34 yıldır ölüydü, ikinci kez öldü
34 yıldır ölüydü, ikinci kez öldü
Son Dakika Haberler Son Dakika Haberler
Gündem
Edinilen bilgiye göre 12 Ağustos günü Geçit beldesi yakınlarında bir sulama kanalı içerisinde bir erkek cesedi bulundu. Şahsın cesedi otopsi yapılmak üzere hastaneye kaldırılırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yapılan ilk incelemede, yaşlı adamın sulama kanalına düşerek boğulduğu tespit edildi. Ceset detaylı otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.Olayın ardından Erzincan polisi, şahsın kimlik tespiti için Geçit beldesi başta olmak üzere Erzincan genelinde çalışma başlattı. Şahsın bir gün önce 100 Yıl Atatürk Huzurevi'nden kaçan 70 yaşındaki Alzheimer hastası Şaban Alp'e ait olduğu tespit edildi. Yaklaşık 8 aydır huzurevinde misafir olarak kaldığı öğrenilen yaşlı adamın, daha önce de kaçma teşebbüsünde bulunduğu öğrenilirken, 11 ağustos günü öğle saatlerinde huzurevinin duvarlarından atlayarak kaçan şahıs, görevliler tarafından aranmasına rağmen bulunamayınca durum polise bildirilmesine rağmen cesedi bir gün sonra sulama kanalının içerisinde boğulmuş halde bulundu.Yapılan kimlik tespit çalışmasında, Şaban Alp'in Erzurum'un Tortum İlçe Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre 1979 yılından beri ölü olduğu ortaya çıktı. Yaşlı adamın 8 ay önce bir yakını tarafından Erzincan'daki bir hastaneye terk edilmesi üzerine 100 Yıl Atatürk Huzurevi'ne misafir olarak alındığı, yaşadığının tespiti için Erzincan Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından 28 Şubat 2013 tarihinde Erzurum Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi ne dava açılmasına rağmen, yaşadığına dair belge bulunamadığı ve yakınlarının tespit edilememesi nedeniyle reddedildiği öğrenildi. Kısa süre önce kurum tarafından ikinci kez mahkemeye başvurduğu ve davanın devam ettiği öne sürülürken, düştüğü sulama kanalında hayatını kaybeden yaşlı adam geçtiğimiz Cuma günü toprağa verildi. Ve bunun içindir ki, (Musa doğduğu zaman) annesine: Onu (bir süre emzir) diye ilham ettik, ama onun başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu nehrin sularına bırak; ve (onun için) korkma, üzülme; çünkü Biz onu sana geri getireceğiz ve kendisini elçilerimizden bir elçi yapacağız! (Kasas-7)Müjdeler yüklü, muştular yüklü haber sonunda, bilir ki anne; nehre bırakılan Musanın dönüşü vardır. Peygamberlik misyonunu yüklenmesi, hakkı ve hakikati nice çileli, ihanetlerle dolu yaşantıdan sonra gür bir nida ile Firavuna haykırması vardır
. Yüreği yaralı anne biliyor, nehre bıraktığı yavrusunu asıl sahibine, asıl hamisi olan Rabbine teslim ediyor
Biliyor emanet geri gelecek
Helalinden, ruhundan ve bedeninden beslediği yavrusunun geri dönüşü olacak
Onca imtihanlardan, hatalardan, cinayetlerden sonra muhakkak Hakka yürüyüş gerçekleşecektir. Ey Rabbim! Ben kendime yazık ettim beni bağışla. diye hatalar sonucu yöneldiği Rabbine yine çaresiz kaldığı, tükendiği bir anda:Ey Rabbim, bana bahşedeceğin her hayra öylesine muhtacım ki! diye niyazda bulunacaktır kutlu Nebi
Nehrlere bıraktığı yavrusunun arkasından yüreği acıyla dolup taşan anne, emeğiyle, katıksız, haramsız büyütüp beslediği yavrusunun döneceğini bilerek bırakacak serin sulara
Rahmana adanmışlığın zirvelerinde, Mabuduna yönelmenin bilincinde alacaktır tüm kararlarını.Geçit vermeyen yollar açılacak, nehirlerin yolu okyanuslara doğru uzanacak
Sonrasında hakikat yolunda yürüyen Nebiye yol olacak denizler. Hızırla bilgelik yolundaki yolculuklarının sonunda, Şuayb Peygamberin rehber ve önderliğinde, Rabbinin katından sahifeler verilecek
Kutlu, par par yanan eli, dayandığı asası, yardımına koşan Harunu ve onu hiç terk etmeyen Rabbi olacak
Onu terk edip Tih çölünde başı boş dolaşan, İsrailoğullarına inat, onu terk etmeyen mutlak hakikat yolcuğunun kutlu neferleriyle yoluna devam edecek
Firavunun ruhsuz, ezen yasalarına inat Rabbi ona on buyruk levhasını verecek. Hakikat ve doğruluk yolunda, hatalar yapan, sonra o hataların farkına varıp dönüşler yaşayan bir kul olarak çıkar karşımıza Musa Peygamber
Işığa doğru yola çıktığında, şaşkındır, korku dolu yüreğine yine Rabbinden muştu ırmakları dökülür
Sina Dağındaki ateşe yürüyen Musa Peygamber, dirilişe, Firavuna başkaldırmaya yürür. Ezilen halkların özgürlük sancılarına, kutlu seferleri kuşanıp zulme uğrayan mazlum halkların özgürlüğüne yürür
Damağında hâlâ annesinin helal sütünün tadı, yüreğinde annesinden yüreğine dökülen dualı seslenişleriyle öylece yürür
Rahmanın yasalarını kuşanıp, ekmeğini yemiş, ocağında büyümüş de olsa hak ve hakikat yolunda, minnetsiz bir şekilde Firavunun tüm zorbalıklarının ve haksızlıklarının üzerine yürür
Asası, yanan eli, emir sonunda çıkarttığı çıplak ayakları, korkuları, ümitleri, yardım istekleri ve en çok da anasının duaları ve helal sütü vardır yoldaş eylediği
Modern nehirler öylece akarlar
Nehirler kara, derin, zehirli okyanuslara durmadan akarlar
Nehirler ne çoktur oysa
Şehrin neon lambalarının aydınlattığı kalabalık caddelerdir, kuşatılmış okullardır, haram saatlerin konakladığı bilgisayar ve televizyon ekranlarıdır
Kahvehaneler, sevgisiz evler, sigara dumanıyla havasız ve ruhsuz kalmış kafelerdir
Sonra bu nehirlere bıraktığımız çocuklarımız vardır
Her birinin Musa Peygamber duyarlılığıyla, sorumluluklarını yüklenmesini beklediğimiz körpe kızlarımız, civan delikanlılarımız vardır
Bir tarafta, sandığın içinde annesinin kutlu ve emin dualarına sarmalanmış Musa Peygamber, bir tarafta, şehrin nehirlerine doğru akan...
Paylaş: