İZMİR (CİHAN)- Eski DP yöneticilerinden Samet Ocakoğlu, CHP'nin yemin merasimine katılmamasına dikkat çekerek, bununla Demokrat Parti dömenimin benzeri bir yöntemin kullandığını, böylece adeta hafıza kayıtlarında değiştirme ve güncelleme yapıldığını belirtti. Ocakoğlu'nun verdiği bilgilere göre, Türkiye'de demokratik rejimin temel olgusu olan çok partili hayata intibak döneminde, tek parti rejimi geleneklerinin yeni sisteme direncinin gölgesinde yapılan 1946 seçimlerinin hemen ardından, Demokrat Partinin Meclis'e girmemesi ve milletvekillerinin yemin etmemesi düşünülmüş ve konunun DP yönetiminin Ankara'daki ilk toplantısından başlayarak bütün yönleriyle tartışılmıştı. İlan edilmiş 1946 seçim sonuçlarının, halkın kullandığı oyun karşılığı olmaması ve DP'nin kazandığı açıklanan milletvekili sayısının gerçekte seçmen tercihini yansıtmadığı ve seçilmemiş olanlara milletvekili mazbatası verilmesi olaylarına karşı ne yapılabileceği tartışılırken, kuvvetli görüş olarak DP'nin Meclis'e girmemesi ve milletvekillerinin yemin etmemesi üzerinde durulmuştu.Yemin etmeyen bir milletvekilinin Meclis kürsüsünden demokrasi hukukuna aykırılığı dile getirme ve Meclis Mazbataları İnceleme Komisyonu'ndan bir talepte bulunma imkanı olmadığından görüş uygulanmadı, ancak bu sürede halkın hukukunun savunulacağı kararlılığı kamuoyu tarafından yeterince anlaşıldı ve bu ortamda, muhalefetin, kanun yollarında yürüyerek yapılması kararı ile DP Gurubu ile Meclis'teki yerini aldı. Ocaokoğlu, Sine-i Millet olgusunun ortaya çıkmasının, bu dönemin faziletli mücadeleri sonucu geliştiğini ifade etti. Gerek sine-i millet kavramı, gerekse siyasi arkadaşlık ve samimiyet ekseninde, siyasi mücadelenin çok büyük ve etkin yöntem olduğunu anlatan Ocakoğlu, şunları söyledi: 12 Haziran seçimleri ardından bu kavramlar telaffuz ediliyor. Çağrılar yapılıyor. Adeta hafıza kayıtlarında değiştirme ve güncelleme yapılıyor. Gerekçeleri ayrı tutarak, gündeme taşınan kavramlara bakılınca ve çağrılara dikkat kesilince, hafıza kayıtlarının çalışıldığı, bunun da çok ciddi ve büyük bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır. Ortamı isabet ile okuyabilmenin siyasi avantajları, görmezlikten gelmenin de siyasi kayıpları olabilecektir. CİHAN
10 Temmuz 2011 Pazar 23:07
İZMİR (CİHAN)- Eski DP yöneticilerinden Samet Ocakoğlu, CHP'nin yemin merasimine katılmamasına dikkat çekerek, bununla Demokrat Parti dömenimin benzeri bir yöntemin kullandığını, böylece adeta hafıza kayıtlarında değiştirme ve güncelleme yapıldığını belirtti. Ocakoğlu'nun verdiği bilgilere göre, Türkiye'de demokratik rejimin temel olgusu olan çok partili hayata intibak döneminde, tek parti rejimi geleneklerinin yeni sisteme direncinin gölgesinde yapılan 1946 seçimlerinin hemen ardından, Demokrat Partinin Meclis'e girmemesi ve milletvekillerinin yemin etmemesi düşünülmüş ve konunun DP yönetiminin Ankara'daki ilk toplantısından başlayarak bütün yönleriyle tartışılmıştı. İlan edilmiş 1946 seçim sonuçlarının, halkın kullandığı oyun karşılığı olmaması ve DP'nin kazandığı açıklanan milletvekili sayısının gerçekte seçmen tercihini yansıtmadığı ve seçilmemiş olanlara milletvekili mazbatası verilmesi olaylarına karşı ne yapılabileceği tartışılırken, kuvvetli görüş olarak DP'nin Meclis'e girmemesi ve milletvekillerinin yemin etmemesi üzerinde durulmuştu.Yemin etmeyen bir milletvekilinin Meclis kürsüsünden demokrasi hukukuna aykırılığı dile getirme ve Meclis Mazbataları İnceleme Komisyonu'ndan bir talepte bulunma imkanı olmadığından görüş uygulanmadı, ancak bu sürede halkın hukukunun savunulacağı kararlılığı kamuoyu tarafından yeterince anlaşıldı ve bu ortamda, muhalefetin, kanun yollarında yürüyerek yapılması kararı ile DP Gurubu ile Meclis'teki yerini aldı. Ocaokoğlu, Sine-i Millet olgusunun ortaya çıkmasının, bu dönemin faziletli mücadeleri sonucu geliştiğini ifade etti. Gerek sine-i millet kavramı, gerekse siyasi arkadaşlık ve samimiyet ekseninde, siyasi mücadelenin çok büyük ve etkin yöntem olduğunu anlatan Ocakoğlu, şunları söyledi: 12 Haziran seçimleri ardından bu kavramlar telaffuz ediliyor. Çağrılar yapılıyor. Adeta hafıza kayıtlarında değiştirme ve güncelleme yapılıyor. Gerekçeleri ayrı tutarak, gündeme taşınan kavramlara bakılınca ve çağrılara dikkat kesilince, hafıza kayıtlarının çalışıldığı, bunun da çok ciddi ve büyük bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır. Ortamı isabet ile okuyabilmenin siyasi avantajları, görmezlikten gelmenin de siyasi kayıpları olabilecektir. CİHAN
