı'nın bir jübilesi gibiydi adeta. 24 Mart Cumartesi günü saat 14'te, İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Başkan M.Ali Köseoğlu'nun anlamlı konuşmasının ardından, âşıkların, sazlarıyla, sözleriyle katıldıkları ve Aziz Ayva'nın sunduğu, İsmail Detseli gibi değerlerimizin de doğaçlama şiirleriyle renk kattığı program izleyenleri mest etti.

Âşıklar Bayramı, hoşça vakit geçirmenin çok çok ötesinde anlamlar taşır elbette. Kültürümüzü nesilden nesile taşıyan yazılı ve sözlü tapu senetlerimizdir. Bu yüzden Büyük Şehir Belediyesi'ni, TYB'yi, âşıklarımız; Âşık Zafer Kazanlı, Âşık Yağız Ozan, Âşık Muhsin Yaralı, Âşık Ataroğlu, Âşık Özhani'yi akademisyenlerimizi, tüm emeği geçenleri can-ı gönülden kutlayıp, teşekkürü bir borç biliriz.

Konya Âşıklar Bayramı'nın özgeçmişine biraz değinmek ve asıl olan ilk organize edenlere teşekkür etmek istiyorum. 44.sü düzenlenen "Âşıklar Bayramı"nın, 44 sene öncesine gidersek; Konyamızın yalnız Türkiye' ye değil dünyaya açılan kültürel etkinlikleri vardır. Bunları başlatan ve gerçekleştiren ise o zamanki adıyla "Konya Turizm Derneği"ydi. Derneğin başkanı ise Mevlâna İhtifalleri'ni ilk defa başlatan ve dünyaya yayan ve efsaneleşen şair Feyzi Halıcı olmuştu. Gene 44 yıl öncesine gidersek Mevlâna  İhtifalleri, Aşıklar Bayramı, At yarışları, Gül Bayramı ve Yemek Yarışmaları... daha nice etkinlikleri gerçekleştiren Feyzi Halıcı olmuştur. Kendisine şükran ve minnet borcumuz var. Allah hizmetlerini katında kabul etsin.

Asıl konumuza dönersek "Âşıklar Bayramı" dolayısıyla Âşık Edebiyatı, Türk Edebiyatı'nın ana damarlarından birisi olan  Halk Edebiyatı'nın içinde gelişen bir başka tür ve akımdır. Bu tür ve akımın yalnız edebiyatı ve tarihi değil sosyolojik ve tarihsel kökleri vardır. Bilim adamlarına düşen; bunları inceleyip irdelemek, bilimsel köklerini ortaya çıkararak, bir zenginlik olarak kültür dünyasına katmaktır. Bu arada vurgulamak isterim ki, akademisyenlere düşen çok büyük görev ve sorumluluklar olduğu açıkça ortadadır. Âşıkların atışması, doğaçlama söyleyiş sadece şiirin dar ve sınırlı alanlarına hapsedilemez. Hapsedilirse, şiir olmaktan çıkar. Bu şiirden başka bir şeydir.

Âşık Edebiyatı, kuşatıcıdır. Psikolojik, sosyo-psikolojik boyutlarda, sosyolojik alanlarda derin zenginlikleri vardır. Bir dili dil yapan unsurlar bunlardır. Bir milleti ayakta tutan katmanlar da bunlardır. Halkın ruhudur, duyuşlarıdır, düşünceleridir, acılarıdır, kederleridir. Kısacası soluk alıp verdiği nefestir. Herkesin nefesidir. Nefesin hayati önemi tartışılır mı?..



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.