GÖZLERDE YAŞ YOKSA, RUH GÖKKUŞAĞINA SAHİP OLAMAZ
  

Mutluluk-mutsuzluk salıncağında yaşam boyu sallanıyor insan.
   Çoğu zaman mutluluk meyvesinin çekirdeğini, mutsuzluk duygusunun oluşturduğunu anlamadan…
                                                           ***
   Tıpkı ,değersiz bir metali beğenmeyip, kimyasal yollarla değerli bir metale çevirmeye çalışan “eski zaman simyacıları” gibi…   
    Tıpkı, paha biçilmez bir inci tanesine, bir kum tanesinin neden olması gibi…  
                                                            ***      
    İnci tanesini istiridye üretiyor. Sıradışı bir mücevher inci “Tabiat Ana”nın sanat yapıtı sanki…Sabırla oluşuyor. Oluşuyor ama hikayesi burada bitmiyor… Macerası kadın teninde devam ediyor… İnci kadın teninden uzak kalırsa yaşayamıyor; donuklaşıp  tükeniyor. Ama kimi kadın teni ise inciyi donuklaştırıp öldürüyor…   
                                                             ***    
    Çocukluğumuzun unutulmaz Kaptan Couesteau’sunun,çocukluğu efsanevi Calpyso  gemisinde geçmiş oğlu Jean Michele Couesteau, incinin nasıl oluştuğunu anlatıyor :“…inci,başlangıçta istiridye için can sıkıcı,mutsuzluk veren bir şeydir. İstiridye kendisini rahatsız eden bir maddeyi-örneğin bir kum tanesini ya da mercan parçasını- aniden dışarı fırlatamazsa kabuğunu oluşturan kalsiyum karbonat ve aragonit salgısıyla,onu çepeçevre sararak nötralize eder. İstiridyeyi rahatlatan bu savunma sistemi inciyi oluşturur, bu kaplama ya da dev sedef,özgün nüvenin etrafını sarar ve sertleşir.Bu süreç on yıl hatta daha fazla sürer.”
                                                               ***
   İstiridyenin mutsuzluğundan doğuyor inci…
                                                               ***                                                               
   İncinin yuvarlağı var ,baroku var,beyazı,moru,siyahı,pembesi var…  
                                                                ***   
  “ Bazen bitmek bilmeyen dertler-Yağmur olur üstüne yağar-Ama rengarenk gökkuşağı da-Yağmurdan sonra çıkar…” diye sesleniyor Mevlana
                                                                 ***                                                           
   İnsanoğlunun mutsuzluğunun dışavurumu inci tanesi gibi gözyaşları olmasa, Kızılderili atasözünün dediği gibi ruh gökkuşağına sahip olamaz…                                                                  ***
 Ve yine Mevlana’ nın “aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır” sözü doğru olmasa, Kızılderililerle Mevlana aynı duygu paydasında buluşamaz…
                                                                 
                      

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.