ELDA ELA
29.07.2011
İstanbul’daki otobüslerde başlayan yeni uygulamayla birlikte ilginç diyaloglar da bitmek bilmiyor. Uzun yıllardır İzmir’ de ve Bursa’da uygulanan “otobüslerde kent kart uygulaması” İstanbul’ da da uygulanmaya başlandı. Ama disipline alışkın olmayan halkımız, sisteme alışmakta bayağı bir zorluk yaşayacağa benziyor. Uygulamadan onbeş gün önce tüm basında anons edildi “akbil ve elektronikkartı olmayanlar, artık şoförlerden parayla geçiş isteyemeyecek” diye, ama duyan nerede?
Neyse duymayan ya da gerçekten akbilinde kontörü kalmayan vatandaş, uzun süredir sıcak havada beklediği otobüse binip, bakiyesi bulunmadığı için çeşitli diyaloglara maruz kalıyor. Bakiyesi olmayan bir hanımefendiyse, duyarlı şoför akıl veriyor ve diğer yolculardan akbil isteyebileceğini belirtiyor. Fakat aynı durumdaki bir erkek otobüse biniyorsa az önce duyarlı davranan şoför ”in, İstanbul Kart al, sonra binersin” diyerek yoluna devam etmeye yeltenebiliyor. Duyarlı vatandaş sayısı da çok az maalesef, herkes bencil olmuş. Kimse aklına yarın öbür gün kendisinin de aynı mağduriyet içinde kalabileceğini getirmiyor. 1,75 kuruş olan bakiyeyi kimse vermeye yanaşmıyor. Oysa yazının başında bahsettiğim şehirlerde otobüs şoförleri, kartı olmayan vatandaşı otobüse almak istemeseler de öyle bir dayanışma oluşmuş ki yolcular arasında, hemen birisi kartını uzatıp kullanabileceğini belirtiyor. Bizde ne kadar sürer bu alışkanlığı kazanmak bilmiyorum. Umarım en kısa sürede paylaşımcı bir yaklaşım gösterip, bu sıcak havalarda dakikalarca otobüs bekleyen kişileri, daha da mağdur olmaktan kurtarabiliriz. Ve umarım kart sistemi gelmeden önce kendilerine doldurdukları akbillerle indirimli – tam ayırt etmeden herkesi tam imiş gibi geçirerek haksız kazanç elde eden çoğu otobüs şoförü de ek kazançlarından mahrum kalmanın psikolojisinden kurtularak, vatandaşa acımasızca davranma eğiliminden vazgeçer.
Diğer önemli nokta da duraklarına gelmeden, ya da çok ileride duran otobüs şoförleri, durakta beklediği için ayakta kalmak durumunda kalan vatandaşın suçu ne? Durağınıza geldiğinizde dursanız ve kapınızı o zaman açsanız da, açıkgözlülük yapıp, otobüsü görür görmez caddeye fırlayan fırsatçılar hak ettikleri gibi ayakta yolculuk etse ne güzel olur.
Ayrıca kadına pozitif ayrımcılığı toplu taşımada göstermek yerine herkese, birey olduğu için eşit değeri verebilsek, inanın, ne kadına şiddet kalır, ne taciz, ne de hak yeme hikayeleri….
-------------------------------------------0------------------------------------------------------
Vapurların Duymayanları…
Adalar vapurlarına da değinmeden edemeyeceğim. Şehirhatları vapurlarında seyahat etmek büyük keyif, hatta tarife dışında yapılan ek seferler de takdir edilmeli. Adalar yolcusu artık fazlasıyla rahat. İdeolojik düşünülmediği taktirde dünden bugüne İDO ile başlayan çalışmalar Şehir Hatları Genel Müdürlüğü ile hız kesmeden devam ediyor. Ancak daha önceden vapurlarda herhangi bir ters duruma karşı güvenlik görevlileri bulundurulurdu. Oysa artık bu görevliler yok. Sigara içilmemesi yönünde birkaç anons yapılıyor, anons yapıldığı sırada onlarca insan pofur pofur sigaralarını tüttürüyor. Biliyorsunuz halkımız duyarsız ve disiplinsiz. Nasıl olsa bir şey yapamazlar mantığıyla yaşamaya alışmış. Tek çıkar yol düzene adapte edebilmek için elimizden geldiğince titiz davranmaya çalışmak. Eğer bir güvenlik görevlisi açık alanlarda geziyor olsa, kaç kişi sigara anonsundan sonra sigara içme eğiliminde bulunabilirdi? Yine bir güvenlik görevlisi, sigara içen kişiyi uyarıp, ters bir cevap aldığı taktirde merkeze bildirip polisin iskelelerde olmasını sağlasa ve ikaza uymayan kişi ya da kişilere mevcut olduğu belirtilen ceza kesilse, kulaktan kulağa fısıltı şeklinde yayılacak olan bu haberle daha sonra kaç kişi yasakları delme eğilimine girerdi sizce? Daha duyarlı bir toplum için daha titiz çalışmalar gerçekleştirilmesi umuduyla….
