Yalnızca beni 14 Şubat Sevgililer gününde değil, benimle devamlı olacak, benimle zorlukları yaşayacak, dış görünüşüme bakıp aldanmayacak, güzel-çirkin, şişman-zayıf, fakir-zengin olarak değerlendirmeyecek; her anı, hastalıkta, zenginlikte, fakirlikte, zenginlikte, her soluk alış-verişinde benimle olacak bir sevgi istiyorum.
 
Sevgi kalpte olduğu sürece yaşanan her gün sevgililer günüdür, benim için unutmayın.
 
Şu ana kadar evlenmedim ama pişman değilim. Çünkü evlenip boşanmaktansa, evliliği sevgiyi menfat olarak görmektense evlenmemek bence daha iyidir. 
 
Ama bilemezsiniz sevginin ne zaman karşınıza çıkacağını, kalbinizin kimler için atacağını.
 
Bu bir ümit dünyasıdır bizimkisi de..
 
Sadece Sevgililer gününde hatırlayıp hediye alarak ticarete dökülsün istemiyorum. Ben sevgiyi sevgi olarak benimle yaşaşın istiyorum. Güzel sözlerle gönlümü fethetsin, benimle ağlayıp-benimle gülsün istiyorum. Bir lokma ekmeği zaman gelince paylaşmayı, zaman gelince o ekmeği en güzel yemeklerden de üstün görsün istiyorum. Deniz kenarına gidip bir parça simitle saatlerce sanki en lüks lokanta da yiyormuş gibi yaşasın istiyorum.
 
Bu demek değil ki her günümüz çok güzel geçecek, zaman gelecek bağırıp çağıracağız, zaman gelecek kucaklaşacağız ama hiçbir zaman pes etmeyeceğiz.
 
İşte ben böyle bir sevgi istiyorum.
 
Oysa dış görünüşe bakıp aldanmayalım. Kimisi çok güzeldir, ama içlerinde ne şeytanlıklar, ne cinlikler yatar.

Bu demek değildir. Her güzel çirkin. Ama öncelikle kişileri zengin-fakir, güzel-çirkin, şişman-zayıf olarak değerlendirerek beğenmeyin. Onlar size bir ömrü nasıl yaşatacak veya sizinle birlikte yaşayabilecek mi ona bakın.
 
Geçen televizyonda eskiden güzellik uzmanı olan bir bayan bir kaza sonucu yüzü yanmış ve yüzüne bakılamıyacak durumda bile aşkı bulmuş ve sevdiğiyle bir ömrü geçirmek için yüznaklini bile beklemeden evlilik alış-verişi telaşına girmiş olarak gördüm. İşte o an daha da iyi anladım. Güzellik-çirkinlik, fakirlik-zenginlik gelip geçici. Oysa tek yaşanan bir ömrü nasıl ve kimle geçirip sürdüreceğin.
Onları görünce bu sevgiye hayran kaldım, belki biraz kıskandım. Acaba bu devir de böyle sevgi kalmışmıydı?
 
Ben böyle sevgiyi birde küçüklüğümde büyükninemle büyükdedemde gördüm. Bize çocukluğumuzda yaşadıklarını anlattıklarında sanki bir masal diyarında yaşıyor gibi gelirdi.
Büyükninemizle evli olan büyükdedemiz Yemen'e askere gitmiş. Orada esir düşmüş ve zulüm görmüş. Daha sonra ise Türkiye'ye dönmüş ve bir müddet sonra ölmüş. Askere gitmeden önce evliymiş ve o askerde iken bir oğlu olmuş. Oğlunu ancak geldiğinde görebilmiş ama pek fazla oğluyle zaman geçirememiş ve büyükdedemiz ölmüş. Daha sonra büyükleri büyükninemizin dul kaldığı için başkasıyla evlenip yabancıya gelin gitmesin diye büyükdedemizin kardeşiyle evlendirmişler. Fakat evlilikleri süresinde bunlar hiç birbirlerine kötü söz söylememişler. Ancak abisinin oğlunu oğlu, hanımını da büyükdedemiz eşi olarak bakmaya çalışmış, aralarındaki yaş farkına bakmadan. Yalnız abisinin oğlu bir müddet sonra hastalanıp ölmüş ve daha sonra bunların 3 oğlu ve bir kızları olmuş.
 
Şimdi size de masal gibi geldi değilmi? Ama bunlar yaşanan gerçekler aynı Fatma Girik ve Türkan Şoray filmleri gibi. Bizim küçüklüğümüzde Türkiye televizyonda yoktu, zaten. Büyükninemiz tatillerde yanına gittiğimizde bize işte böyle eski yaşadıklarını tek tek anlatırdı. Hatta bu anlattıklarını yeğenim sayfa sayfa yazdı, birgün kitap haline getiririm diye. O gün bugün hala kitap haline getirmedi. Oysa kendisi Üniversite de öğretmenlik yapıyor.
 
Gelelim biz asıl meselemize.
 
Büyükninemiz büyük olmasına rağmen büyükdedemiz hanımına çok düşkündü. Onsuz hiçbirşey boğazından geçmezdi. Bizim çocukluğumuzda hatırlıyorum da panayır vardı. Büyükdedemle gittiğimizde panayır da bize köfte ekmek ve dondurma alırdı. Ne güzel de olurdu onlar. Tadına doyulmazdı. Şimdi bile anımsıyorum tadını. Orada kendi yemez paket yaptırır, büyükninemiz kambur olduğundan ve birazda hasta olduğundan bizimle gelemez ve ona getirir, bir köşede karı-koca oturup yerlerdi. O zamanlar bizler bu sevgiyi anlayamazdık. Ne de olsa çocuktuk. Yıllar geçtikçe görüyor, öğreniyor ve anlıyoruz. Yıllar geçti ve büyükninemiz çok hastalandı, doktorlar artık yaşamaz dedi. Başında her gece bekliyorduk. Büyükdedem için içini yiyor fakat bizlere birşey söylemiyordu. Birgün büyükninemiz için mezarını hazırlamaya gitti. Kazdı ve hazırladı. Allahın hikmeti bu işte o gece büyükdedemiz öldü ve kazdığı, hazırladığı mezara kendi girdi. Fakat daha aradan 12 saat geçmeden büyükninemiz öldü. İşte o zaman daha iyi anladık. Şimdiye kadar böyle bir sevgi görülmemişti diyebilirim. Ölürken bile ayrılmadılar, ikisini yanyana gömdük. Hiç ağızlarından birbirlerine kötü söz söylemeyen bu kişiler ölürken bile birlikte gittiler.
 
İşte benim beklediğim sevgi böyle bir sevgi.
 
Büyükninemize bazen sorardık, Nineciğim öbür dünyaya gittiğinde hangi kocanı yanında istersin diye. Ve çok gülerdik. Oysa o öyle bir düşünür derdi ki şimdi size hayat veren ve sizin sayenizde hayatıma hayat katan dedeniz olan ikinci dedenizi herzaman yanımda isterim ve Allah orada da bizi ayırmasın derdi.
 
Şimdi her ikisi de Nur içinde yatsınlar.
 
İşte buydu sevgi.
 
Artık kalmadı böyle sevgiler. Ya eskilerde kaldı, yada filmler de...
 
Şimdiki sevgiler parayla pulla alınan sevgiler. Ya dış görünüşe göre bakıp güzel-çirkin, zayıf-şişman, fakir-zengin olarak değerlendirilen sevgiler. Bir zorluğu birlikte başaramayan en ufak bir atışma da boşanıp ayrılan sevgililer.
 
Rahmetli Zeki Müren'in dediği gibi;
 
Yılları durduracak,
Güneşi doğduracak.
Dünyamı dolduracak,
Bir Sevgi istiyorum.
 
Deli gibi Sevecek,
Ömür boyu sürecek.
Gözlerimde tütecek,
Bir Sevgi istiyorum.
 
Halimi anlayacak,
Derdime katlanacak.
Benimle ağlayacak,
Bir Sevgi istiyorum.
 
Deli gibi sevecek,
Ömür boyu sürecek.
Gözlerimde tütecek
Bir Sevgi istiyorum.
 
Bugün 14 Şubat Sevgililer Gününde  Sevgililer Gününüzü Kutlar, En güzeş günleri sağlıklı, mutlu, huzurlu ve  bereketli olarak sevdiklerinizle geçirmeniz dileğiyle..
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.