15 Temmuz’u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz

20 Ağustos'ta tatile giren Meclis'te  26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılı bugün başladı.

01 Ekim 2016 Cumartesi 15:25
15 Temmuz’u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz






TBMM Başkanı İsmail Kahraman, törende saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından anıta çelenk koydu.Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şeref Kapısı önünde kendisini karşılayan TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile birlikte Genel Kurula girdi. 

TBMM Başkanı Kahraman'ın konuşmasının ardından Erdoğan, 26. Dönem 2. Yasama Yılı açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Erdoğan'ın konuşmasından önce İstiklal Marşı okundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda 26. dönem ikinci yasama yılı açılış konuşmasında, sözlerine "Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Bugüne kadar TBMM çatısı altında görev yapmış tüm milletvekillerimizi saygıyla yad ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere TBMM üyelerinden ahirete irtihal etmiş bulunanları rahmetle anıyorum." diyerek başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her yeni durum gibi, doğrudan milletin oyu ile seçilen Cumhurbaşkanlığı makamı konusunda da ilk anda beliren tereddütler, zaman içinde ortadan kalkmıştır. Bugüne kadar yasama, yürütme, yargı organlarıyla ve milettiyle uyum içinde bir Cumhurbaşkanlığı vazifesi icra ettiğime inanıyorum. Önümüzdeki dönemde de ülkemi en iyi şekilde temsil etmek, anayasal görevlerimi ve milletimin beklentilerini en ileri derecede karşılamak için tüm gücümle çalışmayı sürdüreceğim." şeklinde konuştu.

Milletvekillerinin, darbe girişimi karşısında onurlu ve güçlü bir duruş göstererek, milli iradenin tecelligahı olan kuruma sahip çıktığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu onurlu tavrın bedeli Meclisimizin savaş uçaklarıyla defalarca taciz edilmesi ve bombalanması, helikopterlerden ağır silahlarla ateş altına alınması, tanklarla kuşatılması olarak ödendi. 15 Temmuz’da Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Darbe girişimi gecesi, tamamına yakını Ankara ve İstanbul’da şehit olan 241 vatandaşımız, polisimiz ve askerimiz, milletimizin gönlüne ve tarihimizin şanlı sayfalarına altın harflerle kazınmışlardır. Aynı gece yaralanan 2 bin 194 gazimizi bu millet ve bu devlet asla unutmayacaktır. Esasen o gece sokakları, meydanları, darbecilerin hedef aldığı tüm kurumları, darbecilere destek vermesi muhtemel tüm mekanları kuşatan milletimizin tamamı gazilik sıfatını hak ediyor. Demokrasi nöbetlerinde 29 gece sabahlayan, içerideki ve dışarıdaki tüm şer güçlere, devletinin, milletinin, istiklalinin ve istikbalinin yanında olduğunu gösteren on milyonlarca vatandaşımıza borcumuzu asla ödeyemeyiz. Bu süreçte Türkiye, bir avuç hainin dışında, 79 milyon vatandaşının tamamıyla, tüm dünyaya, tarih boyunca örnek gösterilecek bir özgürlük ve demokrasi dersi verdi.

"15 Temmuz’u unutmamak mecburiyetindeyiz"

Çarşamba günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Hükümete, bu tarihin "15 Temmuz Demokrasi ve Özgürlük Günü" resmi anma günü olarak kabulünü tavsiye ettiklerini anımsatan Erdoğan, İstanbul’da ve Ankara’da şehitler için anıtlar yapma hazırlıklarının sürdüğünü, şehit yakınlarına ve gazilere maddi-manevi her türlü desteğin verildiğini ve verilmeye devam edileceğini bildirdi.

"Bir kez daha ve altını çizerek ifade ediyorum: 15 Temmuz’u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz." diyen Erdoğan, bunun için okullardaki ders müfredatları ve ders kitaplarından belgesellere, filmlere, edebi eserlere kadar her mecrada 15 Temmuz’un işlenmesinin teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu mücadelede tereddüde düşen, yorulan, bunalan, duraksayan herkese şunu tavsiye ediyorum: Böyle bir durumda şehitlerimizin listesini önünüze koyun, resimlerine bakın, mesleklerine, memleketlerine, ailelerine, ikamet adreslerine bir bakın… O gece çekilen görüntüleri izleyin. Şehitlerimizin, gazilerimizin hikayelerini dinleyin. Orada 15 Temmuz darbesini herhangi bir organize ekibin, herhangi bir siyasi, sosyal, ekonomik grubun değil bu milletin omurgasını oluşturan sıradan insanların, bizatihi halkın engellediğini göreceksiniz. Emin olun, 15 Temmuz’da sokaklarda şehadete koşan insanların kahir ekseriyetinin, ne korumak zorunda olduğu malı-mülkü, ne unvanı-statüsü, ne de başka bir çıkarı vardı. Bu insanlar, sahip oldukları maddi varlıklar uğruna değil inançlarına, imanlarına, şahsiyetlerine, özgürlüklerine, kendilerinin ve sonraki nesillerin geleceğine sahip çıkmak için sokaklara dökülmüşlerdi. O gece milyonlar, benim her fırsatta 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' olarak ifade ettiğim ilkeler uğruna ölüm kusan silahların üzerine yürümüşlerdi.

Darbe girişiminin anlaşılmasının hemen ardından, önce Sayın Başbakan’ın, sonra şahsımın televizyonlarda yaptığı çağrının mahiyeti, zaten sokaklara dökülmeye başlamış olan milletimizin hissiyatının ifadesinden başka bir şey değildir. Maalesef, o gece ve daha sonrasında, bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler oldu. Hatta 15 Temmuz’da yaşananları 'senaryo' diyerek, 'oyun' diyerek, 'tiyatro' diyerek, 'film' diyerek, 'böyle darbe mi olur?' diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Buradan açıkça ifade ediyorum. Her kim ki 15 Temmuz’a amasız, fakatsız, lakinsiz 'darbe' diyemiyor ve lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü destekçisidir. Böyle bir yanlışın içine düşenler, önce şehitlerimizin aziz hatırasına ve gazilerimize, onlarla birlikte o gece sokaklara dökülen milyonlara, daha ötesi milletimizin tamamına hesap vermekten kurtulamayacaktır."

"Yenikapı ruhunun titizlikle koruması, hepimizin sorumluluğudur"

Erdoğan, milletin, 7 Ağustos'ta Yenikapı'da, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, muhalefet partilerinin liderleri, yargı ve yürütme organlarının üst düzey temsilcileri, kuvvet komutanları, alanda bulunan 5 milyon vatandaş ve gönlüyle bu manzarayı destekleyen 79 milyonuyla, 15 Temmuz karşısındaki duruşunu net bir şekilde gösterdiğini söyledi. Erdoğan, Yenikapı’da sergilenen güzel manzaraya katılımlarıyla, mesajlarıyla destek olan siyasi parti ve kurum temsilcilerine bir kez daha teşekkür etti.

"Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü ve geleceği söz konusu olduğunda nasıl tek yürek, tek ses, tek nefes olabildiğinin ispatı olan Yenikapı ruhunun titizlikle koruması, hepimizin sorumluluğudur." diyen Erdoğan, terör örgütleri karşısında en büyük güçlerinin bu birlik, beraberlik ve dayanışma olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için 15 Temmuz'u her anlamda bir milat haline dönüştürmeleri gerektiğini bildirdi.

Erdoğan, FETÖ ile birlikte PKK/PYD-YPG, DEAŞ ve diğer tüm terör örgütlerine karşı hep birlikte kararlı bir mücadele yürütmeleri, ihtiyaçları olan yapısal reformları kararlılıkla hayata geçirmeleri, son yıllardaki tecrübelerden ve özellikle maruz kalınan darbe girişiminden gerekli dersleri çıkartarak, ülkeyi geleceğe hazırlamaları gerektiğini belirtti.

Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerin, ülke içinde yaşadıkları terör olaylarından bağımsız olmadığını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugüne kadar yaşadıklarımız bize, kendi projelerimizi hayata geçirme iradesiyle hareket etmeden bu meselelerin üstesinden gelemeyeceğimizi göstermiştir. Elbette bunun bir güç ve imkan işi olduğunu biliyoruz. Şayet Türkiye, ekonomik göstergeleriyle, yatırımlarıyla, istihdam potansiyeliyle, sosyal yardımlarıyla, savunma sanayisiyle bugünkü seviyesine ulaşmamış olsaydı, örneğin 1990’ların düzeyinde kalsaydı, iç ve dış saldırılar karşısında bu kadar güçlü bir duruş sergileyemezdi. Bugün çözümünde zorlandığımız sorunların üstesinden gelebilmemizin yolu da 2023 hedeflerimize ulaşmamızdan geçiyor. Bu konuda en büyük görev TBMM'ye ve onun siz kıymetli üyelerine düşüyor.

Ülkemizin önünü açacak, 2023 hedeflerimize ulaşmamıza katkı sağlayacak her hususta Meclisimiz öncü olmalıdır. Bunun için mümkünse yeni bir anayasayı, en azından kapsamlı bir anayasa değişikliğini süratle hayata geçirmeliyiz. Anayasa değişikliği konusunda Meclis bünyesinde halen süren çalışmaları olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu çalışmanın, kapsamı genişletilerek bir an önce sonuçlandırılması, milletimizde, Meclisimizin uzlaşmayla yapısal değişimi başarabileceği yönünde bir umudun filizlenmesini sağlayacaktır. Yine, Meclis içtüzüğünün, bu yüce kurumun daha etkin, süratli ve pratik çalışma yürütmesine imkan verecek şekilde yeniden ele alınmasını önemli görüyorum. Meclis ve milletvekilleri ne kadar etkin çalışırsa, milletimiz nezdindeki itibarları da o kadar artacaktır. Tüm sorunların yegane çıkış yolunu milli iradede gören bir Cumhurbaşkanı olarak, anayasa ve içtüzük çalışmalarını desteklediğimi, destekleyeceğimi belirtmek isterim."
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.