Hilmi Tutar

 

Cumhuriyetdöneminin 61’nci hükümetinde görev alacak “bakanlar” bugün yarın açıklanacaktır.Bu süre içinde gönlünden geçenleri bakan olarak görmek isteyenler veya tahminyürütenler çeşitli isimler ortaya atarlar. Bütün bu söylentiler ise başbakanın listeyiaçıklamasıyla sona erer.

Esas anlatmakistediğim, bu olayla bağlantılı olarak, geçmiş yıllarda bir bakan ataması ileilgili yaşadığım olaydır…

Yıl 1991…

20 Ekim’de Genel Seçimler yapılmış, iktidar partisi olan ANAP, aldığı %24 oyla ikinciparti olmuştur.

SüleymanDemirel’in DYP’si ise %27 oyla seçimden birinci parti çıkmış,  %20,8 oy alan rahmetli Erdal İnönü’nünbaşkanlığındaki SHP ile koalisyon hükümeti üzerinde anlaşmaya varılmıştı. İşteo günlerde Süleyman Demirel Başkanlığında oluşan hükümetin Bakanlar Kuruluüyeleri açıklanacaktı.  

Seçim sonrasıistifa eden, fakat yeni hükümet kuruluncaya kadar görevini sürdüren MesutYılmaz başkanlığındaki hükümette çok değerli bir insan olan Ali TalipÖzdemir’de Çevre Bakanı idi. Ben de onun Özel Kalem Müdürlüğünü yapıyordum.

Yeni hükümet kurulunca bir bakanlıktailk değiştirilecek isimlerden biri Müsteşar ise diğeri de Özel Kalem Müdürüdür.Bunun için ben de masamı toplamış vaziyette yeni atanacak bakanımızıbekliyordum.

SüleymanDemirel’in Bakanlar Kurulunu açıklayacağı saatler yaklaştıkça Bakanlığımızaatanacak isimler konusunda da rivayetler artmaya başlamıştı.  Bir ara sekreter heyecanla gelerek “Bizimbakanımız belli olmuş; Samsun Milletvekili Cemal Alişan beymiş…” Kimdenduyduğunu sorduğumda “Sekreteri aradı” dedi.

Bir milletvekilinin sekreteri arayıp “Milletvekilim Bakanınız oldu, haberinizolsun” dediyse inanmak gerekirdi. Bu aynı zamanda Özel Kalem Müdürleri için de “hazırlıklarınızıyapın”  mesajı demekti. Cemal Alişanbeyin sekreteriyle bir de ben görüştüm; hadiseyi ikinci defa teyit etti. Hatta bana “Biyografisini de istediler,biraz önce faksladım” dedi. 

Bununüzerine sekretere “Sayın bakan müsaitse görüşebilir miyim” diye sordum “Tabi”dediler ve telefonun diğer ucunda Cemal Alişan bey vardı. Kendimi tanıttıktansonra, sekreterden bir duyum aldığımı söyleyerek hayırlı olsun dileklerimi ilettimve bir emri olup olmadığını sordum. Çünkü saat 18.00’de Sayın Başbakan BakanlarKurulunu açıklayacaktı. Açıklandıktan sonra da hazırlanmış olan araba ve korumapolisleri bakanın emrine gireceklerdi. Cemal bey, benim bu temennilerime “Sağ olun kardeşim, bize de nasipolduğu” gibilerinden bir cevap verdi, teşekkür etti ve başbakanın kabinelistesini açıklayacağı saatte kendisinin Bakanlar Kurulu salonunda olacağını vebenim de orda hazır bulunmamı istedi.   

Saat 18.00 olmadanBakanlığın Basın Müşaviri Mustafa Bozdemir ile birlikte Bakanlar Kurulu salonundaydık. İkimiz de Cemal Alişan beyi tanımıyorduk. Kendisi de ilk defa milletvekili seçilmişti.Bakanlar Kurulu salonunda gazetecilere ve tanıdığımız görevlilere sessizce Cemal bey’in kim olduğunu soruyorduk. Onu tanıyanlar, burada olmadığınısöylediler. Beklemeye devam ettik, üyeler yeni seçildikleri için tanımadığımızher gelen milletvekiline “acaba bu mu diye bakıyorduk”

Tam saatinde SüleymanDemirel geldi, hükümet listesini okumaya başladı… Çevre Bakanlığı o yıllarda enson kurulan bakanlık olduğu için protokol sırasında da en sonda yer alıyordu.Sıra bizim bakanlığa geldiğinde başbakanın ağzından “Çevre Bakanı Doğancan Akyürek” lafı çıktı…   Şaşırmıştık… Çünkü bir saat önce Cemal Alişan beyle bizzat konuşmuş ağzından Çevre Bakanı olduğunu duymuştum…

Bu bir saatiçinde neler oldu, hangi dengeler değişti bilemiyorum. Ama bilinen bir gerçekvardı ki, Çevre Bakanı Cemal bey değil, Doğancan beydi… Sonrası malum Doğancan Bey salondaydı, kendisini daha önceden tanıyorduk; hayırlı olsun, dedik, korumapolislerini ve şoförünü tanıştırdık ve ertesi gün buluşmak üzere ayrıldık…

Ben Cemal Alişan beyi ertesi günü “Sayın bakanım” diyerek aradım. O da nezaketen karşılıkverdi ve son bir iki saat içinde bakanlığının bazı sebeplerden dolayıengellendiğini anlattı. Hayırlısı olsun diyerek telefonu kapattım. Sonralarıher gördüğümde kendisine “Sayın Bakanım” diye hitap ve hürmet etmeyi sürdürdüm…O da bu tavrıma hep gülümseyerek cevap verdi…

DoğancanAkyürek ile çalışmaya devam ettim… Şöyle ki, bakanlığa atandığının ikinci günüakşamı “durumumu görüşmek” istediğimi söyledim. Bana zaman ayırdı ve kendisine “Efendim, Özel Kalem Müdürlüğü özel bir görevdir. Ben durumumu bilmekisterim. Çalışmak isterseniz, çalışırım, yakın tanıdığınız birini getirmekisterseniz, hemen ayrılabilirim” dedim. Doğancan Bey “Ben kimseye söz vermişdeğilim. Şimdilik çalışmaya devam et. Benim işlerimi yürütebilirsen kalırsın,yok yürütemezsen görevden alırım” dedi.  Bu değerli insanla görevinin sonuna kadarbirlikte çalıştım…

Devletin herkuruşunu onun kadar koruyan çok az kişi gördüm…

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.