Gazetecinin hakları halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün, Meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelidir. Değerlendirme merceği ise öncelikle vicdanıdır. Bu mesleği yaparken gazetecilerin görev ve sorumlulukları vardır. En önemlisi gazeteci, basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma ve bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanmalıdır. Çünkü gazetecinin halka karşı sorumluluğu tüm sorumluluklarından önce gelir. Gazeteci bilgi, ses, görüntü elde etmek için yanıltıcı yöntemler kullanamaz. Gazeteci, yayınlanmış yanlış haberi en kısa sürede düzeltmekle yükümlüdür. Gazeteci kanıtı olmayan dedikodu dayanaksız suçlamalardan uzak durur. Gazeteci sıfatını taşıyan herkes meslek ilkelerini kabul etmiş sayılır. Yani halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır. Gazeteci kaynağını bilmedi hiçbir haberi veya bilgiyi yayınlamaz ve Gazeteci temel bilgileri değiştiremez yok edemez.
    Neden böyle bir değerlendirme yaptığımı düşünüyorsunuzdur. Geçen hafta 3 Haziran 2014 tarihinde ATO CONGRESİUM’unda gerçekleştirilen Türkiye Şoförler ve Otomobililer Federasyonunun 30’uncu Olağan Genel Kurulunu hepiniz hatırlarsınız. Kongreye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da katıldı ve şoför esnafına ilişkin yeni müjdeler verdi. Birçok gazete manşetten ‘ver oyu al 250 lirayı’ abartarak haberi verdi. Yine buna televizyonlarımızda ayak uydurdu. Tabi televizyonlar ayak uydurur da köşe yazarlarımız durur mu? Tabi ki onlarda modaya ayak uydurarak bu yanlış haberi köşelerine taşıyıp yorum yaptılar. Bu yazarlarımızdan bazıları ise halk arasında doğayen ve araştırmacı gazeteci diye bilinir. Ama görüyoruz ki bunların araştırdığı bir şey yok. Yanlış ve yalan gazete manşetleri üzerinden köşe yazıyorlar. Öncelikle bir kurumu tanımadan o kurum hakkında yapılan işlemler hakkında haber, yorum ve yayın yapmak ne kadar doğru tartışılır. Kongrede verilen 250 lira kongreye katılan ve hazirun cetvelini imzalayan tüm delegelere ödeniyor. Yani oy verme zorunluluğu yoktur. Çünkü oyu verecek olan delege seçilecek listeyi ve başkan adayını seçmek zorunda değil. Onun için haberde konu edilen ver oyu al 250 lirayı yalan. Diğer bir önemli konu ise verilen paranın yasadan kaynaklanmasıdır. Yani bu haberi yazan muhabir, televizyon ekranlarına taşıyanlar ile köşelerinde değerlendiren yazarlar öncelikle 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları kanunu iyi incelemiş olsalardı bu hataya düşmezlerdi.
    -“ESNAFIN PARTİSİ OLMAZ”
    Burada konu sadece delegeye yasal zorunluluk olarak verilen 250 lira sorun değil. Ülkenin başbakanının kongreye katılması bile farklı yönlere çekildi. Bir dolmuşa, taksiye, halk otobüsüne bindiğinizde veya bir bakkala, mağazaya gittiğinizde size siyasi görüşünüzü mü soruyorlar? Tabi ki sormuyorlar. 495 meslek dalında iş ve hizmet üreten esnaf ve sanatkâr bu hizmetinin karşılığında sizin kimliğinize mi bakıyor? Tabi ki bakmaz. Esnaf sadece cebinizdeki paraya bakar. Şimdi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TŞOF kongresine katıldı diye hemen TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın Ak partili ve yandaş oldu. Ya böyle saçma bir yaklaşım olur mu? Bir ülkenin başbakanının bu tür kongrelere katılması kadar doğal bir şey olamaz. Bugün yaklaşık 1 milyona yakın üyesi olan bir kurumun kongresine başbakan gelmez ise sorunları kime ve nasıl anlatacak? Bu kadar yargısız infaz olur mu? Neymiş efendim başbakan TŞOF’un kongresine katılmış. Başbakan kongreye katıldı diye TŞOF’da oldu yandaş. Kusura bakmayın ama bunun adı gazetecilik değildir. Sizin yaptığınız çamur at izi kalsın. Asıl sizin yaptığınız yandaşlıktır. Onun için gazetecilik ciddiyet ister.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.