Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve Dünya’da giderek yayılan corona virüsü (Covid-19) günden güne daha fazla can alıyor. Dünya kaygılı,dünya düşünüyor,dünya korkuyor ve “Dünya Hayat Eve Sığar “dedi ve sığdırmaya çalışıyor çalışıyoruz.1 Nisan 2020 Karantina da bugün 18.gündeyiz ben kendi karantina günlüğüm de en başında bu durumu abartmayacak alışmaya çalışacaktım,bu benim için hiçte zor olmayacaktı yalnızlıktan korkmayan insanlar için de zor olacağını düşünmüyorum.Ben tatilini tek başına yapabilen,tek başına sinemaya giden,yemek yiyebilen, hatta tek başına piknik yapabilen biriyim bu benim için hep çok keyifli olmuştur ve özellikle tercih ettiğim bir durum,tabi ki çok sevdiğim dostlarım arkadaşlarım var onlarla olduğum dünya apayrı, kendimle olan dünyam apayrıdır,ve sayılı olan dünyamın dostları her zaman ailemden gördüklerimdir.Ailemle yaptığım programlar, onlar ise apayrı bir dünya vazgeçemeyeceğim ve huzur bulduğum en güzel dünyam.Bu karantina günlerimde de en çok ailemin özlemini çekiyorum.Artık iki ailem olduğu için tabi özlemim de ikiye katlandı.;(

Karantinamızın ilk günlerinde eşimle programlar yapmaya başladık,iki günde bir kitap okuyacak ,eşim bana ben ona özet geçecektim böylece her ikimiz de ,iki kitap okumuş olacaktık kulağa  oldukça keyifli geliyor.Bugün 18.gündeyiz ve biz izleyemediğimiz ne kadar film varsa izledik.Düşünün 1983 yapımı Sergey Bondarçuk’un Dünyayı Sarsan On Gün filmini bile,bu kadar eskiye giderek .Bir sürü okuma izleme listesi yaptık.Tabi ki evde hayat sadece izlemek ve okumakla geçmeyecekti birlikte  yemekler yaptık,ekmek yaptık sofra kurduk temizlik yaptık işin mutlu  yanı, biz bunları karantina dışında da yapıyoruz,eşim bu konuda dünyanın en anlayışlı insanı,abartmıyorum gerçekten muhteşem bir insan.

18.günümüz ve bu duruma günden güne alışıyor,hayatımızı evimize sığdırabiliyoruz,eşim telekonferans ile işini yapıyor ben ise 1 yıldır evden devam ettiğim işime biraz daha yoğunlaşıyorum ardından karantina programlarımıza devam ediyoruz.Başka neler yapabiliriz derken kitaplığım da gezi notlarımı yazdığım not defterimi buldum ve İnternet Haberciliği’ni yaptığım siteye haftalık makalelerime “Gezi yazılarımı”da ekleme fikri geldi kaba taslak bir düzenle yazmış olduğum gezi notlarımı sizlerle paylaşmaya karar verdim tabi ki ustaca notlar değil ama net olan birşey varsa bu da yazmanın insana iyi geldiği hadi başlayalım.

27 Haziran 2012 Sırbistan-Belgrad 

Beyaz Şehir Belgrad,

Sırbistan’ın başkenti Belgrad 21.YY başında Avrupa’nın en hareketli şehirlerinden biri hâline gelmiş.Şehrin simgesi olan Kalemeydan(Kalemegdan) bir çok defa yıkılıp onarılmış bugün ise şehrin en önemli eseri olarak hayatta.Damat Ali Paşa önemli bir devlet adamı ve komutandı.Avusturalya’lılara karşı savaşırken şehit düşmüş ve buraya defnedilmiş.Türk eserlerinden olan Sokollu’lu Mehmed Paşa çeşmesi de halâ korunmuş ve kullanılır hâlde.Kale içersinde bir çok kapı var bir çoğu kapalı ,açık olanlardan bir kapı burası Büyük Cephanelik kayalardan oyularak yapılmış Roma Anıtlarının kalıcı sergisine ev sahipliği yapıyor.Kale içerisinde küçük bir kilise en eski kiliseymiş Rutte.

Şehirde görülmesi gereken bir müze Nikola Tesla Sırp kökenli Amerikalı Fizikçi’nin kişisel eşyalarının sergilendiği eserler müzesi ,bunun yanı sıra interaktif bilim sergilerine de ev sahipliği yapıyor.

Karacorceviç ailesinin Kraliyet sarayı Belgrad’ın lüks kentsel yerleşim yeri olan Ledin’e de en yüksek tepede bulunuyor.II.Dünya savaşından sonra Yugoslavya’nın yeni kominist  hükümeti hali hazırda sürgün edilmiş Kraliyet ailesinin tüm fertlerini devletin düşmank olarak ilan etmiştir.2001 yılın da Kraliyet Sarayı II.Alexsander ve ailesine tekrar iade edilmiş.

Çağdaş Sanat Müzesi ,özgün mimariye sahip binada yer alan müze 1900 yılından günümüze Yugoslav Modern Sanat koleksiyonları sergilenmektedir.

Ve Bayraklı Cami,ismini 18.yy sonunda tüm camiler ibadete açılınca namazlar  eş zamanlı kılınmaya başlamış ardından  caminin kubbesine Türk bayrağı asılmış,cami 16.yy da yapılıp o zamanlar Belgrad’da 5 vakit namazın kılındığı tek camimiymiş.

Sırp halk dansları,Sırp kültüründe güçlü bir unsurdur.Nehir kenarında halk dansları manzaralarıyla karşılaşabilirsiniz.Öyle detaylı şu otobüse binin ,buradan oraya gidin gibi detaylı bilgiler yazmıyorum çünkü kendiniz yapın,ben ilk önce dil bilmeliyim deyip işe  Beyoğlu’n da  Oxford House ingilizce kursuna başlamakla yaptım,henüz intermediate seviyesiyle  çıktım yola, sora sora yapmıştım bunu,amaç geliştirmekti dilimi ,fazlasıyla nankör bir dille başbaşaydım çünkü ,kurs ingilizcesiyle saha ingilizcesi fazlasıyla farklıydı gözümde bu yüzden başınızın çaresine bakacaksınız.;)Dünyanın neresine giderseniz gidin,dilini bilmeseniz de o şehrin insanıymış gibi yürüyeceksiniz.Tıpkı kendi memleketiniz de nasıl yürüyorsanız aynen öyle.Bu sizi güvenli hissettirecektir,buna emin olun;)

Viminacium Şehre 2saat uzaklıkta özel araçla ,ben yurtdışı gezilerim de eğer şehrin dışına çıkacaksam  güvenliğim için taksiyi tercih ediyorum biraz tuzlu olsa da kafası rahat oluyor insanın.Viminacium Antik bir kent ,burada Sırpbistan sınırları içersinde doğmuş Roma imparatorlarının büstleri var.Nehrin biraz ilerisine doğru ilerlediğim de ise Golubac Kalesi ,tarihte bu kalede çok önemli bir savaş yaşanmış 1428 de Macar-Osmanlı arasında gerçekleşmiş.Savaşı Osmanlı Devleti kazanmış.

Yeni Belgrad ise hareketli heyecanlı gelişmeye çalışan şehir.

Sonrası mı bu şehre her fırsatta  gelip Kalemegdan’a çıkıp Sava nehrini seyredebildiğim “Kalemegdan Teras” restoranın terasından şehri izlemek gün batımında  hayal kurmak  düşünmek benim için işte   Belgrad keyfi...