Kendilerine akademisyen diyen 1128 utanmaz, sıkılmaz müsveddesi; kendi ifadeleriyle "Türkiye Cumhuriyeti devletinin Sur'da Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarına gerçekleştirdiği katliam" üzerine bir bidiri kaleme alarak, geçimini sağlayan, maaşını yedikleri bedava sağlık hizmerinden faydalandıkları Türkiye Cumhuriyeti devletini kınayarak(!), “bilinçli uygulanan sürgün, sindirme siyasetinden vazgeçilmesini, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını, kalıcı bir barış için çözüm yolları bulmak üzere müzakere koşullarının hazırlanmasını hatta Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritası oluşturulmasını” talep etmişler…

Bu rezalet yetmiyormuş gibi, bildiriye imza atmadığı için mahalle baskısına maruz kalıp sunumunu yaptığı TV programından PKK propagandası yaptırarak dolaylı destek olan, sonra gelen tepkiler üzerine özür dileyerek yaptığını geçiştirmeye çalışan Beyaz denilen adamı sırf AK-Parti düşmanlığından dolayı masum gören zavallı zihniyeti de görünce “—yahu bu adamlar ay da mı yaşıyor?”, “—gözleri kör mü bunların?”  diye insanın çıldırası geliyor…

Geçmişin savunulacak bir tarafı yok… Bunca yığınak yapılırken, hendekler kazılırken, bombalar hendeklere yerleştirilirken “Devlet neredeydi?” diyenlere hak vermemek mümkün değil. Bence bu manzaranın oluşumuna seyirci kalanlar da bu millet hesap vermeil ve siyasi sorumluluğun gerekleri yerine gtirilmelidir. Bu olayın bir başka tarafı.

Ancak bu aşamada bizi ilgilendirmesi gereken; T.C. devletin sayesinde geçimini sağlayan 1.128 akademisyenin ekmeğini yiyip suyunu içtikleri bu vatan topraklarını parçalayarak, Türk Devlet iradesini ortadan kaldırmayı hedefleyen terror örgütü safında yer almalarıdır…

Makineli tüfek, havan, her türden patlayıcıyı ve hatta uçaksavarları kullanan ayrılıkçı terör örgütü mensuplarını “insan hakları ihlal ediliyor” diyerek masum gösterme çabası ve yarışına giren 1.128 aydın müsveddesi ve “beyaz” tipi mandacı zinhiyetin insanlığından şüphe ettiğimi söylemek istiyorum.
Bu nasıl bir vicdandır ki, kurşunlanan polisi görmezler… tuzağa düşürülen askeri görmezler…
Bu nasıl vicdandır ki, polise, askere kurşun atanlar masum olabiliyorlar?..
Bu nasıl vicdandır ki, kundaktaki bebekleri dahi acımadan öldürenleri masum insan olarak görebiliyorlar ?..
Bu nasıl vicdandır ki, topraklarımızı parçalayarak ayrı devlet kurmak için uçaksavarlarla, havan toplarıyla devletin güvenlik birimlerine karşı savaşanları masum insanlar olarak nitelendirebiliyorlar?...
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de müzakere koşullarının hazırlanmasını talep ediyorlar… Sanki karşı tarafta hakları ellerinden alınmış, toprakları işgal edilmiş başka bir devlet varmış gibi…
O zaman senin ne işin var bu devletin emrinde, suçladığın bu devletin maaşını alıp yaşamaya?..
Defolup gidin onların yanına…


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.