Sistem yalan üzerine bina edilmiş.
Siyasetten tutun da, İslam’a kadar; iş dünyasından tutun da medyaya kadar.
Her şey yalan…
Yalan dünyasını öylesine kanıksamışız ki, yalancılar suçüstü yakalandıkları zaman bile pişkince davranıp zeytinyağı gibi üste çıkmayı başarabiliyorlar ve söyleyecek hiçbir şey bulamıyoruz...
Peki, nereye kadar?
Gidebildiği yere kadar.
Nereye kadar gidebilirse oraya kadar…
İlginç olan ne peki?
İlginç olan, sistemin yalan üretmekte alabildiğine maharetli oluşu ve bu yalan dolan kepazeliğini sonsuza kadar götürebilecek kapasiteye sahip olabilmesi.
Yalan üretiyor sistem.
Hem kendisi yalan, hem de ürettikleri…


***  ***   ***

İslam mesela…
Kuran’ı açıp şöyle bir okuduğunuzda dahi, istisnasız her sayfasında yoksulların çığlığını duymamanız mümkün değil.
Adeta bir eşitlik manifestosu Kuran.
Dünya nimet ve rızıklarının insanların tümü arasında (sadece Müslümanların değil, insanların)  eşit biçimde dağıtılmasını emrediyor Kitap.
Ama uygulamaya bakıyorsunuz hiç de öyle değil
Özellikle son yıllarda ağızlarından dini imanı düşürmeyen insanların yönetimindeki Türkiye’de, kimi kesimler Karun kadar zenginleşirken, kimi kesimler açlığın pençesinde kıvranıp duruyor.
Din adamları?
İlahi fakir…
Onlar da yalan/sahte hadislere dayanarak stepne oluyorlar sisteme.
Geçen Cuma’da uzun uzun anlattı imam biraderim.
Allah kimimizi fakir yaratmış, kimimizi zengin; buna itiraz etmememiz, sabır etmemiz gerekiyormuş.
Hadisler okuyup duruyor.
Peki, bu sütunda bugüne kadar okuduğunuz yüzlerce ayet ne olacak?
Onların Kitabında bu ayetler yok.
İslam’ı, namazla eşitlemişler.
Namaz kılıyor musun; tamamdır.
Peki, zulme karşı savaş?
Öyle bir şeyi söz konusu bile etmiyorlar.
İşte son günlerde gördüğümüz bebek ölümleri.
Kader” diyorlar buna.
Kader, diyorlar ve Allah’a iftira atmaktan zerre kadar utanmıyorlar.

***   ***   ***

PKK ile yürütülen pazarlıklar mesela.
Türk’ün Vatanında Türk bayrağı neredeyse suç unsuru; Türküm demek faşistlikle eşdeğer tutulur hale gelmiş.
Devlet kurumlarından T.C. ibaresi kaldırılıyor; buna bile tahammülleri yok.
Nedir bu, diye sorduğunuzda başlıyor yalan dolan.
Açılım” diyorlar ve Türk’ün Vatanını paramparça etme iradesini yalanlarının ardına saklamakta hiçbir beis görmüyorlar.
İşin kötüsü, hani kırk kere söylersen o olurmuş ya, bu da onun gibi bir şey.
Türkler kendi Vatanlarında teslim alınmış durumda, ama bu duruma neredeyse itiraz eden hiç kimse yok.
Durun bakalım, diyorlar; ne olacak?
Olacak olan zaten belli değil mi, olacak olan zaten olmadı mı?

***   ***   ***
Son örnek medya…
Muktedirler medyayı öylesine bir cendereye almışlar ki, sözüm ona “gücü özgürlüğünde” olan bir TV kanalı, MHP lideri Bahçeli’nin konuşmalarını alt yazı ile geçtiği için anında müdahaleye maruz kalıyor ve bu yayın organının yöneticileri utançtan kızaracakları yerde yine yalana dolana başlayıp kendilerini kurtardıklarını sanıyorlar.
Ya anketlerde yapılan sahtekârlıklar.
Adam açıkça, MHP’den birkaç puan oyu alıp BDP’ye nasıl eklediğini anlatıyor ve bu ortaya çıktığında geleneksel pişkinlikle ortaya çıkıp, medya ne kadar suçluysa, ben de o kadar suçluyum deyip sıyrılabiliyor işin içinden.
Medya özellikle önemli.
Çünkü kamuoyu böyle oluşturuluyor.
İnsan bu yalan dolan cenderesinde gazeteci olmadığına şükreder hale geldi.

***   ***   ***

Sistem bu!
İnsanları yalana zorluyor, onları yalan söylemeye mecbur kılıyor; çünkü kendisi bizatihi yalan.
Peki, ne yapmak gerek?
Bu yalan dolan sistemini iyi tanıyıp bir an önce bu sistemden kurtulmak.
Bu, bu kadar kolay mı peki?
Değil tabii.
Ama nasıl yönetileceğimizi, dinimizin faziletlerinden nasıl yararlanabileceğimizi, kendi öz yurdumuzdu göğsümüzü gere gere nasıl Türküm diyebileceğimizi bu hasletimiz belirleyecek.
Ya yalanı zamanında fark edip onu bertaraf edeceğiz, ya da yalan bizi bertaraf edecek.
Türk Milleti büyük bir sınavla karşı karşıya.
Allah yardımcımız olsun.
Allah’a emanet olun…

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.