Kirlilik Küçük Menderes'i ve üreticiyi bitirdi

Yıllardır çevresinde bulunan sanayi kuruluşları ile yerleşim birimlerinin kirli, zehirli atıklarını boşalttığı Küçük Menderes, Ege Denizi'ni de zehirlemeye başladı. 

02 Haziran 2019 Pazar 17:13
Kirlilik Küçük Menderes'i ve üreticiyi bitirdi






Kirlilik Küçük Menderes'i ve üreticiyi bitirdi



Fabrikaların ve yerleşim birimlerinin zehirli atıklarıyla kirlettiği, tatlı su canlılarına hayat hakkı tanımadığı Küçük Menderes nehri, geçtiği topraklara adeta ölüm taşıyor. Çevre katliamına göz yuman yerel yöneticiler yıllardır vatandaşların şikayetine kulak tıkarken, üreticiler, nehir çevresinde tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiğini söylüyor. İzmir’de Bozdağlar’dan doğup Selçuk’ta denize kavuşan Küçük Menderes Nehri, yıllardır çözülemeyen kirlilik sorunları ile pençeleşiyor. Kapkara akan ve etrafına oldukça kötü bir koku yayan Küçük Menderes Nehri, geçtiği her bölgeye çevre felaketini de taşıyor. Bu nehir suyuyla sulama yapılması da tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.


Bir zamanlar içerisinde çay balıklarının yüzdüğü, berrak sularıyla Küçük Menderes Ovası’na bereket saçan Küçük Menderes Nehri son yıllarda sadece kirlilikle anılıyor. Bölgedeki beş ilçenin dördünün merkezinde, bazı işletmelerde atık arıtma tesisleri olmasına karşın diğer mahallelerin, endüstri tesislerinin, mandıraların ve zeytinyağı fabrikalarının atıklarının kontrolsüzce bırakıldığı Küçük Menderes Nehri, hayat değil adeta ölüm saçıyor. Tüm bu yüklü kirliliğe rağmen buradan alınan sularla tarım yapılması da hem çevre hem de sağlık felaketi olarak kapıdaki tehlikeye işaret ediyor. Tire’nin Doyranlı Mahallesi ile Gökçen Mahallesi'nin ova kesimleri arasında köprü olmayışı nedeniyle araçların mikrop saçan nehir yatağından geçmek zorunda kalmaları da tehlikelere farklı bir boyut kazandırıyor.

“PAZARTESİ-SALI GÜNLERİ SU DAHA DA ZİFTLEŞİYOR"

Küçük Menderes Nehri’nin kirlilikten başka bir şey taşımadığını ifade eden bölge üreticilerinden Muzaffer Özdemir, “Şu anda gördüğünüz bu su Ödemiş’te arıtma olmasına rağmen böyle kapkara akıyor. Eğer ki bu bir arıtılmış su olarak görüyorsanız amenna ama görüldüğü gibi su kapkara, adeta petrol gibi. Özellikle hafta sonu dönüşlerinde pazartesi-salı buraya geldiğinizde buradaki su daha da ziftleşmiş halde akıyor. Arıtma böyle mi çalışıyor bilemiyorum" dedi.

“BU KİRLİ SUYLA MISIR TARLALARI SULANIYOR"

Özdemir, "Bu akan suyla bu hatta bulunan silajlık mısır tarlaları sulanıyor. Zehirle sulama yapılıyor kısacası. Şu anda bu kirli su böyle akıyor ama sıcaklar bastırınca burada bilinçsiz üreticiler bu suyla sulama yapıyor. O zaman bu su da akmaz oluyor. Bu durum hem hayvan sağlığını hem insan sağlığını hem toprakları tehdit ediyor” diye konuştu. Bölgedeki ilçelerde arıtma tesisinin dışında da mahallelerin atık sularının kontrolsüzce nehir yatağına bırakıldığını da sözlerine ekleyen Özdemir, şöyle devam etti: “Kokudan yanına bile yaklaşılamıyor. Arıtma tesisinden sonra bu nehir yatağına herhangi bir tesisten atık malzeme kaçak dökülüyorsa onu da bilemiyorum. Belki de öyle bir durum var. Onun da tespit edilmesini istiyoruz yetkililerden. Belki de arıtmadan temiz çıkıyor ama sonra karışan atık sularla böyle oluyor. Buraya vidanjör gelip boşaltsa yükünü kim görecek? Ne olursa olsun bu durum çevre sağlığını tehdit ediyor. Kirliliğin sebebini Büyükşehir, DSİ, İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü araştırsın ve çözüm bulsun."

"BALATA DEĞİŞTİRMEKTEN BIKTIK"

Köprü olmadığı için pis suyun içinden geçmek zorunda kaldıklarını dile getiren Özdemir, “Biz buradan günde iki-üç sefer geçiyoruz. Burada akan su ağır metallerle mandıra atıklarıyla yağlı bir su. Fren balatalarını mahvediyor. Araç 10 metrede duracaksa 20 metrede durabiliyor. Alt takım yaptırmaktan, balata değiştirmekten bıktık. Frenler tutmuyor. Bundan sadece ben mustarip değilim" dedi.

“PİS SUYUN İÇİNDEN GEÇİYORUZ"

Köprü talebinde bulunduklarını kaydeden Özdemir, şöyle konuştu: "En azından ufak bir köprü istedik. Hatta 'köprüyü biz yapalım' dedik. Dilekçelerimiz duruyordur halen orada. Makbuzlarına kadar duruyor. Zemin etüdü dahil cebimizden yaptırdık. Şu anda pis suyun içinden geçip gidiyoruz. Küçük Menderes Nehri’nin yatağının değişeceğine dair proje de şimdilik rafta duruyor."

"MİKRON VE KOKU İLE YÜZ YÜZEYİZ"

Gökçen yakınlarındaki bir çiftliğin yöneticisi olan Ali İyim de, “Burada yakın bir mesafede köprü yok. Doyranlı’dan ana yoldan bağlantı bir tek buradan sağlanıyor. Biz bu kirli suyun içinden geçmek mecburiyetinde kalıyoruz. Yılın 12 ayı buradan geçerken mikropla ve koku ile yüz yüzeyiz. Hayvan işletmemiz var. Buradan geçerken araçların tekerlekleri ile buradaki mikrobu ve görünmez tehlikeleri taşımak zorunda kalıyoruz. Bu da çok tehlikeli" ifadelerini kullandı.

"KIŞIN FARK EDİLMİYOR AMA YAZIN KAPKARA"

Kış döneminde su yükselince bu kirliliğin anlaşılmadığını belirten İyim, "Biz köprü istiyoruz ama burada asıl mesele bu çevre felaketi. Ödemiş’te, Kiraz’da arıtma tesisleri var ama bu su nasıl böyle geliyor araştırmak lazım. Kapkara akıyor. İçerisinde kimyasallar, metaller var. Bilinçsiz kimi üreticiler bu suyla tarla suluyor, maalesef insanlarımız bu suyla yetişen yiyecekleri yiyor. Çevre sağlığı için yetkililerimizi buradaki vaziyeti görmeye davet ediyoruz” dedi.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.