Biz ıssız kadınların hikayeleri hep yarımdır ve üç aşağı beş yukarı hep birbirine benzer…Çünkü ikiye bölünmüştür yüreklerimiz…
Bir yarısına ışık vurmuş, diğerine gölge düşmüştür..
Bir tarafımızda hala küçük bir kız çocuğu saklanır öte tarafımızda birdenbire büyüyen bir kadın…
Elimizde tabletler, dizimizde laptoplarla değil, plastik bebeklerle oynayarak büyüdük biz…
Öyle dokunmatik telefonlarımız yoktu.. Ya sevgilimize en yakın oturan arkadaşlarımızın balkonuna konuşlandık …Ya kalbimiz çarparak beyaz konversli çocuğun sokağın köşesinden dönmesini bekledik…
Bizim zamanımızda "Senede bir gün buluşurdu aşıklar " ve Tarık Akan gibi severdi erkekler..Hep birlikte hıçkıra hıçkıra ağlardık Nalan’la… Katıla katıla gülerdik İnek Şaban’la…
Hayatın ne açıp ne kapadığı iki kuşak arasındaki o saf eşikten çıktığımız içindir ki masum kaldı yüreklerimiz… Her "seni seviyorum" diyen adamı esas oğlan sanmamız bundandı başlarda…
Herşeye rağmen çok sevildiğimize inanma saflığımız bundandı...
Canımız çok yandı ama sonra biz de büyüdük elbet… Saf saf telefon beklerken ortadan kaybolan adamlar ve ardından gelen ihanet haberleriyle büyüdük..”Sen iyi kızsın çok daha iyilerine layıksın” masallarını hep bir ağızdan anlatmaya başladığımızda büyüdük…İnanmak istediklerimizden yarattığımız karton adamlar yırtılıp,paramparça olduğunda büyüdük…
Sonra ne mi oldu ?..Oyunu onların kurallarına göre oynamaya başladık…
Issız kadınlar olduk..ne evli ,ne bekar…ne mutlu..ne mutsuz…
Bir kafede yalnız otururken başımızı bile kaldırmaya korkarken, gecenin bir yarısı sokak çalgıcılarıyla şarkılar söyledik.. Kadın kadına rakının dibine vurup sabaha kadar sokaklarda dansettik.
Kimimiz yazar oldu hatırında kalan aşkı satırlara döktü… Kimimiz özgür kadın oldu dimdik ayakta kaldı…. Gözbebeklerimize kodlandığı içindir ki hikayelerimiz şimdilerde bize çok anlamlı baktığımızı söylerler… Her hikayeden sağlam bir ders çıkardığımız içindir ki şimdilerde bize bilge olduğumuzu söylerler..
Üstelik ne artık ne çok güzel.. Ne çok neşeli … Ne çok bilge olmak umurumuzda bile değilken…
Demem o ki ; Marifet ıssız adamların filmini çekmekte değil,
Marifet asıl Issız kadınların hikayesini anlatabilmektir..
Serpil Ciritci