Dün olduğu gibi bu gün de birkaç haber ve bir kıssa paylaşacağız sizlerle.

Haberlerden biri, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Barış sürecine mecbur değiliz” sözü ve devamı. Diğeri İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın; “Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye, hâkim olmaya başladılar” mealindeki acı itirafı..

Kıssamıza gelince…Hafızamız bizi yanıltmıyorsa; birkaç ay once de yazmıştık.  

Şimdi, yeniden hatırlatmanın tam zamanıdır diye düşünüyoruz

Hatırlayacaksınız, eminim; basit ama ibret alınacak bir hayvan hikayesi..

Lafı uzatmadan; Raviyanı ahbar ve nakilanı asar ve muhaddisanı ruzgar şöyle rivayet ve buguna ‎hikayet eder ki diyerek girelim söze. Efendim, hikaye buy a, günlerin bir gün Aslanlar ormanın bütün etobur vahşilerini bir araya getirip “dünyadaki açlık ve beslenme sorunları”nı masaya yatırmak üzere bir çalıştay düzenlemişler güya!..

Katılımcılar çalıştayın divan başkanlığı ile üyeliklere Aslan Kral ve aile bireylerini seçtikten sonra ilk konuşmayı yapmak üzere yine en yaşlı Aslan’ı kürsüye davet etmişler.

Yaşlı Aslan oflaya poflaya ve genç aslanların yardımıyla kürsüye çıkıp katılımcıları kükreyerek selamladıktan sonra yumruğunu peşpeşe indirmiş masaya.

“-Yuh olsun hepinize. Özellikle de aslanlara yuh olsun” diye haykırmış. Katılımcılar şaşkın, nefes almadan sözün devamını beklemişler. Yaşlı Aslan: "Yahu" demiş., "hesapta kralız, ama nerdeyse açlıktan öleceğiz gençler!.. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; Fillere saldırsak, fazla büyük... Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, Ee balık yakalayacak halimiz de yok... N'aapsak? Maruzatım bu kadardır” diyerek mikrofonu fırlatıp atmış Kral Aslan’a doğru.

Kral Aslan düşünmüş, divan üyelerine danışmış ve mikrofonu alıp girmiş söze: "Bence öküzlere saldıralım. iri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!..” dedikten sonra teklifini oylamaya sunmuş. Ve tabi ki oy birliği ile ‘öküzlere savaş ilan edilmesine’ karar vermiş çalıştay üyeleri.

Aslan Kral ve çalıştay divan üyeleri başta olmak üzere, sadece aslanlardan oluşan özel harekat timi silahlanıp yola koyulmuş vakit geçirmeden. Gördükleri ilk öküz sürüsüne saldırıya geçmişler. Ama çalıştaydaki hesap çarşıya uymamış. Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer... Daha çabuk ve planlı biçimde organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, aslanları aslanlar gibi püskürtüyorlarmış.

Aslanlar aç bilaç, karizmaları yerle bir olmuş vaziyette ormanın içlerine çekilip. “N'aapsak, n'aapsak?” diye kara kara düşünmeye başlamışlar.

Yaşlı Aslan "tilkiye danışın" demiş. Demesiyle birlikte onları bir ağacın koğundan izleyen tilki ortaya çıkmış. Sorunu bir daha dikkatle dinlemiş ve:

“-Kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..."

Çaresiz kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş,

"-Saygıdeğer öküzler!. Elçiye zeval olmaz, bilirsiniz. Sizler hayvanların en bilgeleri ve en uysallarısınız " diye bir güzel yumuşatmış öküzleri. "Aslında aslanlar da uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, Kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! " Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, "bana dokunmayan aslan bin yaşasın" mantığıyla, verivermişler sarı öküzü.

Aslanlar da afiyetle yemiş. Bir gün, iki gün.. derken tilki gene gelmiş öküzlerin yanına..

"-Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş Ve eklemiş: "ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, Canları çekiyor, verin, kurtulun!"

Öküzler uzun uzun düşünmüş, danışmış, tartışmış ve "öküzlerin ve otlağın sıhhat ve selameti için"  teslim etmişler benekli öküzü...

Üç gün, dört gün... Tilki gene gelmiş. “Şu kuyruğu kısa olanı... Yok şu burnu beyaz benekliyi.. Şu tombul olanı...” diye diye tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar. Günlerden bir gün... Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü. Doğrudan aslan kral gelmiş.

"Hanginizi istiyorsam, Canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, Adamı hasta etmeyin" demiş.

Otların arasında korkudan tir tir titreyen öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demişler ama çoktan iş işten geçmiş.

Hikayemiz bu kadar. Anlatması bizden ders alması habere konu zevatttan…




 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.