EVVEL ZAMAN İÇİNDE


Prof. Dr. Ali Osman Özcan

aozcan@skyturk.net


Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Bir varmış bir yokmuş” diye başlayan masal kurgusu vardır. Bu kurgulama hem zamanın hem de mekânın parantez içine alındığının göstergesidir. Mekân hem vardır hem yoktur. Zaman, sonsuzluğu içindeki sonsuzluğuna doğru evvel sözcüğüyle yola çıkarılmaktadır. Zamansız ve mekânsız bir dünyada kurgulanmış olaylar, hareketlilik içinde olup biterler.

Günlerden bir gün adamcağızın biri bir köy evine misafir olur. Misafir olduğu ev, fakir bir köylünün evidir. Akşam yemeğinde köylü bütün yiyecekleri misafirle paylaşır. Misafir sabah olunca gidecektir. Sabah olunca köylü bir bakar ki karla karışık yağmur ve fırtına ortalığı kasıp kavurmaktadır. Misafire yedirecek yiyecek de yoktur. Köylü misafiri yemek yedirmeden gönderme derdindedir. Misafire dönerek “Bak kardeşim! Dışarıya baktım; yağıyor, esiyor fakat gidiliyor” der. Misafir pencereden bakıp dışarıyı görünce “Nasıl gidilir bu havada?” diye dorunca ev sahibi “Bal gibi gidilir işte!” der.

Hemen herkesin başına hayat yolunda bu tür olaylar gelebilir. Zaman ve mekân mesafeleri bir çırpıda ortadan kaldırılarak, dikkat sadece olayın cereyanına çekilebilir. “Erzurum’dan çıktım yola selam verdim sağa sola” diye başlayan ve yola çıkarken selam verme geleneğini yaşatan bir kültürel geleneğimiz de vardır. Sıladan gurbete giderken gurbet yolunun sonunda amaca, hedefe, maksada, gayeye ya ulaşılır ya ulaşılmaz. Yolun sonu belli değildir. Yolda gidilecek yönün belirlenişi bir sorundur. Yön sapmaları, yolcunun başına dertler açabilir. Yerine göre kuru, çorak, bataklık ve çöl yollarında yürümek gerekebilir. Ayrıca yelken açıp denizde seyir halinde giden teknelerin izlediği yoldan da gidilebilir. Hava yolu da tercih edilebilir. Otobanlar gibi hareketli ve trafiğin yoğun olduğu yollara da çıkılabilir. Bütün bu tercihlerde kişinin kararı söz konusudur.

Gözünü kıpmadan yaşam yolunu izleyenler de vardır. Bazıları peşpeşe, art arda yürümeyi tercih ederken, bazıları soyluluk yolunu, bazıları da yoldaki soylu davranışları seçerek insanları peşlerinden sürükleyerek ilerlemeyi üstün tutarlar. Yolda kısa mesafede ani dönüşler yaparak, başkalarını sollayarak yürüyenler olduğu gibi hoplayıp zıplayarak veya sekerek yürüyenler de vardır. İnsan karakterine göre kaderin yol gösterdiği veya yol kaybettirdiği durumlara da düşebilir. Bazıları sürekli kullanılan yoldan gitmek istedikleri hâlde bazıları kimsenin kullanmadığı yollardan yürümek isteyebilir.

Yaşamın içinde yapılan, yapılabilir ve yapılacak yolculuklarda gidiş dönüş yollarını iyi belirlemek gerekmektedir. Yolcu, yolu aşmak zorunda olan biridir. Yarı yolda kalmak da vardır. Zamandan demir alarak yola çıkanlar, bir daha geri dönemezler. Dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmışlardır. Zamanın akışına karşı kürek çekerek yolculuk yapmak isteyenler bir türlü başarıya ulaşamazlar. Ölçüsüzlük denilen yolda yürüyenler, yaşam yolunu bir türlü bitiremez, dönüşü olmayan yolda yürüyüp dururlar. İnkâr yolunda gidenler ise yoldaki itiş kakışlara direnemezler. İki dünyayı birbirine bağlayan yollardaki mücadele ve savaşları göze alabilecek yolcular olanlar, amaçlarına ulaşırlar.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.