Günümüzde herkes 'bir dil bir insan, iki dil iki insan' felsefesine kapılmış gidiyor. Çok da haklılar. Kim istemez ki; bir sabah uyandığında ana dili gibi İngilizce konuşuyor olsun. Ama ne mümkün...
Dil insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli unsurdur. Peki diliniz ile geliştirdiğiniz iletişiminizi sınırlarınız dışına taşımak istiyorsanız ne yapacaksınız? İşte orada durmamız lazım. Eğer diliniz sınırlarınız ötesindeki yaşam ile iletişim kurmanızı sağlayacak kadar yaygın değilse, hiç uğraşmayın... Maalesef her dil İngilizce ve Fransızca kadar şanslı olmayabiliyor...
İşte rakamlar...
Dünyada 7 milyar insanın hayat mücadelesi verdiği varsayılıyor. Varsayılmasının nedeni ise; henüz dünya nüfusunu sayacak kadar yürekli bir babayiğidin doğmamış olması...
Sizce dünyada en yaygın dil hangisi? Tahmininiz doğru. Tabiki Çince. Çin ve Taylan'da konuşulan bu dil, dünya nüfusunun 1.5 milyarını aldı götürdü...

İkinci sırada Hintçe var. 1 milyarı aşkın bir nüfusuyla Hindistan bu dili konuşuyor...
Üçüncü sırada İngilizce var. Yerküre üzerindeki 63 ülkede yaklaşık 600 milyon insan İngilizceyi ana dili gibi konuşabiliyor...
Peki ya Fransızca... Tüylerim diken diken oldu... Neden derseniz... Benim en çok beğendiğim dildir kendileri. Kibardır bir kere. Ses tellerin hiçbir zaman yorulmaz bu dili konuşurken. Çok hafiftir, kelimeler ağzından süzülür... Aşk da güzeldir Fransızca'da sevgi de... Kendini en iyi ifade edebildiğin bir dildir Fransızca... Çok şanslıdır dünya üzerindeki 33 ülke. Yaklaşık 150 milyon insan Fransızca'yı ana dili gibi konuşur...
26 ülkede yaklaşık 250 milyon kişi Arapça, 25 ülkede 400 milyon kişi ise İspanyolca konuşur. Son dönemlerin yükselen ülkesi Rusya'nın dilini ise 8 ülkede 280 milyona yakın kişi rahatlıklar konuşur ve anlar.
Peki ya bizde durum nasıl? Merak ediyor musunuz?  Hemen söyleyeyim... Çevremizdeki 7 ülkede 100 milyona yakın insan Türkçe konuşuyor ve birbirini bir şekilde anlıyor. Her ne kadar lehçe farklılıklarımız olsa da çok sorun yaşamıyoruz. Yaşasak da zaten beden dilimiz ortak. Pat çat, vur kaç bir şekilde anlaşmanın yolunu buluyoruz.
Bence  'Her dil o kadar şanslı olmayabilir' sözünün altını bu noktadan itibaren çizmemizden fayda var.
1.5 milyar insanın Çince konuşuyor olması, o dilin yaygın olduğu anlamına gelmiyor. Yaygın olmak, bir dilin farklı ülke veya topluluklar tarafından benimsenerek, ana dillerinin yanında ikinci hatta üçüncü dil olarak kullanmaya başlamalarıdır. Aynı şey Hintçe için de geçerli. 1 milyarı aşkın kişi Hintçe konuşuyor olabilir. Ama bu iletişim sadece ülke sınırları içerisinde kalıyor ise, dilin yaygın olduğundan söz etmemiz mümkün değil.
Eğer kendinize yetmeyip dışa açık bir toplum olmak istiyorsanız, o zaman yapacağınız tek şey dilinizi yaygınlaştırmaktır. Nitekim de öyle olmuştur. Bugün İngilizce ve Fransızca'nın yaygın birer dil haline gelmesinin ana nedeni, İngiltere ve Fransa'nın uzun yıllar sömürgeci zihniyetle topluluklara bu dilleri kullanma zorunluluklarını aşılamalarıdır. Peki bu düşünce sonuç vermiş midir? Tabiki evet. Bugün tüm dünyanın üzerine titrediği Afrika pazarında hakim diller Fransızca ve İngilizce'dir. Bu ülkelerdeki en büyük ticareti de yine bu dilin yaygınlaştırılmasını sağlayan İngiltere ve Fransa yapmaktadır.
Peki; bu saatten sonra, dili yaygın olmayan ülkeler ne yapmalılar?

Sömürge dönemini yeniden başlatacak halimiz olmadığına göre; İngilizce ve Fransızca öğrenmek için daha çok çalışacaklar. Bakın Arap toplumlarına. İngiltere, Fransa ve Amerika'daki dil okullarında eğitim gören öğrencilerin yarısından fazlasını Araplar oluşuyor. Neden? E çünkü kendilerindeki eksikliği keşfetmişler de ondan. Para var, ama dilleri bu paraları doğru harcamaları için yaygın değil. İngilizce veya Fransızca dilini öğrenip paralarını daha mantıklı yatırımlara yöneltecekler. Bunun hesabındalar.

Dünyanın her köşesinde muhakkak İngilizce veya Fransızca bilen birilerine rastlarsınız. Bu iki dile sahip olmak, sizleri kral veya kraliçe yapar...

Çin oldukça ilginç ve zor bir dil. Herhangi bir dili çağrıştırmadığı için çözmeniz de mümkün değil. Bence Çince bilip 1.5 milyar insana hitap etmektense, Çinlilere İngilizce öğretmek ve bu sayede dünyayı ekonomik olarak ele geçirmek daha mantıklı. Sanırım henüz kimse bunun farkında değil.
Geçen yıl Çin'e yaptığım bir iş seyahatinde, birkaç Çinli arasında küçük bir araştırma yaptım. Kaldı ki, büyük bir ülkede yapabileceğin araştırma ne yaparsan yap küçük kalıyor.

Araştırma neticesinde anlaşıldı ki; Çinliler batı toplumlarına çok fazla özeniyorlar. Bu özentileri kılık kıyafetlerinden hal ve tavırlarına kadar gözlenebiliyor. Çinlilerde yaşanan bu gelişme ister istemez onları batı toplumları ve gelişmiş ülkelerde yaygın kullanılan İngilizce dilini öğrenme merakına itiyor. Her ne kadar dilleri bu dili döndüremese de, bu merak onların ülkede yeni bir Pazar oluşturmasına engel olamıyor.
Buradan Türkiye'deki yabancı dil kursu yöneticilerine sesleniyorum. Eğer birazcık da olsa sözlerime kulak verirlerse karlı çıkarlar. Çin sizler için artık önemli bir Pazar haline geldi...
Sözün özü şu... Diller farklı toplumlar tarafından konuşuldukça yaygın hale gelir. Dil bir zenginliktir, ama onu zengin tutmak sınırları kaldırmakla mümkün olur. Her güzel şeyde olduğu gibi; dilde de esas olan paylaşmaktır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.