‘Akıncı var düşmanın korkulu rüyası, akıncı var Rumların tatlı rüyası…’ diye sosyal medyada bir aforizmaya rastladım dün.
Ne kadar manidar değil mi?
Birde şöyle haber düştü yine medyaya:
Azerbaycan’ın 27 yıllık Genelkurmay Başkanı Sadıkov, 'Rus istihbaratına çalışmak' suçu ile MİT operasyonu sonucu gözaltına alındığı iddia edildi!..
Dikkat çekici bir gelişme değil mi!
Şaşırmıyoruz ama ibretle takip ediyoruz bu gelişmeleri!

Bildiğiniz gibi gündem sıcak; Türkler kuzeyden Ermeni, Güneyden Rum kıskacına alınmaya çalışılıyor!
Yani Türkiye olarak, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında dolaylı; Yunan’la Akdeniz ve Ege’de direk sorunlar yaşıyoruz! Bizim de Yunanla çatışmamız an meselesi.
Ermeni ve Rum iki Türk düşman; Azerbaycan ve KKTC ise iki kardeş ülke!
Yani: Türkiye Anavatan, KKTC Yavruvatan, Azerbaycan Canvatan… Diğer Türki Cumhuriyetlerde böyle…

Şimdi bizi kıskaca almaya çalışan bu iki ezeli düşmanı bir masaya yatıralım:

Türk-Ermeni çatışması:
Yani Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş…
1918 yılında Osmanlının nişanesi Nuri Paşa, 28 subay ve 500 erle kurduğu İslam Ordusu Rus, İngiliz ve Ermenilerle savaşarak ilk Azerbaycan’ı özgürlüğüne kavuşturdu. Azerbaycan şimdi 10 milyon civarında nüfusu ile Hazar Denizi’ne kapısı açılan petrol ve doğalgaz zengini bir ülke.

Ermenistan ise yine 1919 yılında İtilaf Bloku’ndan İngiltere, Fransa ve İtalya’nın gizli anlaşmalarla Osmanlı’nın Kafkasya’daki Türk devletlerle bağını koparmak için defakto kurulan bir ülke. Ermenistan şimdi 3 milyon nüfusu ile denize kıyısı olmayan Gürcistan ile İran arasına sıkışmış, ekonomik olarak fakir olmasına rağmen yurt dışındaki zengin Ermenilerin yardımı sayesinde ayakta durabilen ve de Rusya destekli bir ülke.
Yani Ermenistan, 1. Dünya Savaşı’nda stratejik olarak Türk Milletinin birlikteliğini engellemek için Kafkasya’ya yerleştirilen bir devlet! Tıpkı 2. Dünya Savaşında yine stratejik olarak Orta Doğu’ya Arap Milletinin arasına sokulan İsrail devleti gibi…
Tekrarlayalım:
Rus ve Batılı güçler önce Türkiye’nin Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar olan Türki Cumhuriyetlerle bağ kurmasını engellemek için Ermenistan’ı kurdurmuşlar, sonra da Laçin Koridorunu kapatmak için Karabağ’ı işgal ettirerek Azerbaycan ile Türkiye arasına bir hançer gibi sokulmuşlardır. Dolayısıyla 30 yıldır süren bir işgal söz konusudur ve bu olayı da şu kısa hikaye özetler:
Moskova’da uluslararası bir konferansta Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı ve Karabağ konusu tartışılmaktadır. Azerbaycan tarafı işgale karşı öfkelidir ve öfkesini dile getirmektedir. Ermenistan tarafı ise şiddetle Karabağ’ın Ermeni toprağı olduğunu savunmaktadır. Bir ara Azerbaycan yetkilisi bir hikaye anlatacağım der ve başlar:

- Gençken bir gün Karabağ toprağında akan dereye girdim, yüzdüm.
Dereden çıkınca bir de ne göreyim; elbiselerim yok, ermeni gençleri çalmışlar.
Ermeni delegasyonundan birisi ayağa fırlamış ve bağırmış:
- Yalan söylüyorsun, o zaman orada Ermeniler yoktu…
Azerbaycanlı:
- Men de onu diyirem…

Türk milleti olarak Azerbaycan halkının yanındayız her şeyimizle…
Bizim Ermenilerle veya Ermenistan’la bir meselemiz yok aslında. Türkiye’de yetmiş bine yakın Ermeni vatandaşı rahatlıkla yaşayabiliyorken, Ermenistan’da bir tane bile yaşayan Türk bulunmayışı her şeyi açıklıyor olsa gerek…

Şimdi gelelim bizi direk ilgilendiren;
Türk-Rum çatışmasına:
Yani Türkiye ile Yunanistan arasındaki ramak kala savaşa…

Bildiğiniz gibi şu günlerde Doğu Akdeniz gerilimi, Ege Adaları sorunu ve Mavi Deniz konuları sıcak gündemimiz.
ABD ve Fransa’nın başı çektiği Batılı ülkelerin her zamanki gibi emperyalist emelleri doğrultusunda Akdeniz’de Türkiye’ye karşı yeni bir hamle başlattılar. Yunan, İsrail ve Mısır’ın içinde yer aldığı ülkeler, Akdeniz’de anlaşarak ekonomik bir alan ilan ederek Türkiye’yi dışlıyorlar. Halbu ki Akdeniz ve Ege Denizi onların olduğu kadar bizimde haklarımızın olduğu stratejik alanlardır. Eğer bugün oralarda hakkımızı koruyamazsak, yarın buralarda konuşamayız…   
Tarih tekerrürden ibarettir, uyanık olmalıyız…
KKTC bu olayın tam ortasındadır!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir tarafında Türkiye, diğer tarafında Güney Kıbrıs Rum Kesiminin olduğu, yaklaşık 350 bin Türk’ün yaşadığı bir devlet. Lakin KKTC uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda uygulanan ambargolardan dolayı Türkiye'ye bağımlı hale gelmiş ve yine Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenen bir ülke. Bir zamanlar üç kıtaya hakim olan atalarımız zamanında Kıbrıs’ın tamamı bizim iken, şimdi yarısı ancak elimizde kalabilmiş! Eğer ona da sahip çıkamazsak gerisini siz düşünün!
Çünkü bu ihtimal var!..
KKTC’de şu günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor ve adaylar siyasi yarıştalar.
Bildiğiniz gibi geçenlerde, KKTC Cumhurbaşkanlığı yapan ve tekrar seçimlerde aday olan M. Akıncı’nın bir televizyon programında, “Topraklarımızdan bir kısmını Rumlara geri vermeliyiz…” dediği tepki çeken sözleri sosyal medyada yayıldı!
Türk Milleti yıllardır ne çekti ise pasif yöneticilerden çekmiştir.
Türkiye kuzeyde ve güneyde Akıncı Sihalarıyla destanlar yazıyor.  Yukarıdaki aforizma gibi; Akıncı var düşmana göz açtırmıyor, Akıncı var göze parmak sokuyor! Yani bir Akıncı var, bir de Akıncı!..
İllaki Kıbrıslı Türk halkının iradesine saygılıyız. Lakin Kıbrıslılar da bizi üzmemeli, aksi halde sorunlar yumağı da devam ederse;
O zaman aklımıza şu soru geliyor; Madem KKTC’liler kendi topraklarına sahip çıkamıyorlar o zaman gereği yapılsın:
Can Azerbaycan’ın bile resmi devlet olarak tanımadığı KKTC’yi kapatın ve Türkiye’ye katarak bir vilayet yapın olsun bitsin…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.