Elda Ela        



Günlerdir "hepimiz Hrant' ız, hepimiz Emeniyiz" nidalarıyla yollara düşen yaklaşık 20bin kişilik bir grup adaletin sağlanmasını istiyor.
Haklılar, çünkü Hrant Dink davasının karara bağlanmasından sonra çıkan komedivari açıklamalar vicdanı olan herkesin içini bulandırdı. Fakat bu olay üzerine, yıllardır ideolojik yaklaşımlarla ülkeyi bölmek için uğraşan gruplara gün doğdu. Daha düne kadar "Ergenekon safsatadan ibaret, böyle bir örgüt yok" diyenler meydanlarda şovlarını yapmaya koyuldular. Amaç; Hrant cinayetinin ardından yapılan haksızlığı savunmakmış gibi gelmedi bana, çoğu kişi kendi düşüncesinin provakasyonu için düştü yollara. Oysa Hrant Dink' in kemikleri hala sızlamaya devam ediyordu öldürüldüğü kaldırımda ve hala adaletin yerini bulmasını ümit ediyordu bir yerlerde...

Sadece Hrant ve sadece Ermeni olmakla sağlanamıyor adalet, kendiniz olun, hak arayın, hakkın aranması için çaba gösterin. Kısa süre önce Ermeni Soykırımı' nı resmen kabul eden, sözümona demokratik ülke sayılan, ama 50 delegeyle soykırım oylaması yapan Fransa' nın tutumunu haklı görürmüşçesine çıkıp "hepimiz Ermeniyiz" nidaları atmak şuursuzluktan öteye geçmemektedir bence.  Ben Ermeni değilim, Türküm, Ermeni'ye de, diğer milletlerden olanlara da saygı duyar, eşit şartlar altında yaşanması için ne gerekiyorsa yapılmasına öncülük etmek isterim. Tıpkı bilinçli olan tüm vatandaşların yapacağı gibi...

Şimdi asıl konuya gelelim; adaletin çivisi çıkmış iyice. Hak-hukuk derken, hukuk devletinde yaşadığımıza inandırılmışken, 5 yıl süren davanın sonunda yeterli delile ulaşılamadığı için, 13 sanık Hrant Dink davasından beraat ediyor. Ağırlaştırılmış müebbete mahkum edilen diğer sanık ise kendi başına cinayeti işlemiş sayılıyor. Ancak, o sanık cinayeti işlediği dönemde emniyette stajyer olarak çalışıyor, diğer sanık da bir partinin başkanının korumalığını yapıyor. Ne ilginçtir ki her ikisinin de emniyet güçleri ve askerle arası iyi, tanınıyorlar, tabi oldukları görevlere rağmen yine ilginç bir cesaretle kimseden emir almadan, kendi başlarına, sadece medyada öne çıkan haberlere sinir olarak bir insanı öldürme psikopatlığına düşebiliyorlar. Ve kahretsin ki 5 yıllık uzun süreye rağmen yeri geldiğinde kısa sürede delillere ulaşabilen yargı, Dink cinayetiyle ilgili yeterli delile ulaşamıyor. Birileri tarafından alenen organize edilen bu suç, kişisel olarak algılanıyor.  Algılanması sağlanmaya çalışılıyor. Ancak yine yargı mercileri kendi kendilerini beyanatlarıyla ele veriyor. Hakim "örgüt var, yeterli delil yoktu, vicdanım rahatsız" derken, aynı davanın savcısı çıkıp "adalet suçu işlenmiştir, delil de vardır, örgüt de" diyor. Burada en büyük iş Sayın Adalet Bakanı Sadullah Ergin' e düşüyor. Gerekli araştırmaları ve hukuki düzenlemeleri yaparak, son görüşü bildirmesi ve insanlığa yaraşır kararın alınması için uğraşması gerekiyor. Tabii karanlıkta kalan diğer faili meçhul cinayetlerin de aydınlatılarak geleceğe daha büyük umutla bakmamızın da sağlanması şart. Çünkü adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan sadece suçlulardır ve Freud un da dediği gibi "bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun".
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.