Boğaziçi Üniversitesi - Robert Kolej
Türkiye'nin en iyi eğitim kurumlarından biri olarak bilinen Boğaziçi Üniversitesi'nde, rektör Bulu'nun istifa etmesi ya da görevden alınmasıyla ilgili olarak protesto gösterileri devam ederken, okulun yakın tarihimizdeki önemini Rafael Sadi kaleme aldı. İşte o yazı:
Boğaziçi Üniversitesi 50 yıl önce yani 1863 yılında aslında bir misyoner olan Dr.Cyrus Hamlin tarafından o dönemin ünlü filantroplarından sayılan Mr. Christopher Rheinlander Robert’in finansmanı ile İstanbul Bebek tepelerinde Robert Kolej (lise) ve Boğaziçi Üniversitesi olarak kuruldu.
Geniş tarihçesi için Google amca’ya başvurabilirsiniz. Bu yazımızda sizleri gereksiz bilgiler ile meşgul etmek istemiyorum.
Tabii Dr. Cyrus Hemlin neden böyle bir okul kurdu hele hele isminin başında Misyoner bulunuyorsa hepimizi kuşkulandırmaması işten bile değil. Bir de bağış yapan bir Amerikalı iş adamının hangi ülkü ile İstanbul’un en güzel tepesine bir okul inşa etmek için yatırım yapmasının sebebini de sorabiliriz. Cevabını alabileceğimiz meçhuldur.
Bu sıralarda başka bir konu mevcut ve Sözkonusu okul’a atanan Sayın Melih Bulu okul çğrencileri tarafından uygun bulunmadığı için protesto edilmekte ve bu protesto oldukça genişleme eğilimi de gösterebilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız da öğrencilere hitaben siz Öğrenci misiniz Terörist mi diyerek öğrencileri adeta terrorist sınıfına sokuverdi.
Eskiden yani ben 68 dönemi insanı değilim o yılda sadece 13 yaşımdaydım ve yeni Barmitzva yapmış bıyıkları bile terlememiş bir ergendim. Okul yıllarımıın tam ortasındaydım ve ancak 1972-73 yıllarında mezun olup Üniversite hayatına girmeye hazırlanıyordum.
Okulum Musevi Lisesinde oldukça kıymetli hocalarımız vardı. Allah rahmet Eylesin edebiyat hocamız Serhat Klestel , Okul Müdür Yardımcımız Fahrinüsa Onat, matematik hocamız Saime Hanım , Müzik Hocamız Serdar Öztürk (İstanbul Operası Başbaritonu) Ve Resimlerinin ünü ülke sınırlarını aşmış olan Sayın Naile Akıncı hanımefendi. Bu insanların izleri hepimizde mevcuttur.
İşte Müzik hocamızın talebelerinden biri de benim sınıf arkadaşım İsak Eli ünlü bir guitarist oldu ve gitar aşkı ile en sevdiği gitar markasının adı ile anılır oldu. GİBSON bir gitar markası olup İsak Eli’nin DJ adı GİBSON İSAK oluverdi. Sağolsun bir çok gitar ustası yetiştirdi ve bir çok müzik adamının da arkasında gitar çaldı.
Bu sabah facebook sayfasında çok anlamlı ve muzip bir post yakaladım. Sizlerle paylaşmadan edemedim. Post şöyle:
Eskiden okullarda olay çıkartanlara Anarşist derlerdi. Şİmdilerde ise Terörist daha popular bir sıfat oldu anlaşılan.
Ben olaylara biraz da Parasal yönü ile bakmaya alıştım her nedense Eh Yahudilik var ya , belki de ondandır.
Boğaziçi Üniversitesi İstanbul boğazına hakim en güzel manzaralı tepesi üzerinde oturuyor.Ve bu tepede cem’an 1.672.106 m2 lik bir alanı işgal ediyor.
Az buz değil bu alanda ne gibi bir zenginler kasabası kurulabileceğini ve gerek devletin gerekse inşaat şirketlerinin nasıl bir gelir elde edebileceklerini düşünebilirsek hatta bu kasabanın ortasında dikilecek olan bir veya bir kaç AVM’nin ne gibi bir karlılık verebileceğini hesaplayabilirsek acaba demekten de kendimi kurtaramıyorum. Kaldı ki
Bir üniversitenin o tepeyi işgal etmesi bile başlı başına bir hata değilmidir. Okul herhangi bir alanda yeniden hatta daha da modern bir şekilde inşa edilebilir. Kat karşılığı bu araziyi verseler bir kaç okul bile yapılabilir.
Yani demem o ki böylesi bir olasılık varmıdır dersiniz. Yok canım olamaz herhalde yanılıyorum.
Sağlıkla kalın.
RAFAEL SADİ
