Nazarbayev, Atatürk'ü kendine örnek aldı
Nazarbayev, Atatürk'ü kendine örnek aldı
Son Dakika Haberler Son Dakika Haberler
Gündem
Kazakistan'da iktidardaki Nur Otan Demokratik Halk Partisi eski Başkan
Yardımcısı Darhan Kaletayev, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek aldığını kaydetti. '1 Aralık Kazakistan Cumhurbaşkanı Günü ' ilan edilmesinin fikir
babalarından biri olan Kaletayev, Cihan Haber Ajansı'na(Cihan) konuştu. Geçen
yıl Kazakistan meclisinin aldığı karar doğrultusunda 1 Aralık ülke genelinde
"Kazakistan Cumhurbaşkanı Günü " olarak kutlanıyor. -Siz Kazakistanlı
siyasetçilerin içerisinde ilk olarak 'Halk Önderinin Faktörü' adlı eseri
yazdınız ve Nazarabyev'e "milli lider, önder gibi' unvanların verilmesi fikrini
ortaya attınız. Bu size bir yerden sipariş mi verildi, yoksa Cumhurbaşkanı'na
yaranmak mı istediniz.? -"Her ikisi de değil. Eğer siz Kazakistan'daki
siyasi gelişmelerin tarihini bilseydiniz, egemenliğimizden önce, tarihin dönüm
noktalarında ülkenin başında olan bireylerin rolü devre dışında tutuldu. Tarih
ile birey arasındaki bağın ayrılmaz bütünlüğü hakkında yazılmış, daha doğrusu
belli bir tarihi süreç içerisinde önderin rolünü anlatan çalışmaların
olmadığının görürsünüz.Çünkü bizim sosyal bilimler dalı Marksizm ve Leninizm
felsefesi üzerine kuruluydu ve tarihi harekete geçiren güç olarak sadece onlar
öne çıktı. Tabii ki, tarihi yapan temel güç halktır. Ancak o gücü belli bir amaç
doğrultusunda yönlendirecek, yol gösterecek liderdir. Dolayısıyla, biz tarihe at
gözüyle baktık, diğer bir deyişle kırılmış aynadaki yansıma
gördük.Bildiğiniz gibi Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığını 1991 yılında
ilan etti. Vatan tarihinde sadece yeni bir dönem değildi bu. Bu tamamen yeni bir
oluşum, yeni bir devlet ve yeni bir felsefenin başlangıcıydı. Biz bu
zor, ama aynı zaman da şaşırtıcı olan dönemin tanığı olduk ve tüm süreçleri
aşama aşama geçerek dışardan gözün göremeyeceği tarafları içten izledik. Ülkenin
bugününü belirleyen, geleceğini öngören tarihsel kararlar ve başarılarının
yazarının olduğunu gördük. Sovyet ideolojisi tarafından çok eleştirilen K.
Jaspers'in "Tarih bazı bireylerin sürekli ilerleme arzusudur" dediği sözlerinin
anlamını kavradık. Belki siz bilirsiniz buna benzer bir cümleyi Kazak halkının
büyük düşünürü Abay söylemiş. O'nun tabiriyle " Kafasında bilgi olmayanın boş
konuşanlarından fayda gelmez". Eğer özetlersek, tarihi bilincimizdeki bakış
açımızı değiştirmek için "milli lider faktörü" adlı çalışmamı yazmama neden olan
asıl sebepler bunlardır. Ayrıca çalışmamı ele alırken tarihi ve sosyoloji
alanını genişleterek, dünya standartlarına uygun bir monografi yazmak istedim. Asıl düşüncem bunlardı, inanmak ya da inanmamak, siparişle yazılmış veya
beğeni kazanmak için yapılmış demek artık size kalmış" -'Milli
önder' kavramı sadece Kazakistan'ın şimdiki Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'e
yönelik kullanılacak mı yoksa, Kazak tarihindeki başka dönemleri de kapsayacak
mı? -"Bu arada bir meseleyi açıklığa kavuşturmamız lazım. Tabii ki her
dönemin kendi zorlukları vardır ve o zorluklardan çıkaran kahramanları vardır.
Ben bir siyaset bilimcisi olarak Kazak halkının tüm siyasi tarihini analiz
yapmayı amaçlamadım. Aksi halde Kazak tarihinde birçok reform yapan Kasım Han,
Esim Han, Salkam Jangir Han, Tauke Han ve Abılay Han dönemleri incelenebilirdi.
Reform yapmaktan kastettiğim olanı geliştirmek ve zamana uyarlamakla ilgili
değil, daha önce olmayan bir şeyi kurmak ve geliştirmektir. Reformun bu türü en
zorudur. Osmanlı döneminde de Türk toplumunu çağdaşlaştırmak için uğraşan
reformcular olmuştur. Buna örnek olarak 18. yüzyılın sonunda III. Sultan Selim'i
ve 19. yüzyılın başlarındaki II. Mahmud'u gösterebiliriz. Onlar, İngiliz
doğubilimcisi B.Lyuis tabiriyle 'Neresi doğru değil, nerede hata yaptık?'
sorusuna cevap aramışlardır. Oysa Atatürk neresinin hatalı olduğunu bilerek Türk
toplumunu tamamen değiştirmiştir, diğer bir deyişle 'medeni' değişiklikleri
yapmıştır. Bundan dolayı O tüm Türkiye tarihinde en büyük lideri olmuştur. Nazarbayev'in önünde de buna benzer 'medeni değişiklikler' yapma görevi
vardı. Bundan dolayı şimdiki Kazakistan tarihinde Nazarbayev faktörünü başka
dönemler ile beraber inceleyemiyoruz." -Siz Mustafa Kemal Atatürk ile
Nursultan Nazarbayev'in reformları arasındaki benzerlikten bahsettiniz, bu
konuyu biraz daha açar mısınız ? Mesela Türkiye'de 'cumhurbaşkanlığı günü'
bayram olarak kutlanmıyor -"Bir meseleyi doğru anlamanızı isterim.
Türkiye Melihşah'tan başlayan bin yıllık tarihinin çoğunda özgür yaşamıştır. 20.
yüzyılın son yılları ve başı hariç Türkiye, özgür yaşamıştır. Türkiye gücünü
kaybetse bile birçok ülkeye aynı anda hakkını savunmak adına meydan okuyabilen
ülkeydi. Bu söylediklerimden şu çıkıyor, Atatürk Türk halkının kaderini
değiştiren reformu yaparken, özgür halkı temsil ediyordu. Halbuki Nursultan
Nazarbayev bir buçuk asırlık kolonize edilmiş, Sovyet sisteminden yorulmuş,
ezilmiş ve milli değerleri ve devlet bilincini kaybetmeye başlayan halkı
toplayarak yön verendir, her şeye yeniden başlayandır. Yani bizim için ilk
cumhurbaşkanı kavramı bağımsız Kazakistan'ın bayrağı, milli marşı, milli arması
ve başkenti gibi sembolik değere sahiptir. Kendi bağımsızlığına her taraflı güç
kazandıran Kazakistan ve Kazak halkı için bu bayram böyle bir anlam ifade etse
gerek. "DIŞ POLİTİKAMIZDA TÜRKİYE'NİN YERİ AYRIDIR-Nursultan
Nazarbayev'in dış politikasında hangi entegrasyon yöntemi hakim? Ve onun önem
verdiği öncelikleri anlatırmısınız ?-"Kazakistan Avrasya'nın tam
beşiğindedir. Dolayısıyla bizim ülkemiz dünyadaki büyük devletlerin jeopolitik,
stratejik ve ekonomik alanında ilgisini kazanmaktadır. Bundan yola çıkarak
Nursultan Nazarbayev, dış politikada bağımsızlığımızın ilk yıllarından
başlayarak diğer ülkelerle entegre olmayı güden çok yönlü politikayı takip etti.
Sizin sorunuzu cevaplarsak tabii ki Kazakistan'ın dış politikada öncelikleri
vardır. Birinciden , bu post-Sovyet ülkeleri ile işbirliği, çünkü bizi bu
ülkelerle bir araya getiren ortak noktalarımız çoktur. İkinciden, Çin'in hızla
gelişen büyük ekonomisiyle işbirliği kurmaktır. Son olarak dünya ekonomisine ABD
ve Batı Avrupa ülkeleriyle entegre olarak katılmaktır. Ancak Kazakistan'ın dış
politikasında köklerimizin bir olduğu Türki devletlerinin, özellikle Türkiye'nin
yeri ayrıdır. Günümüzde dünyada tarihi, dini ortak dili yakın 6 ülke vardır.
Bizim o ortak bağlantıdan yola çıkarak bir birimizle ekonomi, siyasi ve medeni
alanda alışveriş yaparak ilerlememiz lazım. Kardeş ülkelere kucağını açarak
birleşmesini sağlayan 1990. yıllarda dünyada tek özgür Türk devleti Türkiye'ydi
ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dı. Şimdi Kazakistan'ın Cumhurbaşkanı Nursultan
Nazarbayev'in girişimleri tüm Türk dünyasına yeniden nefes kazandırmakta, diğer
aşamaya geçirmektedir. 2009 yılında Nahçıvan'da gerçekleşen Türk
Devletleri Cumhurbaşkanları Buluşması'nda Nazarbayev, Türk birliğini
etkinleştirmek adına yeni bir inisiyatif alarak Türk Birliği'ni
kurumsallaştırması fikrini ortaya attı. Bundan sonra Türk Devletleri
Başkanlarının Konseyi, Türk Akademisi ve Türk Medya Platformu gibi kurumlar
oluşturuldu. Kazakistan Cumhurbaşkanı'nın sunduğu tüm fikirler hayata
geçirildiğinde Türk Dünyasını yönlendirmenin belli bir sistemi olacaktır. Burada vurgulanacak bir hususta bunca işlerin amacı - genel nüfusun
kardeş ülkelerde serbest dolaşımı, iş kurma ve yapma imkanlarıdır. Bundan dolayı
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nursultan Nazarbayev'e Türk Dünyası Lideri
demişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Kazakistan ve Türkiye işbirliğinin
"Yeni Sinerji" programına çok önem veriyor. Dikkat çekilecek diğer bir durum da
Nazarbayev'in Ankara'ya yaptığı son ziyareti. Çankaya'da Gül tarafından verilen
yemeğe iktidarı ve muhalefeti ile tüm parti başkanlarının katılması çok şeyi
ifade ediyor. Biz gelecekte "Nazarbayev'in Avrasya doktrini ve Türk Dünyası"
adlı yeni siyasi fenomenden bahsedeceğiz. Yani ticari ilişkiler ve ekonomik
işbirliği arttıkça kardeş ülkelerin bütünlüğü de gelişecektir. Burada
Nazarbayev, Türk iş adamlarının Kazakistan ve Rusya pazarına çıkmaya çağırdığını
hatırlatmalıyız. Kazakistan ile Rusya Gümrük Birliği'nde olduğunu da
hatırlarsak, bu teklifin neler getireceğini tahayyül etmek bile insanı
heyecanlandırıyor. Bizim Cumhurbaşkanımız birlik ve bütünlüğü sadece kelime
olmaktan çıkıp hayata geçmesini ve gelecek nesillere ulaşacak en büyük armağan
olmasını amaçlıyor."
Paylaş: