Büyük Millet Meclisi Milli Saraylar Daire Başkanlığınca düzenlenen "Sultan Abdülmecit ve Dönemi Sempozyumu"na her nedense basın yayın organları ve siyasi partiler büyük ilgi gösterdiler.  İlgi aslında Abdülmecit Han'a değil; meclisin böyle bir teşebbüsü nasıl yaptığının sorgulanmasınadır. Çünkü aynı meclis aynı hanedanlığın tüm üyelerini 1924 yılında yurtdışına sürmüştür.

Keşke ilgi gösterilen, anlaşılamaya çalışılan Abdülmecit Han olsaydı. Çünkü o hem Osmanlı'nın son yılları hem de Türkiye'nin kuruluşundan sonra izlenen politika bakımından önemli bir şahsiyettir.  Kısa süren yaşamında(38 yaşında vefat etmiştir) çok önemli olaylara damgasını vuran bir devlet adamıdır.  Abdülmecit Han dendiğinde ilk akla Tanzimat ve Islahat Fermanları, sonra da batılılaşma hareketini başlatan Mustafa Reşit, Ali ve Keçecizade Fuat Paşalar gelir. 

Bu yıllar tarihçi İlber Ortaylı'nın ifadesi ile "...Bir toplumun kurumlarıyla, gelenekleriyle devlet adamlarıyla kaçınılmaz bir yazgıya doğru ilerlediği, karanlığın ve gafletin yanında fazilet ve aydınlığın ortaya çıktığı, çöküşle ilerleyişin boğuştuğu, Osmanlı tarihinin en uzun asrıdır."

Abdülmecit Han, babası II. Mahmut vefat ettiğinde 17 yaşındadır. Babasının cenazesinde Koca Hüsrev Paşa (70 yaşlarındadır) mevcut Sadrazam M.Emin Rauf Paşa'nın elinden sadrazamlık mührünü zorla alarak kendisini Sadrazam ilan eder. Paşa'yı dizginleyebilecek kimse yoktur ve çok güçlüdür. Abdülmecit Han' da bu emrivakii durumu kabul etmek zorunda kalır. Saraya döndüğünde Gürcü asıllı annesi Bezmialem Sultan "Yavrum baban Emin Rauf Paşa'yı çok severdi, neden sadrazamlığı ondan aldın?" diye sorunca " Bana fırsat mı verdiler validem" der. İşte böyle bir ortamda Abdülmecit Han tahta çıkmıştır (1 Temmuz 1839).

Tarihçiler onun ilk sekiz yılını başarılı bulurlar. Yanında Mustafa Reşit Paşa ve onun ekibi sayılan Ali Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa gibi önemli devlet adamları vardır. Ve bunlarla birçok yenileşme adımları atılmıştır. Bu üç adam yıllarca hem dışişleri bakanı hem de sadrazam olarak görev yaparlar. Bunların özelliği, bir ekip olmalarına rağmen her birinin bir büyük devletin adamı gibi görünmüş olmalarıdır. Birisi İngiltere yanlısı, diğeri Fransız... Abdülmecit de hangi ülke ile sıkıntıya düşmüşse onu göreve getirerek bir denge politikası gütmüştür.

Bu Yıllarda sadece padişah küçük yaşta değildir. Dışişleri Bakanı olan Mustafa Reşit Paşa 31 yaşında,  en önemli Büyükelçilik olan Londra Büyükelçisi Ali Paşa ise 26 yaşındadır.

O dönemde en büyük sorunu Mısır'dır. Mehmet Ali Paşa kurduğu düzenli bir ordu ile Anadolu'ya kadar gelmiştir. Kendisine daha büyük verilmesini, oğlunun da sadrazam yapılmasını istemektedir. İşte bu sorun İngiltere, Rusya ve Avusturya ile anlaşılarak Mısır yönetimi Mehmet Ali Paşa'nın elinden alınmış, Kavalalı ailesine teslim edilmiştir.

Tanzimat Fermanını Mustafa Reşit Paşa, Islahat Fermanını da Ali Paşa açıklamıştır. Tanzimat, batılılaşma yolunda köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemin adıdır. Bunun için çıkarılan Tanzimat Fermanı ise Türklerin ilk temel hak beyannamesi sayılabilir. Bu döneme gelinceye kadar, özellikle Lâle Devri'nden başlayarak çeşitli reformlar denenir. Fakat Patrona Halil (1730) ve Kabakçı Mustafa (1807) gibi isyancıların yeniçeri ve halkı ayaklandırarak iç karışıklığa meydan vermeleri, hatta sadrazam ve üst düzey bürokratları öldürmeleri bu reformların yarıda kalmasını sağlamıştır. Bu yüzden Osmanlı bürokrasisi ıslahat yapmak için uzun süre ayak diremiş ve istekli davranmamıştır. Tanzimat fermanını açıklamak için görevlendirilen Dışişleri Bakanı Reşit Paşa tören alanına vasiyetini yazıp, ailesiyle helalleştikten sonra gelir. Yani Tanzimat gibi devrimler burada anlatılacağı şekilde kolayca gerçekleşmemiştir.

İlk özel gazete bu dönemde yayınlanır: Tasvir-i Efkar. Sonradan Tercüman-ı Ahval çıkar. Yine ilk olarak kâğıt para bu dönemde tedavüldedir. 1844'te Mecidiye (Galata) Köprüsü yapılır. 1851'de Şirket-i Hayriyye denilen Boğaziçi vapurları işletilmeye başlar. 1853'te başlayan Kırım Harbi sırasında ilk telgraf hattı İstanbul-Varna-Kırım hattına döşenir. 1854'te Beykoz Kasrı, 1856'da Küçüksu Kasrı ile Dolmabahçe Sarayı yaptırılır.

Amerika'ya Deve Gönderilmesi

1855 yılında Meksika ile savaşan ABD, çöl şartlarında nakliye işlerinde kullanılmak üzere Osmanlı Devleti'nden 30 deve talep istemiştir. Devler, Meksika sınırında bulunan birliklerin iaşe ve ikmal işinde kullanılacaktır. Hatta ABD o kadar sıkışır ki, Osmanlı'dan daha cevap gelmeden gemilerini İstanbul'a gönderir. Dönemin Sadrazamı Fuat Paşa, ABD'nin bu talebini Sultan Abdülmecit'e götürür ve Padişah 30 devenin ABD'ye gönderilmesine onay verir. Hatta 30 devenin yanına 4 deve de hediye gönderir.

Abdülmecit bir batı prensi gibi yetişmiştir. İyi derecede Fransızca bildiği ve çok nazik biri olduğu belirtilir. Fakat iktidarının son yıllarına doğru içkiyi fazla içer olmuştur. 13 kadınla evlenir (bazı kaynaklarda 21'dir); bunlardan 24 (bazı kaynaklarda 37 çocuğu vardır) çocuğu olmuştur. Oğullarından V.Murat, II. Abdülhamit,  V. Mehmed Reşad ve Vahideddin padişah olmuşlardır.

İşte bugünlerde İstanbul'da anılan Abdülmecit Han'ın uzun olmayan yaşamından size kısa bir özet yaptık...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.