Son Dakika Haberler
2014-11-04 00:08:30

TİRYAKİYİ ANLAMAK…

Yaşar Duru

yduru@skyturk.net 04 Kasım 2014, 00:08


 

Önce iki habere göz atalım birlikte.

İlki gazetemiz Pusula’nın manşetine taşıdığı “Yasak Mağdurları” başlıklı haber. Özetle; Kamuya açık her yerde ve kapalı mekânlarda sigara yasağının başladığı 1 Temmuz 2009’dan bu yana Gaziantep’te 900 kıraathanenin kepenk kapatarak, iş terki verdikleri“ ileri sürülüyor.

İkinci haberimiz, dünkü gazetelerin hemen hepsinde var.  Habere gore;

İstanbul Esenler'de toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenler'de AKP 'li heyet ve korumalarıyla yürüyüş yaptığı sırada kafelerden birinde sigara içenlere tepki göstererek "Bunun Ceza müeyyidesi var" diye seslenmiş ve zabıtaların gelmesini istemiş!..

Gelelim hisse alınacak kissamıza..

Sultan 2. Mahmud Han, sık sık tebdil-i kıyafetle İstanbul sokaklarında dolaşmaktan ahali ile sohbet edip onların dertlerini sıkıntılarını dinlemekten çok hoşlanırdı. Böylece kafasına takılan merakını mucip olan bazı soruların cevabını bizzat görerek yaşayarak alırdı. Zaman zaman da kendini gizlemeye gerek duymadan çıktığı bu gezilerde çok sevdiği has musahibi Said Efendi’yi de yanından eksik etmezdi.

Yine bir ramazan günü Said Efendi ile sohbet ederken konu dönüp dolaşıp bazı tiryakilerin ramazanda yaşadığı sıkıntılara gelir. Anlatılanları abartılı bulan Padişah musahibine sorar:

“Kuzum Said tiryakilik de ne demek? İnsan iradesini ve aklını pekala kullanabilir ve istediği zaman arzu heves ve itiyatlarına hakim olabilir”.

Ancak musahip aynı fikirde değildir:

“Şevketlü efendim. Sizi iftardan yarım saat önce İstanbul’un en titiz tiryakilerinden birine götüreyim. Orada tiryakiliğin ne demek olduğunu gözlerinizle görebilirsiniz”.

Ve Padişah ile musahibi akşam üzeri saraydan çıkıp İstanbul’un sayılı çubuk nargile ve kahve tiryakilerinden olan Hamidiye Türbesi türbedarını ziyarete giderler. Bu türbede Sultan 2. Mahmud Han’ın babası Sultan I. Abdulhamid Han’ın kabri de vardır. Böylece Padişah babasının mezarını ziyarete gelmiş olacaktır.

Padişah ve Said Efendi türbeye geldikleri zaman iftara yarım saatten az bir zaman kalmıştır. İhtiyar türbedarın yaklaşan iftarı karşılamak üzere cezveyi mangala sürdüğünü nargilesini hazırlayıp çubuklarını doldurmakta olduğunu görürler. Türbenin içini yanan mangalın dumanı kaplamıştır. Türbedar iftar topunun yaklaştığı bir saatte karşısında padişahı görünce hem şaşırır hem de keyfi kaçar. İçeri girdiklerinde Said Efendi sahte bir heyecanla padişaha;

“Sultanım Pederiniz cennetmekan efendimizin şu türbesinin haline bakınız dumandan göz gözü görmüyor” diyerek hemen mangalı ve üzerindeki cezveyi yakaladığı gibi dışarı çıkarır. Bunları nargile ve çubuklar takip eder. Sonra bir bez alıp sandukanın tozunu almaya başlar. Bu arada eliyle sandukanın üzerindeki sarığı kasten bozup söylenmeye başlar.

“Sen böyle şerefli bir yerin türbedarı olacaksın. Şu sarığın hali nedir?”

Padişah kaşları çatık türbedara seslenir:

“Hakkın var Said. Babamın sarığı ne zamandan beri düzeltilmemiş. Türbedar efendi şimdi onu çözer ve yeniden sarar.”

Bir padişah sarığının sarılması merkad üzerinde de olsa en az bir saat sürerdi. Zavallı tiryaki türbedar efendinin dizleri titremeye başlar. Oruç keyfi kahve nargile çubuk tiryakiliği başına vurmuştur. Canını dişine takar:

“Sultanım kulunuz ihtiyarım. İftara pek az kaldı. Lütfedin orucumu açayım biraz aklım başıma gelsin iradenizi derhal yerine getiririm.“

Padişah kaşlarını çatarak;

“Olmaz! Bu dediğin babama hürmetsizliktir. Babamın sarığı şimdi sarılacak der.

Türbedar son defa yaşlı gözlerle yalvarır:

“Padişahım merhametinize sığınıyorum.”

Padişah sahte bir gazapla gürler:

“Yeter artık! Sarığı hemen şimdi çözüp saracaksın!.”

Tiryaki dedenin gözleri dolmuştur. Tam bu sırada iftar topu da patlamaz mı? Dede ne olursa olsun diyerek kellesi gidecek de olsa son hamlesini yapar:

“Yani ne olacak babanız merhum yarın Cuma selamlığına mı çıkacak?”

Sonra da başı bedeninden ayrılmışçasına oraya çöker.

Padişah göreceğini görmüş tiryakiliğin ne olduğunu anlamıştır. Gülerek;

“Hakkın varmış Said. Şimdi bize düşen tiryakinin düzenini hemen yerine getirmek. Getir mangalını cezvesini çubuğunu der. Ve birlikte iftar ettikten sonra türbedarın yanından ayrılırken bir kese altın bırakırlar.

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.