Başkent deriz ama kent mi  sorusunun yanıtına bakarsak !!!

 

Üç  gökdelen, iki yol, birkaç üniversite ve çokça devlet dairesi var diye ve yüz ölçümü büyük olduğunu baz alır, bununda adına kent derseniz evet Başkent Boşkent….

Genel olarak; bir kentin kimliğini oluşturan en önemli öğelerden biri “Mimari Öğelerdir”. Bunları “Çevresel Öğeler” ve “Tek Yapı Öğeleri”  olarak bu işin uzmanları incelemekte…

Şimdi hem kent hem de kimlikli kent dersek, kimliğine de Başkent yazıp içine boş işe yaramayan binaları diker, turizm, tarım, ticareti ve sanayisini ele alırsak Ankara’nın ne kadar kimlikli bir boşkent olduğunu anlarsınız… Yoksa 50 yıllık ağaçların kesilmesi kimsenin umurunda değil…

Sağında AVM’ler, solunda askeriye, ortasında Anıtkabir bir yanında Meclis, sağa dön bakanlık, soluna dön TBMM dev binalar arasında yok oluş. Sözde Ankara Kalemiz var, bir de esnafa sorun. Keçiören Kalesi Teleferik 1 lira oldu, binen yok! Yenimahalle derseniz çarşı,  pazar başka ilçelerde de hala yolun ortasında galericisinden, tamircisine.

Ne tabela düzeni ne adına yakışır isimler… Sözde farklı görüşler şaheserler yaratıyor duyun da inanmayın…

Laf arasan çok bende, iş arasan yok sende siyaseti …

Kentlilik bilinci olmadan kent olup, herkes kendi derdinde olunca hal vaziyet içler acısı. Ne Bala’daki ölen tarım ve hayvancılık, Ankara’nın Kızılcahamam’ı kaplıcaları, Elmadağ’ın kayak merkezi, Nallıhan ve Beypazarı’nın bodrumu aratmayacak tarihi dokusu ne başkentliye ne de başkentte gelenlerin dikkatini çekecek durumda. Kim nereye nasıl ne kadar daha fazla rantla bina yaparım derdinde. Kalecik’in şarabı, Ayaş’ın Domatesi ve Dut’tu Çubuk Turşusu, bir de ölen vişnesi var… Üzüm bağlarını kalmamış durumda…  

Tarihine bakın ne tanıtan var ne tanıyan… Koca bir kentin Belediye Başkanı nedeni ile tanınıyoruz bir de kavgaları.

Ankara sadece Anıtkabir ve müzelerden mi ibaret tarihi roma hamamları,  buram buram tarih kokan Uruş, en eski ilçesi Ayaş, yine koca bir zafer tarihi yatan Polatlı …

Şehir merkezini sorgulamak bile hata. Ne yolu yol ne ticareti, ticaret nede binaları bina…

Ara sokaklara girmişseniz sokaklar zaten aracınızın tekerini bırakmadan çıkıyorsanız şanslısınız ….  Kışın da kırık çıkık yaşamadan yürüyorsanız…

Fakir çorbası içmek isterseniz de buyurun Mamak’a, ama bizim fakirler artık TOKİ’de…

Ankara’nın merkez ilçelerinde üzüm bağları, balık tutulan dereleri olduğunu kaç başkentli biliyordur?  Şimdilik balık tutulan dereleri yok, tarihi asfaltlara gömen balık hafızaları, koca binaların arasına gömülen şanlı bir tarihi bir de ha bina yapmak için ellerini ovuşturanların dışında ne görürsünüz bilemiyoruz. Büyüyoruz gelişiyoruz inanılır gibi değil … 

Gelişim, değişim düşüncede başlar tarihini, turizmini gömdüğümüz boş kentimiz de otantik bir kent olabilme lüksü elinde varken, Başkenti kimliğini kim nüfusuna alma cüretinde bulundu…. Bu sorunun cevabı yıllardır bilinmiyor…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.